Türk siyasi hayatında mevcut siyasi partilerin tamamında milletvekilleri ve parti yöneticileri önemli konularda konuşacakları ve tavır alacakları zaman, Genel Başkandan işaret beklerler, buna göre vaziyet alırlar.
Şahsi iradeleriyle konuşamaz ve tavır alamazlar.
Ülkede demokrasi yokluğundan şikâyet edip, iktidarı eleştirirler, ama kendi partilerinde demokrasinin esemesi okunmaz.
Konuyla ilgili son günlerde yaşanan örnek İyi Parti’den, İyi Parti İstanbul milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun HDP ile yaşadığı sert polemikler ve HDP’li bir vekilden gelen ağır hakaretler karşısında, İYİ Parti Genel Başkanı başta olmak üzere, partisinin Ağıralioğlu’na sahip çıkmadığı görüldü!
Aslında Ağıralioğlu, sağ seçmene aşılanmış kanıksatılmış ve şuur altına yerleştirilmiş Siyasal İslam sosları ile kendini iyi hissettirebilen bir politikacı, biraz kibirli biraz megaloman olsa da hitabet ve kürsüsü marjinal gruplara ilaç gibi.
Akşener’in Türk siyasetine kazandırdığı önemli bir isim. (Birçok idealist insan Akşener’e destek verdi. Bu önemli isimler de bizzat Akşener tarafından dışlanması idi, her biri Ağıralioğlu kadar, seçmene tesir edecek söz ve irade ortaya çıkartabilecek kapasiteli ülkücülerdi)
İYİ Partide hızla vitrine çıkarılmış, İYİ Partinin AK Parti seçmenin tarafından kabul ve sempati elde edilmesine ciddi katkı sağlamış bir politikacı.
Bunda geçmişinden bu yana izlediği politik tavır ve söylemler etkili olmakta.
Bu söylemlerden rahatsızlık duyanların çoğunlukla İYİ Partinin muktedir yöneticileri olduğu görünmekte.
Aslında İYİ Partide muhafazakâr milliyetçi kesime doğru büyümekten hoşnut olmayan, muktedir, dar kadrocu bir takım bulunduğu bilinmekte.
Bu muktedirlerin, bazen sosyal medyada kendi trollerine “bir an önce AK Partiye geçse de kurtulsak” demekte olduğu biliniyor.
Ulusalcılık ile tolere edilebilecek HDP yakınlaşmasında en önemeli engel Ağıralioğlu'nun kendine çalışması, Siyasal İslamcı seçmene mesaj göndermesi ve iktidara göz kırpması olarak da algılanan değerlendirilen bir husus olduğu anlaşılıyor.
Siyasette değil, ama Cumhurbaşkanlığı seçiminde en kilit aktör HDP olduğunu düşünen İYİ Parti ve Akşener, Ağırarlioğlu’nun bu sert çıkışları ile parti politikalarını belirlemek istemediğini, açıkça göstermekte.
Bundan sonrasını görmek için kahin olmaya gerek yok, parti disiplini Genel Başkanın iki dudağı arasında hatırlatılır, yalnızlaştırılarak parti tabanında sessizliğe bürünülür, Ağıralioğlu’nu konuşmaları ile parti politikaları ayrıştırılır, sonrası….
Siyaset kendi iradeleri ile Türk Milletinin kaderine yürümenin adı olmadıkça, bu filimi her zaman, her partide görmeye devam edeceğiz.
Ağıralioğlu biraz şanslı, kendini ifade etme fırsatı buldu.
Ama hepsi o kadar.
Siyaset ve Akşener, Ağıralioğlu’na denge olma imkânı tanımayacaktır.
Başa dönersek, Türk siyaseti Genel Başkanlarına görünme, Onlara yaranma arenasıdır.
Onlar olmadan hiçbir kıymeti olmayan kişiliklerin, kendileri için oluşturmak istediği fırsatlarına; “Millet bizi istiyor (çağırıyor)” diyerek, hepimizi kandırmasına; günümüzde siyaset deniyor!
Çok yaşa, sayın ve saygıdeğer GENEL BAŞKANIM diyen vekiller oldukça bu tiyatro devam edecek.