Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, kentteki Suriyeli nüfusunun Hataylılardan bir adım önde olduğunu söyledi.

Savaş, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından Hatay'daki demografik yapıyı Sözcü'den Saygı Öztürk'e değerlendirdi. Depremden sonra 500-550 bin civarında vatandaşın başka illere göç ettiğini ifaade eden Savaş, “Şu andaki demografik yapıya baktığınız zaman Suriyeliler, Hataylılardan bir adım önde” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına atıfta bulunarak, “Hatay’ın gerçeklerini bilmeyen insanların, Hatay’la ilgili konuşmaması lazım” diyen Savaş, şunları söyledi: 

“Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamasında büyük bir handikap var. Fransız işgalinde bizim demografik yapımızı, bize karşı kullanan bir yapı vardı. Biz büyük bir deprem yaşadık. 500-550 bin civarında vatandaşımız Hatay’dan başka illerde yaşar hale geldi. Yüzde 90’ı Hatay’ın ova kısmında olmak üzere yaklaşık 550 bin civarında Suriye’den gelen göçmen var. Şu andaki demografik yapıya baktığınız zaman Hataylılarla Suriye’den gelen insanlar arasında eşitlik var ya da bir adım Suriyeliler önde.

Hatay’ın gelirlerinin yaklaşık yüzde 80’i İskenderun, Payas ve Dörtyol’dan. Çünkü burada başta demir çelik olmak üzere 13 büyük fabrika var. Antakya’da daha doğrusu ovada ise çiftçilik, eski ve yeni organize sanayi bölgeleri var. Onun dışında önemli bir gelir kaynağı yok. Siz böyle yaptığınız zaman demografik anlamda ova kısmını zayıflatıyorsunuz, sığınmacıların nüfusunun artışıyla dengeyi onların lehine değiştiriyorsunuz. Hatay’ın ova kısmındaki geliri minimize ediyorsunuz. Gelir kaybı azaldığında halk fakirleşecek ve oradan kaçış daha fazla olacak. Burada kötü bir tabloyu konuşmaya gerek yok.

Filistinlilerin kendi başkentlerinde bile tutsak durumda olduğunu görüyoruz. Etrafının 8  metrelik duvarlarla çevrildiğini biliyoruz. Cumhurbaşkanı bile başka bir ilçeye gidecek olsa İsrail hükümetinden izin almadan ve belli noktalarda güvenlik koridorlarında yoklama vermeden geçemiyor. Libya’nın durumunu görüyoruz. Suriye’de egemen bir devlet yok. Hatay öyle bir coğrafyadaki, bugün Doğu Akdeniz’de Türkiye Mavi Vatan’dan bahsediyorsa, Hatay’dan dolayı bahsediyor. Hatay, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kalesi durumunda.

Doğu Akdeniz’de bulunan karbon yakıtları Hatay’dan geçmek zorunda. Niye çünkü Yunanistan’a geçerseniz boruyla döşeseniz 3.000 metreye kadar inmeniz gerekiyor teknoloji yetmiyor, ekonomik olarak çok fazla masraf etmemiz lazım. En rahat bir şekilde Hatay’dan geçirmeniz gerekiyor. Hazar’daki karbon yakıtlarını Hatay-İskenderun limanından dünya ile paylaşıyorsunuz.

Ben farkındayım ve siyasilerin, kurum ve kuruluşların da farkında olması lazım. Eğer biz geçmiş tarihimizi, bölgemizin jeostratejik, jeopolitik önemini ve oradaki demografik yapıyı, ekonomik şartları iyi planlayamazsak o zayıf bizi gelir vurur. Biz 20 yıllık mücadele sonunda tekrar ele geçirmiş olduğumuz o serhat şehrini kaybederiz.

Daha fazla insanların kafasını bulandırmak istemiyorum. Hem devlet olarak hem hükümet olarak hem de ana muhalefet partisinin bir belediye başkanı olarak biz önemli konularda milli düşünmek zorundayız. Ufak siyasi ve ekonomik hesaplardan uzak durmak zorundayız. Ben o şehrin belediye başkanı olarak yine şunu söylüyorum seçimi kaybetmek hiç önemli değil yeter ki biz Hatay’ı kaybetmeyelim.

Şu anda her türlü terör odağı bizim sınırlarımızdan ötede Suriye- Afrin ve ötesinde var. Şimdi siz burayı boşaltırsanız, ekonomik zayıflığa yol açarsınız. İnsanları kaçırtıp başka milletlerden insanlar yığarsanız oraya, otomatik kaybediyorsunuz. Sen o zaman belli bir zümreyi Akdeniz’e ulaştırmış oluyorsun. Belli egemen güçlerin yüzyıllardır arzuladığı konuma Türkiye’yi getirmiş oluyorsunuz. Hatay’ı milli mesele olarak görmek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak lazım

Şu anki kanunlara göre belediyelerin, su faturalarını tahsil ve tahakkuku konusunda inisiyatifi yok. Sadece ve sadece TBMM kararları sizi yönlendirebilir.  CHP Hatay Milletvekilimiz Mehmet Güzelmansur ve Sayın Genel Başkanımızla bu konuyu paylaştık. Depremin vurduğu 11 ilde hem elektrik hem su faturasının 4 veya 6 aylığına genel bütçeden ya da maliyeden ödenmesini istedik. Bunun için de TBMM’den kanun çıkması gerekiyor. Bizim hiçbirimizin keyfi uygulama şansı yok.”