Seç bir Eylül ve gel

Abone Ol

Yeni bir Eylül ayına daha girdik.

Ne demiş Nazım Hikmet "Her Eylül bir başlangıçtır"

Cicero ise "Tüm büyük işler, küçük başlangıçlarla gerçekleşir" demiş.

Sonlar ve başlangıçlar her insanın hayatında önemlidir.

Birisine "hoşça kal" diyecek cesaretiniz varsa, hayat sizi yeni bir "merhaba" ile mutlak ödüllendirir.

Her Eylül yeni bir başlangıçtır.

Seç bir Eylül ve GEL.

Konu ne olursa olsun, ne denli hayal kırıklığı olursa olsun, ufak bir adım, yeni bir başlangıç, yeni bir merhaba hayatınıza yepyeni bir sayfa açacaktır.

Hepimiz korkuyoruz.

Bitmiş bir şeyi yeniden açmaya.

Shakespeare "İnsanlarının çoğu, kaybetmekten korktuğu için, sevmekten de korkuyor"

Sevmekten, sevilmekten korkuyor, bir gün terk edilirim diye.

Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için.

Konuşmaktan korkuyor, başıma bir iş gelir diye.

Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.

Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.

Unutulmaktan korkuyor, dünyada bir iz bırakmadığı için.

Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.

İnsanlar aynı hatalara düşmekten, güvenlerinin tekrar yıkılmasından öyle korkuyorlar ki bir türlü yeni başlangıçlar yapamıyorlar.

Ama bazen eski yaşanmışlıkları bir kenara koyup, yeni başlangıçlar yapmak yeni mutlulukları getirebilir.

Bazen yarım kalmış bir arkadaşlığı onarır.

Bazen yarım kalmış aşkları en güzel bir şekilde tamamlama olanağı sunar.

Belki de sorunlu bir hayattan, sorunsuz bir hayata adım atmaktır.

Yıllar yılları, mutlu mutsuz günler birbirini izler yaşam denen döngüde.

Kimi görevler yerine getirilir.

Paralar kazanılır, evler, arabalar edinilir bizden sonrakilere bırakmak için.

Oysa ne bırakırsanız bırakın, daha fazlasını bırakmadığınız için eleştirilirsiniz.

Bu yarışta önemli olan, bizi biz yapan değerlerin devamlılığıdır.

Çevremize sevdiklerimize zarar vermemenin bir yoludur.

Evet! Her başlangıç bir sondur.

Tüm sonlar da yeni başlangıçların doğuşudur.

Eşimi kaybettiğimde önce içimi inanılmaz bir öfke, inanılmaz bir isyan kapladı.

Neden ben diye?

Oysa yaşanacak ne günlerimiz vardı.

Böylesi bir acıya, böylesi bir yarım kalmışlığa dayanmak için yaratılmadığımı düşündüm.

Ve sonra Tanrıya olan inancım sabrı getirdi.

Kabullendim.

Hayatımıza aldıklarımızı, sevdiklerimizi uğurlarken nasıl davrandığımız, içten bir gülümsemeyle, severek "buyur" ettiklerimizi, zamanı geldiğinde yolcu ederken, aynı olgunluğa, aynı inanca sahip olmamız gerekliliğidir.

Tanrı'nın emri karşısında sabır kolay olmasa da, inanç isyanı değil, sabrı getirmeli.

Geceyi düşün, bir de arkasından doğan güneşi.

Kışları düşün, bir de ardından gelen taze baharları.

Üzüntüleri kadar sevinçleri, olumsuz düşünceleri kadar olumlu düşünceleri de olmalı insanın.

Ve Mandela'nın şu sözünü hep hatırlayalım "Asla kaybetmem ya kazanırım ya öğrenirim"

Her son, yeni bir başlangıçtır.

Kaybettiklerimizin yerini dolduramamaktan öyle korkuyoruz ki, denemiyoruz bile.

Değişimden, denemekten korkmayalım.

Bazen "bedeli neyse ne diyeceksin", “Kim üzülürse üzülsün" diyeceksin, "Ne olacaksa olsun" diyeceksin.

Ve tabii ki "Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım"  diyen Hz. Mevlana C. Rumi’yi anmadan olmazdı.

HAYATTAKİ HER SONUN, SİZİN İÇİN YENİ BAŞLANGIÇLARA VESİLE OLMASINI YÜREKTEN DİLİYORUM.