Olaya çeşitli yönleriyle bakmak gerekir ama biz sadece olanlar açısından bakacağız. AKP ve kurmayları, muhalefetin seçim sistemindeki aksaklıkları dile getirdiklerinde; “Biz dünyanın en güvenilir seçim sistemine sahibiz, bizdeki seçim sistemi kadar güvenli bir sistem yoktur” diyerek kulaklarını kapatmışlar ve duymazdan gelmişlerdi.
Ne zaman ki, 31 Mart akşamı saat 23.00’leri gösterdi, aynı AKP’liler, seçim sistemini ve sandık güvenliğini söz konusu ettiler. Bu ne yaman bir çelişkidir. Siz sadece kendinize mi Müslümandınız?
Yapılması gereken, seçim sistemini her türlü şaibe, yolsuzluk ve usulsüzlüklere kapalı bir hale getirmektir. Öyle bir sistem oluşturulmalı ki, sandık kurulu başkanlarından ilçe, il ve YSK’nın değerli hâkim başkan ve üyelerine kadar kimse töhmet, baskı ve şaibe altında kalmasın.
İnanın ben kendi adıma YSK’nın değerli üyeleri yerinde olmak istemezdim. O değerli insanların streslerini ve vicdan muhasebelerine empati yapmak istediğimde; olayın huzursuzluğunu çok daha iyi anladım.
Öyle ise seçim sistemini 298 ve7102 sayılı yasaları birleştirerek; seçmen listelerinin güncellenmesinden başlayarak, oy verme, oy sayımı, tutanakları birleştirme ve ilanına kadar adil ve evrensel hukuk normlarına uyacak düzenlemenin yapılması şart olmuştur. AKP bunu yapar mı? Kocaman bir soru işareti.
Mazbatalar verildi verilmesine de, yaşanan sıkıntı ve stersin haddi hesabı yoktu. Nasrettin hocanın, “Ay kuyudan çıktı ama Hocanın sırtı da ne çekti” fıkrası gibi.
Hem M. Yavaş’a hem E. İmamoğlu’na karşı devletin bütün olanakları ile acımasız, vicdansız asılsız, mesnetsiz iftira ve ithamların nedeni ne idi? Yakışıyor muydu?
Hani bunlar gelince belediyelere, Pkk’lılar dolacaktı, ezanlar susacaktı?
Bu nasıl bir iftira idi böyle? Tıpkı Ergenekon ve balyoz kumpaslarında şanlı TSK’nın, “Camileri bombalayacaklardı.” iftira ve itibarsızlaştırma çabaları gibi. Hücuma bile “Allah Allah!” diye kalkan bir ordu camisini bombalar mıydı?
Her iki başkan da ne diyorlar, “Biz kavgaya değil hizmete talibiz. Bizler, bize oy verenlerin değil; tüm hemşehrilerimizin belediye başkanlarıyız, herkesi kucaklayacağız.” Artık normalleşmeyelim mi daha? Ellerimizi sıkmanın zamanı gelmedi mi? Kardeş ve birlik olmayalım mı?
Seçim süresince RAKİP, seçim sonrası EKİP olmayı başaramayacak mıyız, demokrasinin bir erdem olduğunu ne zaman kavrayacağız.
M. Yavaş, “Yatağına aç giren çocuğun parasını ihale mafyalarına yedirtmem” demiyor mu? Bunun neresine karşısınız, neden?
AKP Gen. Başk. Yard. A. İhsan Yavuz, “ kumpas ve CHP’nin işine yarayacak bir düzen var zannediyoruz” diyerek komik olmakta. Hukuk, zan, kan ve sanı üzerinden işlem yapmaz, karar vermez. Hukukta esas, belge, delil ve kanıttır.
Olağan üstü itiraz dilekçesinde, didik didik edilen B. Çekmece seçimlerinden neden tek satır yok. Madem yoktu da neden böyle bir komikliğe tenezzül ettiniz?
Demokrasilerde kazanmak kadar kaybetmekte bir erdemdir. Belediyelere Pkk’lılar da dolmadı, ezanlar da susmadı. Halkın vergileri koruma altına alındı. Bankamatıiçilerin ve beleşçilerin ekmeğinin yağı kesildi.
Dayanaksız, köksüz, mesnetsiz, delilsiz iftira ve itirazlarınızla seçimi, neden MUNDAR etmeye çalıştınız ve çalışmaktasınız?
Erdemli olmak ve demokrasiyi benimsemek çok mu zordu?
Kazanan demokrasimiz ve hukukla birlikte asil ve necip milletimiz olmuştur. Hayırlı olsun kutluyorum ve başarılar diliyorum. Seçilenlerin yanlış ve hatalarında da karşılarındayız, haberleri olsun.