2001 yılında çıkış yaptığında psikolojik korku türünü yeniden tanımlayan ve hem atmosferi hem de hikâyesiyle unutulmaz bir deneyim yaşatan Silent Hill 2, aradan geçen yaklaşık çeyrek asırda oyun dünyasının en ikonik yapımlarından biri hâline geldi. Öyle ki oyunun eski ve yeni fanları, yapımı güncel sistemlerde oynayabilmek adına “Silent Hill 2: Enhanced Edition” gibi altından zor kalkılabilecek projelere dahi imza attılar. Aslında onları haksız bulmuyoruz zira Silent Hill 2 gibi bir oyunun bir daha yapılması, pek kolay bir iş değil ve onlar, doğal olarak bu “nadir element” kıvamındaki oyunu korumaya ve uzun soluklu şekilde oynanmasına katkıda bulunuyorlar. Silent Hill markasının arkasındaki isim Konami ise özellikle korku oyunu meraklılarının yeni Silent Hill oyunu beklentilerini boşa çıkarmaya alışmıştı ki sürpriz şekilde Silent Hill 2 Remake projesiyle çıkageldiler. Aralarında Layers of Fear, Observer ve The Medium gibi yüksek prodüksiyonlu olmayan ama bütçesinin hakkını sonuna kadar veren korku oyunlarıyla adını tüm dünyaya duyuran Bloober Team’in üstlendiği proje, kimilerine göre orijinal Silent Hill 2’yi bile gölgede bırakabilecek kalibrede. Peki, durum gerçekten de öyle mi? “Canavar” gibi oyuncu kulaklığı başınızdaysa ve arka planda Silent Hill 2 OST çalıyorsa bu yazıdan daha bir keyif alacağınızı belirtelim ve yeni Silent Hill 2’den söz etmeye başlayalım.
Hikâye ve Karakterler: Sadakat ve Yenilik Arasında
Geliştirici ekibin ifadelerine göre orijinal Silent Hill 2’deki derin psikolojik hikâye, remake’te de korunmuş durumda. Orijinal Silent Hill serisinde olduğu gibi James Sunderland’in kayıp karısından aldığı mektup sonrası Silent Hill’e olan yolculuğu ve karşılaştığı travmatik olaylar, hikâyenin merkezinde yer alıyor. Angela ve Eddie gibi yan karakterler, yeniden tasarlanmış seslendirmelerle karşımıza çıkıyor. Bloober Team, bu karakterlerin seslendirme tarzlarını modernize etmiş ve daha doğal, sinematik bir hava yaratmış; bu da hikâyeye yeni bir katman ekliyor. Ancak yeni seslendirme tarzı, eski oyunun teatral havasını seven hayranlar için bir hayal kırıklığı yaratabilir. Orijinal oyundaki hafif “abartılı” konuşma tarzı, oyunun genel ruhuna katkıda bulunuyordu. Örneğin mezarlık sahnesindeki Angela’nın gayet yersiz şekilde “Looost?” diye şaşkınlıkla sorması, orijinal oyunun tekinsizliğini ve belirsizliğini daha bir yukarı taşıyordu. Şimdi ise daha doğal ve “gerçekçi” bir oyunculuk anlayışı benimsenmiş, bu da oyunun eski versiyonundaki garip ama büyüleyici havayı bir nebze değiştirebilir. Diğer yandan James Sunderland karakteriyle özdeşleşmiş Guy Cihi’nin bu projede yer almaması -ki kendisi sıkı bir Silent Hill 2 fanı- açıkçası biraz üzücü. Unutmadan, doğası gereği havalı ve epey çekici olan Mary’nin, daha az albenili olması ise hayal kırıklığı yaratan unsurlardan. Zira Mary’nin hikâyedeki rolü gereği zaten çekici görünmesi ve kendisini çekici kılacak kıyafetler giymesi gerekiyor. Oyunun final sürümünde nasıl bir şeyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz ama tanıtım videoları, can sıkmıyor değil.
Oynanış ve Mekanikler: Eski Sorunlar mı Yoksa Yeni Çözümler mi?
Orijinal oyunun tank kontrolleri ve alternatif kontrol yapısı, bugünün oyuncuları tarafından pek kabul edilebilecek bir şey değil. Bu nedenle oynanış tarafında remake, en büyük değişikliği kamera açısında yapıyor. Orijinaldeki sabit kamera açıları, yerini, üçüncü şahıs omuz üstü kamerasına bırakmış. Bu, Resident Evil 2 remake’i gibi oyunları hatırlatsa da Silent Hill evreninde bu perspektifin nasıl bir etki yaratacağı konusunda farklı görüşler var. Yeni kamera açısı, oyunculara daha özgür bir kontrol sağlarken aynı zamanda Silent Hill’in dar koridorlarında ve karanlık alanlarında daha yoğun bir deneyim sunuyor. Ancak bu değişiklikle birlikte orijinal oyunun korku unsurlarının bir kısmının kaybolup kaybolmayacağı da merak konusu. Zira orijinal oyunda ve elbette Team Silent imzalı diğer Silent Hill oyunlarında, oyunun yönetmeni, oyuncunun neyi görmesini istiyorsa kamera açısını buna göre ayarlıyordu ve bazen kamera açısı sabit şekilde oynanması gerekiyordu ki bu, atmosferi güçlendiriyordu. Umalım ki üçüncü şahıs omuz üstü kamerasına rağmen tek tük de olsa yine böyle sabit açılarla karşılaşabilelim.
Savaş sistemi de büyük ölçüde elden geçirilmiş. James’in daha akıcı dövüş hareketlerine sahip olması, özellikle yakın dövüşlerde oyuncuya daha fazla özgürlük tanıyor. Yine de savaş sisteminin orijinal oyundaki hantal yapısının korunmuş olması daha iyi bir tercih olabilirdi. Nihayetinde James, bir savaşçı değil ve normal bir insan, nasıl dövüşüyorsa o da bu şekilde dövüşüyor. Ayrıca eski mekanikler, oyunun genel atmosferiyle uyumluydu ve çaresizlik hissini daha iyi yansıtıyordu. Modernleştirilen savaş sistemi ise daha tempolu ve daha geniş bir oyuncu kitlesine hitap ediyor ama eski hantal yapıyı seven oyuncular için bu bir “yenilik” olarak değil, bir eksiklik olarak görülebilir. Oyun dünyasında bir tane Leon Kennedy var ve dışı James Sunderland, içi Leon Kennedy olan bir karaktere ihtiyaç yok.
Bunların yanında oyunun bulmaca yapısı da elden geçirilmiş ve bazı yeni bulmacalar eklenmiş. Orijinal oyunun ikonik bulmacaları korunmuş olsa da yeni eklenen bulmacalar ve mekânsal değişiklikler, eski oyuncuların bile zorlanacağı anlar yaratabilir. Bu da oyunun yeniden oynanabilirliğini artıran bir unsur oluyor.
Görseller ve Atmosfer: Eski ile Yeninin Dengesi
Remake’in belki de en dikkat çekici yönü, oyunun grafiksel anlamda büyük bir yenilenme sürecinden geçmesi. Unreal Engine 5 oyun motoru sayesinde yapımın atmosferi karanlık ve korkutucu tonlarını korurken Silent Hill’in sisli sokakları ve çarpık yapıları, çok daha fazla detay içeriyor. Modern ışıklandırma teknikleri ve Akira Yamaoka imzalı ses tasarımı, bu kasvetli dünyayı çok daha yoğun ve gerçekçi kılıyor. Unutmadan belirtelim oyuncu kulaklığı ile deneyimleyeceğiniz Silent Hill 2’deki birçok ses efekti aynen korunurken sevilen soundtrack parçaları ise belirli oranda yenilenmiş. Bu yazının hazırlandığı dönem itibarıyla parçaların tamamını dinleme fırsatı bulamamış olsak da işittiğimiz parçaların, orijinal parçaların ruhunu belirli oranda yansıttığını ve oyuncu kulaklığı modellerini şenlendireceğini söyleyebiliriz.
Oyunun beraberinde getirdiği gelişmiş teknoloji, estetik bir yenilikten ibaret değil; aynı zamanda atmosferin üzerine yük bindiren unsurları da derinleştiriyor. Atmosfer, gerilim yaratan eski radyo frekansları ve ikonik yaratık tasarımlarıyla orijinal oyunla örtüşse de modern efektler aracılığıyla korku unsurları daha ürkütücü hâle getirilmiş durumda. Konami’nin anlaşmalı olduğu bir oyun yayıncısının yaklaşık bir saatlik Silent Hill 2 Remake yayını, bunu kanıtlıyor. Bu modern dokunuşların, orijinalin kült atmosferini koruyup koruyamayacağı ise tartışmaya açık. Bazı eleştirmenler, özellikle oyunun fazla parlak ve grafiksel olarak “temiz” görünmesi sebebiyle o eski kasvetli, kirli hissiyatın bir kısmının kaybolabileceğini öne sürüyorlar. Ancak birçokları da bu grafiksel yenilemenin, yeni nesil oyuncular için çok daha çekici olacağını düşünüyor.
Silent Hill 2 Remake: Bir Klasik mi Yoksa Modern Bir Dönüşüm mü?
Bloober Team’in remake yaklaşımı, orijinalin sadık hayranları için riskli bir denge üzerinde duruyor. Bir yandan, eski oyunun atmosferi, hikâyesi ve korku unsurları korunarak nostaljik bir deneyim sunulmaya çalışılıyor. Öte yandan, modern oyun dinamiklerine uyarlanmış grafikler, kamera açıları ve dövüş sistemi, yeni nesil oyuncuları hedefliyor. Eleştirmenlerin ve orijinal oyunun fanlarının erken yorumlarına bakıldığında, oyunun atmosferik başarısı övgü toplasa da savaş sisteminin modernleşmesiyle ilgili karışık görüşler var. Orijinal oyundaki garip ve zorlu savaş mekaniklerini seven oyuncular, bu değişiklikleri fazla “pürüzsüz” bulabilirler. Lakin modern oyuncu kitlesi için bu yeniliklerin, oyunun genel deneyimini olumlu yönde etkilediği de belirtiliyor.
Görsel ve mekanik yeniliklerle dolu olan remake, eskiyle yeniyi harmanlayan bir deneyim sunmayı hedefliyor. Tabii Bloober Team’in başarısı, yalnızca bu yenilikleri nasıl sunduğuyla değil oyunun özüne ne kadar sadık kalabildiğiyle ölçülecek. Siz de Silent Hill 2 Remake’i merakla bekliyorsanız oyun çıkış yapmaya hazırlanırken vakit kaybetmeden “canavar” gibi bir laptop alın. Monster tarafından geliştirilen Abra, Tulpar ve Semruk laptop modelleri, Silent Hill 2 Remake’in sunduğu korku ve gerilimi, iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayacak.