Türklüğün kaderine düğümler ardı sıra eklenirken, artık son düzlükte, düğümlerin çözülmeye yaklaştığını görüyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Atatürk Gençliğinin kaderine son ve en büyük düğüm atıldı. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş sokak ortasında hain bir saldırıyla öldürüldü. Tıpkı Muhsin Yazıcıoğlu, Savcı Mehmet Selim Kiraz, Danıştay Hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin, Fırat Yılmaz Çakıroğlu, Necmettin ve Aybüke Öğretmen gibi. Görüyorsunuz ki bu topraklarda bir siyasetçi de bir çiftçi çocuğu olan Eren Bülbül de aynı düşmanlığı görüyor. Hepimizin ortak paydası vatansever olmamız.
İstiklal patlamasının hemen sonrasında Prof. Dr. Ümit Özdağ yaptığı açıklamada Ahmet Davutoğlu’na seslendi: “Haziran ve Kasım arasında olanları anlat” dedi. 8 Ocak 2023’te gerçekleştirilen Gençlik Buluşmasında bir gencin kendisine yönelttiği: “Gerçekleri biliyorsanız siz neden açıklamıyorsunuz?” sorusuna ise: “Ben açıklarsam tespit olur, o açıklarsa itiraf olur. Ben itiraf etmesini istiyorum” dedi.
Yıllar yılı siyasal cinayetlerin failleri bilinmekte ve hatta henüz gerçekleşmeden bu cinayetlerin senaryosu yazılmaktadır. Kim kimi, nerede, nasıl öldürecek ve suç kimin, hangi kesimin boynuna yüklenecek? Tüm bu soruların yanıtı, her siyasal cinayetin belli başlı unsurlarıdır. Doğrusu, Türkiye’de Danıştay Cinayeti ile başlayan yargı sürecinde, bazı kimselerin ifadelerinin alınmadığını ve bazı tanıkların da ifadelerinde verdikleri isimler sebebiyle dikkate alınmadıklarını görüyoruz.
20 senelik Hükûmet, kaç kişiye yardım ve yataklık yaptı, sorusu akıllardan çıkmıyor. Sokrates der ki: “İktidardan daha zengin değil daha şerefli ayrılmak gerek.” Maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nde sokak ortasında öldürülen bir milliyetçi, görevi başında rehin alınıp şehit edilen bir Savcı, ülkesinin her yerinde hizmete koşan öğretmenlerin terör örgütü eliyle katledilmesi ve daha pek çok cinayet hem yapılması hem de olayların aydınlatılmaması sebebiyle, o şerefi bugün ellerinden almaya yeter.
Danıştay Cinayeti faili ve azmettiricileri ayan beyan ortada gezerken, Muhsin Yazıcıoğlu’nun kanı hala Keş Dağı’nda süzülürken, Eren’in annesi göz yaşı dökerken ve İzmir’de İstanbul’da Ankara’da milliyetçi gençler okullarında canı pahasına mücadele verirken, tüm bu koşullara rağmen Türk Yargısı içinde adaleti uykuya yatıranların tek tek silineceğini ve geç de olsa adaletin yerini bulacağına inanıyoruz.
Düğüm çözülüyor çünkü binlerce insan Sinan Ateş’in ardından intikam yemini etti. Bizim en büyük intikamımız, adaletin ta kendisidir. Fakat bu adaleti beklerken ne yapacağız? Bu soru Türklerin aklını meşgul etmektedir. Çünkü artık şehitlerimizi anmak, isimlerine okul ve kütüphane yaptırmak bizlere yetmiyor. Biz artık yitirdiklerimizi anmak değil, vatanseverleri yaşatmak istiyoruz. Bunun için yapılacak olan, hukukçuların imza yetkisini hiçbir kodamana teslim etmemesi ve herhangi alanda çalışıyorsanız çalışın kendinize önce Allah korkusu sonra da insan onurunu öncelemenizdir.
Hiçbir mesele haddizatında Türklerin insanlık onurundan önemli değildir. Kayıplarımız büyük. Bunun yanında bu kayıpların faillerinin neşeyle ve refah içinde aramızda gezmesi sinir bozucu. Adaletimizi kendimiz yerine getirmek istemiyoruz. Bu ancak bir iç karışıklık doğuracaktır. Zaten dikkat edilirse uluslararası etkiler ve bizzat iktidarın kendisi halkın iç karışıklığa meyyal bir durumda olmasından faydalanmaktadır.
Evet, katiller aramızda. Evet, işini hakkıyla yapmayan hakimler aramızda. Evet, ülkeyi ne idüğü belirsizlere peşkeş çekenler de aramızda. Ama unutmayın, biz de onların arasındayız. Vatanseverler ve hakşinaslar, hakikatperestler olarak, bu işin peşini bırakmayacağız.
Siyasal Cinayetler Tarihi yazılsa yeridir, dedik. Ve bu alanda çalışmalara başlandığının müjdesini vermek isteriz. Başta Danıştay Cinayeti olmak üzere, Türkiye’nin siyasal alt yapıya sahip tüm cinayetlerini anlatan bu kitap çok yakında tüm kütüphanelerde olacak. Adalet Saraylarında yerini alacak, Savcıların baş ucu kitabı olacak. Unutmayın ki bu ülke şu an ilkokullarında geleceğin adalet temsilcilerine eğitim vermektedir. Ailesinden vatan sevgisini alan her çocuk, sizin celladınız olacak. Bekleyin…