Değerli dostlar ülkenin içinde bulunduğu girdaplı durumdan sizler gibi bizlerde kaygılıyız. Siyasi figürlerin adeta birbirleriyle ikbal yarışında olduğu, kim kime ne demiş, kim kime nasıl saydırmış bu ve buna benzer yapay gündemlerle maalesef hepimiz oyalanma gemisinin içinde bir oyana bir bu yana sallanıp duruyoruz.
Orta da söylemden başka hiçbir somut icraatın olmadığını maalesef üzüntüyle izliyoruz. Gündemin en önemli konusu olan hayat pahalılığı her geçen gün insanların yaşam döngüsünün önünü tıkayıp yaşanmaz hale getirdiği bir ortamda herkes topu bir birinin üzerine atmakta maşallah çok maarifler.
Sanayicisinden esnafına,
İşçisinden çiftçisine kadar herkes çıkmaz girdabın içerisinde hayat mücadelesi veriyor.
85 milyonluk nüfusta bir avuç azınlıktan başka kaygılı yaşamayan neredeyse kimse yok!
Halk bu haldeyken, medyasından siyasetçisine, sanatçısından akademisyenine kadar herkes sus pus.
Evet, sus pus diyorum halkın yarasına somut çözüm üretemeyen hiçbir kişi bu noktada bir anlam ifade etmemektedir.
Ulusal dış sorunlarından içişleri sorunlarına,
Yabancı uyruklu mülteci istilasından, hayatın yaşanmaz hale gelmesine kadar ülkede yüzlerce iveden çözülmesi gereken sorunlar varken,
Kayıkçı kavgasından öteye gitmeyen içi boş laflarla insanları uyutmayı nasıl başarıyorlar bravo doğrusu.
Hani derler ya tok açın halinden anlamaz diye aynen de yaşadığımız koşullar buna ayna tutmaktadır.
Ülke de denetimsizlik öyle bir noktaya gelmiş vaziyettedir ki,
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Beyinleri uyuşturulan, köreltilen bir toplum haline dönüştürüldük maalesef hepimiz.
Siyasilerin tam istediği toplum yapısı.
Biat et, itaat et, sesini çıkarma.
***
Malumunuz içerisinde bulunduğumuz ay Ramazan.
Bu ayda her yıl olduğu gibi bu yıl da siyasi şov için siyasiler adeta birbiriyle yarışır vaziyetteler.
Fakirlerin siyasi malzeme yapıldığı,
Allah’ın dininin alet edildiği,
Göstermelik ibadetlerin yapıldığı,
Tiksinti verici rezillikler din adına yapıldığı,
Ramazan’ın siyasi malzeme yapıldığı bir ay.
Her yıl gördüğümüz sahneler tekrarlanır, gösterime sokulur.
Çok önceden garibin evine gidilir,
Hazırlıklar yapılır,
Kameralar her açıdan çekecek şekilde yerleştirilir.
Ondan sonra açılsın yer sofraları genel başkanlarınız geliyor,
Belediye başkanlarınız geliyor.
Göstermelik görüntüler,
Göstermelik pozlar,
Göstermelik gülücükler had safhada o gün.
Hiçbir Allah’ın kulu da nasıl geçiniyorsunuz diye sormaz fakir Ahmet’e,
Elektriğinizi, suyunuzu nasıl ödüyorsunuz diye sormaz yoksul Ayşe teyzeye,
Gerekte duymaz.
Alın şu ufak meblağı bir aylık ihtiyacınızı görün demez garip Mehmet emmiye,
Yerler içerler ve giderler.
Oysaki evine misafir oldukları o fakir Ahmet abi, yoksul Ayşe teyze, garip Mehmet emmi
Bir gün sonra evine misafir ettiği siyasi şovmenlerle görüşeceğim dese mümkün değil görüşemez, görüştürmezler.
Şov bitmiş kameralar kapanmıştır.
Seçmene şirinlik görevi yerine getirilmiştir.
Halkla içiçe haltan birisi mesajları verilmiştir görev tamamlanmıştır bir sonra ki seneye kadar fakir Ahmet’in, yoksul Ayşe’nin, garip Mehmet’in işi bitmiştir.
İşte bizim siyasi ahlakımız bundan ibarettir. İnsana değer vermemiz bundan ibarettir.
***
Gün geçmiyor ki bir şeye zam gelmesin, anladık insanları açlığa mahkûm ettiniz.
Bari idam fermanını vermeyin yeter artık.
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek siyasetinden vaz geçin artık.
İnsanlar gerçekten perişan vaziyette kim veya kimler buna dur diyeceklerse biran önce dur desin artık.
Ülke topraklarından verim fışkıran bir coğrafyada
Bir kilo patlıcan 40 TL olur mu?
Bir kilo biber 45 TL olur mu?
Bir kilo domates 25 TL olur mu?
Bir marul 25 TL olur mu?
Fiyatları liste yapıp yazacak olsak kitap haline gelebilecek bir hayat pahalılığı bu insanlara reva görenler sizlere sesleniyorum!
Hiç mi Allah korkunuz yok?
Hiç mi vicdanınız yok?
Bu halk zaten astım hastası gibi nefes alıp vermekte zorlanıyor aç kalın ölün dercesine bu rezillikler nedir?
Herkes topu bir birinin üzerine atıyor,
Herkes günah keçisi arıyor,
Sayın yetkililer günah keçisi aramayın,
Hepiniz bu konuda suçlusunuz.
Önlenemez denetimsizliğin sorumlusu tüm siyasilerdir.
Görevini yapmayan iktidardır, muhalefettir.
Kayıkçı kavgası yapmaktan öte bir şey yapmayan siyasi figürlerdir.
Birbirinin eleştirmekten,
Birbirinin açığını aramaktan öte gitmeyen siyasetiniz yerin dibine batsın.
Ülkenin derdi kaynamayan tencerelere bir an önce somut çözümler üretin
Bu konuda somut adımlar atın.
Unutmayın!
Toplumsal infiallerin temelinde ekonomi yatar.
Açlık yatar.
Yarın çok geç olmadan bugünden ne yapacaksanız yapın ve yaşanmaz hale getirilen bu hayat pahalılığına dur deyin.