Dünya hızlı bir dönüşüm yaşıyor. İnsanlık teknolojinin hızına yetişemiyor. Her gün yeni bir buluş, yeni bir teknolojik sıçrama ile karşılaşıyoruz. Teknoloji sadece hayatımızı kolaylaştırmıyor, ilişkilerimizi de değiştiriyor.
Sosyal medya paylaşımları, anketler, takip edilenler, edilmeyenler üzerinden, bir insanın tüm eğilimlerini tespit etmek mümkün. Nitekim girip çıktığınız sitelerden sonra önünüze benzer sitelerin reklamı düşebiliyor. İnternete her girişiniz sizi okumaya, tanımaya hizmet ediyor.
Geçen gün Fırat Üniversitesi Öğretim üyesi, genç bilim insanlarımızdan Doç.Dr. Birol Bulut'un Elazığ Türk Ocağı’nda verdiği bir konferansta dinlemiştim. Şöyle demişti:" Araştırmalara göre sadece 68 defa -beğen- butonuna basmış herhangi bir Facebook kullanıcısının hangi partiye oy vereceğini yüzde 85 doğrulukla tespit etmek mümkün. Yine bir Facebook abonesinin davranış özelliklerini; 70 beğeni ile arkadaşından,150 beğeni ile ailesinden, 300 beğeni ile eşinden ve bir miktar daha fazlasında ise kendisinden bile daha iyi tanımak mümkün." Aynı bilgiler Bilal Eren'in 2018'de yazdığı "Trump,Seçimi Facebook ile mi Kazandı" başlıklı makalesinde de var.
Görüldüğü gibi sosyal medyanın yapılan paylaşımlar üzerinden kullanıcıyı tanıma, okuma gibi bir özelliği var. Her giriş çıkış veya paylaşım sizi takip edenlere veri analizleri yoluyla sizi tanıma imkanı veriyor.
Siyasetin bu teknolojiye kayıtsız kalması mümkün değil. Artık sosyal medya en az yazılı ve görsel medya kadar etkili. Gazeteler, televizyonlar size katılma, kendinizi gösterme imkanı vermezken sosyal medya size katılım imkanı sunuyor. Önünüze sınırsız alternatifler sunarak ilgi ve eğilimlerinizi ölçüyor. İktidarın binlerce trol istihdam etmesinin arkasında bu gerçek yatıyor. Son çıkarılan İnternet Yasası bu etkili mekanizmayı kontrol altında tutmak, karşı tarafın gardını düşürme amacı taşıyordu.
Sosyal medyanın nasıl etkili bir silah olduğunu anlamak için Trump'ın kazandığı seçime bakmak kâfi. Herkes Hılary Clinton'un kazanmasını beklerken seçimi Trump kazandı. Onu zafere götüren, internet medyasını doğru ve etkili kullanımıydı. Bilal Eren aynı makalesinde bunu da anlatmış. Trump'ın sosyal medya organizasyonunu üstlenen Cambridge Analytica isimli şirket, hedef kişi ve kitleler için " özel içerikler" üretir. Bu içerikler için önceden hedef kitlenin ne istediği uzun uzadıya araştırılmıştır. Önce bir psikometri veri seti oluşturularak kullanıcı davranışları etüt edilir, ardından ona göre içerik paketleri oluşturulur. Aynı tarihlerde Facebook'un beğen butonu devreye girer. Bu, davranış mühendislerine kendi plan ve projeleri için yeni bir imkân yaratır. Veriler araştırmacıları şu sonuca götürür: "neyi paylaşıyorsan osun". Bu çalışmanın sonuçlarından birine göre, herhangi bir Facebook kullanıcısının 68 beğenisi üzerinden deri rengi, cinsel yönelimi ve hangi partiye oy vereceğini yüzde 85 doğrulukla ölçebileceklerini keşfetmişler. Makale böyle uzayıp gidiyor.
İşte Trump seçim kampanyasını bu proje üzerinden yürüyerek kazanmış. Kişiye ve topluluklara özel içeriklerle milyonlarca Facebook kullanıcısı politize edilmiş. Söz gelimi, Meksika sınırına yakın şehir ve yerleşimlerde -sığınmacı sorunu- olduğu için bu bölgelere Meksika sınırına duvar çekileceğine dair içerikler atılmış. Zenciler Cumhuriyetçi partiye mesafeli olduklarından en azından sandığa gitmemeleri için Hılary'nin zencilerle ilgili rahatsız edici sözleri paylaşılmış. Bütün ülke için tek bir program ve içerik yerine bölgelere ve sorunlarına göre içerikler hazırlanarak kullanıcılar etkilenmeye çalışılmış. Sonuç ortada.
Önümüzde bir kader seçimi var. Yasaklarla boğuşan, otokrat yönetimlerin engelleriyle karşılaşan partiler için sosyal medya büyük bir imkan. Teknolojiyi kullanmayı bilmeyenlerin günümüzde başarılı olma şansı yoktur. Unutmayalım ki 2020 rakamlarına göre Türkiye'de 37 milyon Facebook,38 milyon Instagram, 12 Milyon Tweter kullanıcısı var.