İnanma isteği insanoğlunun en önemli ihtiyaçlarındandır. Bu sebepledir ki en kolay istismar edilen duygudur inanç. Gerek o inancın temsilcileri tarafından gerekse inanç üstünden rant devşirenler tarafından istismar edilmeye açık bir duygu.
İnternet çağı başladığından beri yani sanal dünya hayatımızın orta yerine bağdaş kurmasıyla beraber bu inanç sömürüsü geniş kitlelere ulaşmakta hiç zorluk çekmedi. Hatta kendilerine göre din icat edenlere bile rastlandı. Bunlardan en etkilisi de Spiritüalizm oldu. Metafizik merakı insanların bu akıma yönelmesine sebep olurken bu yeni dinin takipçi bulması daha da kolaylaştı.
Türkiye de tasavvuf akımının zirve yaptığı günümüz düşünüldüğünde Spiritüalizm kendine alan açmakta hiç zorlanmadı doğal olarak. Enerji çalışmalarının binlerce liraya müşteri bulduğunu da düşünürsek ortalık kişisel gelişimciden, yaşam koçlarından geçilmez hale geldiğine de şaşırmamak gerekir.
Instagram ve YouTube aracılığıyla müşteri kitlesine rahat ulaşan bu yeni dinin temsilcileri uydurma sistemlerini yaygınlaştırırken hem İslami değerlere ve kültüre zarar veriyor hem de aklınızın alamayacağı kadar maddi gelir elde ediyorlar. Tasavvuf kültürüne sahip olabilmek için yıllarca okuyan insanlar bir gecede mutasavvıf olanları görünce ne kadar şaşırıyorlardır değil mi?
Bunlara eğitiminizi nereden aldınız hangi medrese hangi tarikatta bulundunuz diye sorduğunuz da alacağınız cevap gerçekten çok şaşırtıcı. Hepsi İbn-i Arabi uzmanı aynı zamanda da tefsir yapacak kadar Kurana, Arapçaya, Kelama, Fıkha hâkim oldukları iddiasındalar. Peki bu bilginin kaynağı ne İlham. Yani Allah bunların gönlüne ilham ediyor ve bunlar da böylece bilgi sahibi oluyorlar. Yani biz yazmıyoruz Allah yazdırıyor, biz anlatmıyoruz Allah anlattırıyor diyorlar. Peki hepsi birer İbn-i Arabi olan bu insanların anlattıkları Kurana Sünnete uygun mu acaba? Veya bunları denetleyecek bir kurum yok mu? Din işlerinden sorumlu olması gereken Diyanet hiç bu tehlike hakkında bir çalışma yapmakta mı?
Bu Instagram ve YouTube alimleri aynı zaman da danışmanlık şirketlerine de sahipler. Yani gelirlerinin istedikleri kadarını resmileştiriyorlar da. Bu aynı zaman da onları meşru kılmanın da bir yolu. Bu ilham(!) sahibi alimlerin hedef kitlesi de genel de kadınlar. Ders verdikleri ve çalışma yaptıkları kitlenin çoğu kadın. Hem ders verirken kazanıyorlar hem çalışma yaparken. Öyle az bir ücretten bahsetmiyorum. Binlerce liradan bahsediyorum.
Şimdilik bu akımı tehdit olarak görmeyenler yarınlarda eşlerinin başka bir inanç sitemine geçiş yaptığını gördüklerin de ve bu eşlerin yetiştirdikleri çocukları da bu yeni dine göre kodladıklarını fark edince iş işten çoktan geçmiş olabilir.
Kuran ayetlerinin hepsinde batini anlamlar arayanlar üstelik bu arayışın alt yapısını bu sahtekarların anlattıkları ile oluşturanlar hangi dine mensup olurlar sizce İslam’a mı? Ortada ne Kuran İslam’ı ne de Türk Tasavvuf kültürü kalır bu gidişle. Tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğunu bugün fark etmezsek yarın tehlike olan şey artık hâkim din anlayışı haline gelebilir. Son olarak duam şudur ki “Allah’ım içimizde ki beyinsizler yüzünden bizi helak etme”.