Bu sözleri söyleyenleri iyi incelemek lazım.
Türkiye sınırlarının içinde siyaset yapmaya çalışan, adı Türk devleti olan devleti yönetmek için Türklerden rey isteyen bir siyasal hareket Türk tanımlamasıyla nasıl bir sorun yaşayabilir.
Yabancı ve yerli tarihçilerden de okuduğumuz, öğrendiğimiz kadarıyla son büyük Türk devleti olan Osmanlı 1517 Ridaniye savaşıyla Mısır Memluklularının elinde olan Hilafeti ve yanında devleti yönetsin diye 1800 ulemayı İstanbul’a getirmesiyle ve Şeyhülislamlık düzenine, yani dinden referans alan sisteme geçtikten sonra gerileme sürecine girmiştir.
Karanlık düzen 400 yıl sürmüş. Geçen 400 yılda devlet Türk devleti vasfını yitirmiş. Devlet yönetimine devşirmeler ağırlıkta olmuş. Arap emperyalizminin etkisinde bir içe kapanık yüzyıllar geçirmişti.
Osmanlı bir Orta çağ devlet yönetimi olan ümmetçilikten bir türlü kendini sıyıramamış gerçek anlamda bir Millet olamamıştı.
Çünkü zamanın Osmanlı entelejanyasında Türklük aşağılık olarak kabul edilir, Osmanlı ordusunda bir Arap, Rum, Ermeni, Boşnak kendisini mensubu olduğu milliyetle tarif edebilirken bir Türk subay kendisinin Türk olduğunu söyleyemezdi.
Yaşadığımız coğrafyada millet düşmanlarının, dış aparatların en büyük korkusu Türklük olmuştur.
Çünkü Türklük kökü olan, izahı olan, insanların gerçek anlamda mensubiyet duyabilecekleri, en önemlisi anti emperyalizmi bağrında taşıyan bir insan niteliğidir.
Türkiye’de veya Türklük coğrafyasında önümüzdeki zamanlarda yaşanacak olan siyasi mücadelelerin geleceği nokta Küresel güçler ve aparat olarak kullandıkları devşirmelerle Türk milletine mensubiyet şuuru ile bağlı olan Türk milliyetçiliği arasında geçeceği görülmektedir.
Yüz yıl önce küresel emperyalizm ve yerli devşirmeleri ile Türk milliyetçilerinin arasındaki siyasal savaşı Türk milliyetçileri kazanmış ve Anadolu coğrafyasında milletleşme sürecini başlatmıştı.
Milletleşme mücadelesi halen devam etmektedir.
Tabii devşirmeler de boş durmayacak 100 yıl önceki “Wilson Prensipleri Cemiyeti, İngiliz Severler Cemiyeti, Teali Cemiyetleri” gibi dışa hizmet eden siyasal örgütler “Ali Kemal, Damat Ferit, Nemrut Mustafa” gibi dışa hizmet eden kişiler, devlet görevlileri gibi günümüzde de yüz yıl önceki örgütlenmelerin yeni yüzlerle karşımıza çıktığını görüyoruz.
Aslında her şey toplumumuzun elinde.
Bir siyasetçi için bir karar verme aşamadın da olduğumuz zaman o siyasetçinin dış bağlantılarına dikkat etmeliyiz.
Devşirme kendisini saklar mı?
Tabi ki saklar, genellikle çok iyi tiyatro eğitimi almışlardır.
Ama dikkat edebilirsek kusursuz cinayet olmayacağı gibi hiçbir insan sürekli rol yapamaz.
İşte yakalanıyorlar.
Anayasadaki Türklük tanımını değiştireceklermiş.
Yani kendilerinin Türk milletinin düşmanı olduğunu ilan ediyorlar.
Kendilerini daha açık nasıl izah etsinler.
Türk milletinin bunlara verdiği her rey Türk milletinin geleceğine sıkılmış bir mermidir.
Türk milleti kendisine aleni düşmanlık yapan bu güruhları ve ortaklarını iyi tanımalı.
Osmanlıyı hangi Türk düşmanlarının yıktığını unutmamalı…