Çok zengin bir tarihi tecrübemiz var, lakin ondan yeterince yararlanamıyoruz. Çünkü tarihe ideolojik bakıyoruz, şablonlarımıza uymayan olayları ya görmüyor yahut bağlamı dışına çıkararak değerlendiriyoruz.
Bugün yaşadığımız birçok problemin tarihi bir arka planı var. Zaten en zorlu sorunlarımızı da tarihi derinliği olan konular teşkil ediyor. Bir sorun ne kadar uzun bir geçmişe sahipse çözümü de o kadar zor demektir. Çünkü geçen yılların o sorunun çözümüne yetmediği anlamına gelir.
Geçen hafta Kobani soruşturması kapsamında bazı HDP'lilere operasyon yapıldı, bir kaçı hariç dönemin HDP yöneticilerinin neredeyse hepsi tutuklandı.
Zamanında yapılmayan her iş yeni sorunlara sebep olur. Suç işleyenin, vatandaşı sokağa dökenin elbette hesap vermesi gerekir, fakat yapılan işin beklenen neticeyi vermesi için zamanlamasının da doğru olması lazımdır. Aradan bu kadar yıl geçtikten, üstelik HDP içinde -örgütle- ilişkiler sorgulanmaya başlamışken bunun yapılması, bu operasyonun gerçekte kime yarayacağı hususunda haklı tartışmalara neden oluyor.
Bu köşede onlarca defa yazdım, terörün önünün kesilmesi siyasetin önünün alabildiğine açılması gerekir. Konuşmak, tartışmak biriken öfkeleri dağıtır, bir orta yol bulunması için imkânlar yaratır. Biliyorum HDP bunu yapmadı, açık açık arkasında -Figen Yüksekdağ- örgütün olduğunu söyledi, terörü kınamadı, sokağı lanetlemedi, meclise girdi ama hep sokaktan, silahtan medet umdu. Siyasete soyunanların artık sokaktan, terörden medet ummamaları gerekir. Bunların hepsi doğru, yanlış olan yargıya ait konuların -siyasi beklentilere- göre ayarlanmasıdır. Haklı bir soruşturmayı, haksız duruma düşüren, en azından tartışmalı hale getiren budur.
Meselenin bir diğer boyutu da suçun şahsa veya partiye göre değişiyor olmasıdır. HDP yöneticileri, -örgütle- ilişkilerini kesmeme ve yaptıkları çağrı üzerine onlarca kişinin ölümüne neden olan Kobani olaylarından yargılanacaklar. Gerçekten de o çağrı olmasa muhtemelen bir isyan ve iç savaş görüntüsü veren o olaylar da olmayacaktı. HDP'nin PKK'yı hiç lanetlemediği, takbih etmediği doğru ama bir başka doğru da başkalarının da zaman zaman örgütten medet uman yaklaşımlar içine girdikleridir. Son yerel seçimlerde, Osman Öcalan'ın TV ekranlarına çıkarılması, Apo'nun mektubunun Anadolu Ajansı tarafından yayınlanması HDP yöneticilerinin yaptıklarından daha mı masum? Nitekim Gelecek Partisi lideri sn Davutoğlu' bu gerçeğe parmak basarak, Öcalan kardeşleri TV ekranlarına çıkaranların da yargılanması gerektiğini söyledi. HDP için suç olan, AKP veya Saray için fazilet olmaz. Hukuk herkese aynı duyarlılıkla yaklaşır, suçlu ayırımı yapmazsa bu tip soruşturmalar etrafında başlayan tartışma ve oluşturulmaya çalışılan şüpheler de izale edilmiş olur.
HDP ve PKK'nın eylem ve söylemlerine dönük soruşturmaların mutlaka terör ve bölücülüğü zayıflatıcı hedefleri olmalıdır. Haksızlığa uğramışlık duygusu uyandıracak, Tabanını kemikleştirecek, sempati alanını büyütecek politikalardan kaçınılmalıdır.Hele bir dahaki seçimler esas alınarak atılan her adım geri teper, terör ve bölücülükle mücadeleye olan güveni sarsar. Bunun yolu, siyasetten dışlamak değil, siyasette kalmalarını sağlamak ancak legal siyaset yapmaya yönlendirmek, hatta bunu bir milli strateji haline getirmektir. Zira bütünleştirme araçlarından biri de ulusal siyasete dâhil olmaktır.
Kısacası, her türlü hukuksuzluğun üzerine gidelim, ama doğru zamanda, doğru yöntemlerle, hukuk içinde kalarak ve aynı suçu işleyen HDP dışı unsurları da ihmal etmeden.