Hafta başında Yıldız Üniversitesi ve Türk Târih Kurumu’nun ortaklaşa düzenlediği “Vefâtının 100. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Kongresi”nin bir kısmını gözlemleme imkânım oldu. Kongre, Devlet Arşivleri’nin Kâğıthânede’ki kongre salonunda yapıldı.
Açılışta yapılan konuşmaların birinde “deja vü” yaşadım desem yeridir. Kültür Bakanı Yardımcısı Halûk Dursun, diğer konuşmacılardan farklı olarak, üst balkonda konuşmaları dinleyen dört lisenin öğrencilerine de hitab etti. Galatasaray Lisesi, Kabataş Lisesi, İstanbul Lisesi ve Mümtaz Turhan Lisesi öğrencileri de memnûniyetlerini alkışlarla belli ettiler.
Niye “deja vu” yaşadığıma gelince..
Yıllar evvel dönemin Başbakanı Erdoğan da bu mekânın açılışını yaptığında balkondaki gençlere hitâb etmiş ve alkışlanmıştı. O zamanki gençler, tahmin edeceğiniz gibi imam-hatipli gençlerdi.
İmam-hatip mezûnu bir Cumhurbaşkanımız var. Kültür Bakanı Yardımcısı ise Galatasaray mezûnu. Her ikisi de bihakkın Sultan Hamid hayrânı. Bundan, en ufak bir şüphem yok.
Fakat her iki tarafın da Sultan’ın eğitim politikasını anladığını zannetmiyorum. Koskoca Sultan, yabancı dil eğitim yapan veya medreseden mülhem liseler açmayı bilmiyor muydu da Türkçe eğitim veren kız ve erkek sultânîler açma sevdâsına düştü?
19. asırda Osmanlı Devleti'ndeki misyoner okullarının eğitim düzeyi çok yüksek olduğu için, elit Müslüman tabakanın bir kısmı, çocuklarını bu okullara göndermeye başladı. Ancak bu okullara giden gençlerin, misyonerlerin tesîriyle kendi kültürüne yabancılaşması ve İslâm ile Hristiyanlık arasında kalması, hattâ tanassur etmesi, ciddi bir sorun hâline geldi. Tevfik Fikret'in oğlu ve Ahmed Cevdet Paşa'nın torunu, bu konunun en bilinen örnekleridir.
Bu durumu iyi gözlemleyen 2. Abdülhamid Han, ayağı bu topraklara basan ve kaliteli eğitim-öğretim veren okullar kurmak istedi. İşte kız ve erkek sultânîlerinin çıkış noktaları böyledir. Kabataş ve İstanbul sultânileri böyle kuruldu. Yabancı okullara karşı alternatif olmak için. Özellikle kız çocuklarını okutmak isteyen münevverler için kız liseleri, mühim bir târihî vazîfe icrâ etmiştir. Osmanlı'nın ve Cumhuriyet'in iki Hâlidesi üzerinden örnek verirsek konu daha iyi anlaşılacaktır. Amerikan mandası isteyen Hâlide Edip Robert Kolej'den, bir ömür bu ülke için kalbi çarpan Hâlide Nusret ise Erenköy Kız Lisesi'nden mezûndur. Muhakkak ki her ikisinin de kendi kültürlerine bakışında bu okulların önemi büyüktür.
Sultan, bu eğitim hamlesini Anadolu’ya da götürdü. 1886’da Ankara’da açılan Taş Mektep (Ankara Atatürk Lisesi), Anadolu’da Türkçe tedrîsat yapan ilk lisedir. Bu liseyi, Kayseri’de, Sivas’da açılan erkek sultânîler tâkib etti.
Hâl böyleyken, “Sultan Hamid’i en iyi ben bilirim.” idiâsında olanların, Sultan’ın “yerli ve millî” eğitim dâvâsını anlamadıklarını düşünüyorum.
.....
Galatasaray Lisesi, Sultan 2. Bayezid yâdigârı. 1868’de Fransızca eğitime geçti. Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Erkek Lisesi, 2. Abdülhamid Han yâdigârı. Her ikisi de Türkçe eğitim veriyordu. İstanbul Erkek Lisesi, 1917’de Almancı ittihatçıların yüzünden Almanca eğitime geçti.
Kabataş Erkek Lisesi de Türkçe başladı; günümüzde İngilizce eğitime geçti.
Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi, günümüz liselerinden. İngilizce hazırlık sınıfı var.
Kongrede, bahsi geçen liselerden birisinin öğrencileriyle tanıştım. Liseden sonra ne yapacaklarını sorduğumda üçünden ikisi, tereddüt etmeden, “Yurt dışına gideceğim.” dedi. “Yavrum, sorumun cevâbı bu değil. Ne okuyacaksınız?” diye i’tirâz edince yurt dışında okumak istedikleri bölümleri söylediler.
Memleketin en zeki çocukları, yabancı dille eğitim yapan liseleri tercih ediyorlar ve gözleri dışarıda. Daha da vahimi, son yıllarda yurt dışında lise okuma modası çıktı. Gençlerimizi kaybediyoruz. Beyin göçü, liselere indi.
Bu ülkeye, “liselere imtihanla öğrenci alımı”nı kim dayattıysa hedefine ulaştı. Liseler arasında, korkunç bir uçurum var. Meslek liselerinin önünden geçerken Harlem’den geçiyor gibi oluyorum. İnanın bâzen gözlerim doluyor, üzülüyorum. Bu çocukların suçu ne?
Dün Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sınavla öğrenci alan okul sayısının, üç sene içinde yüzde kırk azalacağının müjdesini verdi. Dilerim, bu miktar daha çok olur. Dilerim, liseler arasındaki bu uçurum bir an evvel kalkar.
Dilerim, maalesef bir dizi kahramanı hâline gelen Ulu Hakan’ın eğitim hamlesi, bir an evvel anlaşılır.