Suriyeli sorunu gittikçe büyüyor. Hemen her gün gazetelerde Suriyeli sığınmacıların ayrı bir vukuatının haberi çıkıyor. Daha iki gün önce Denizli/Kale’de Suriyeli bir grubun 14 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz haberi yayınlandı. Birkaç gün önce de İstanbul’da kocasının yanında bir kadına sarkıntılık eden bir Suriyeliyi mahalle halkının linç ettiği haberi çıktı. Bütün bu haberler, toplumda bir Suriyeli karşıtlığının oluşmasına neden oluyor.
Yanlış Suriye politikasının yarattığı iki büyük problemden biri budur, 4 milyon sığınmacı sorunu.
Hiçbir ülke nüfusunun yüzde 5’ine tekabül eden bir sığınmacı topluluğa sınırlarını böyle kolaylıkla açamaz.Çünkü; gelenler kültürleri,alışkanlıkları,inançları,ahlakları ile geliyorlar. Şehirlerde ayrı gettolar oluşturdukları için topluma uyum sağlama istikametinde bir gayretleri olmuyor. Bu da kültürel farklılıklar dolayısıyla zaman zaman çatışmaların ortaya çıkmasına neden oluyor.
İkinci büyük problem ise Suriye’nin bundan sonraki durumudur. ABD bölgede bir PKK devleti kurmaya çalışıyor. Parçalanmış bir Suriye’nin İsrail’in güvenliği ve ABD’nin Ortadoğu’da oynayacağı rol için gerekli olduğunu düşünüyor. Etnik milliyetçilik bulaşıcıdır. Suriye’deki her yapılanma aynı fay hatlara sahip ülkeleri de etkiler. Böyle bir durum Türkiye’yi de etkileyecektir. Suriye üzerinden aslında aynı anda Türkiye ve İran’a da operasyon yapılıyor. İran bu planı gördüğü için bütün gücü ile Esat’a destek oldu. Türkiye ise tam aksini yaptı.
Siyasi iktidar şimdi Türkiye’nin gelecek on yıllarını etkileyecek bu yanlışı Ensar-Muhacirin örneği ile kapatmaya,politik bir yanlıştan dini kavramları çarpıtarak siyasi rant elde etmeye çalışıyor.
Suriyelilerin durumu asla Ensar-muhacirin örneğine sığmaz. Böyle bir misallendirme ensar-muhacirin ilişkisini de kirletir, yanlış algılara neden olur. Bir defa muhacirin Mekke’yi terk ederken bir hedefi, bir amacı vardı, İslam’a hizmet etmek, Allah’ın davasını yaymak ve yaşamak. Suriyelilerin ise böyle bir gayeleri yok. Uhrevi bir amaç için ülkelerini terk etmiş değiller. Bazıları savaştan kaçıyor, bazıları ise tamamen dünyevi sebeplerle daha iyi bir ülkede yaşamak için Türkiye’ye geliyor.
Kuran’da sayısız ayette Allah cihada çağrıldığımızda icabet etmemizi emrediyor. Tevbe suresi 38. Ayette”Ey iman edenler,ne oldu ki size,Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman yer(inizde) ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten cayıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre) bu dünya hayatının yararı pek azdır.” Görüldüğü gibi Allah cihattan kaçmayı men ediyor. Şimdi ülkesini,milletini,kutsallarını savunmaktan kaçanları nasıl ensar muhacirin örneği ile tanımlayabiliriz? Muhacir, Allah davasını yayabilmek, inananları çoğaltamak,kısacası İslam için hicret etmişti. Suriyeliler tam tersine bu değerleri savunmamak için kaçıyor.
Ülkemize sığınanların bir kısmının savaşla da bir ilgisi yok, çünkü her bayram yüz binlerce Suriyeli elini kolunu sallayarak Suriye’ye gidip dönüyor. Mesele can güvenliği ise her bayramda Suriye’ye böyle rahatlıkla gidip gelmek niye? Can güvenliği sorunu olan bir bölgeye kimse bu rahatlıkla gidip gelemez. Belli ki bir çokları Türkiye’ye bir batı ülkesine gider gibi daha iyi şartlarda yaşamak için gelmişler.
Bütün bunları yazarken insani ve İslami görevlerimizi bir yana bırakalım demiyorum. Ama Suriyelilerin bu ülkeye gelişi ile ensar/muhacirin örneğinin bir alakası yok. Üzerine düşen görevi yapan ama gücü yetmediği için son çare olarak Türkiye’ye sığınanlara karşı merhamet kucağımızı açmak elbette bir iman ve insanlık borcudur. Ancak Allah,vatan,millet, derdi olmayanı da kucaklamak zorunda değiliz.Çocuklara,kadınlara,yaşlılara,engellilere sahip çıkalım,ama ülkesini korumak yerine savaş kaçkını olanlara niçin kucağımızı açalım. Kaldı ki büyük devlet böyle gettolaşmalara müsaade etmez,bir iskan politikası olur. Zor durumda olanları mahalleler oluşturmamak ve ileride iade etmek şartı ile içimize alalım,ama kardeşiz diyerek de kimsenin pisliğine,suçuna,ahlaksızlığına göz yummayalım. Bu sadece Suriye iç savaşının bir sonucu değildir aynı zamanda Türkiye’nin demografik yapısına bir müdahale daha doğru bir tabirle operasyondur. Yarın burada sadece Türkler yok,çok şükür Türk olmaktan kurtulduk sözünü daha yüksek sesle söylerlerse şaşırmayın….