Independent Türkçe’den Mehmet Mazlum Çelik, 9. YY’da Papalık koltuğuna bir kadının oturduğunu yazdı.
Kadın Papa Joan'ın (Ioannes Anglicus) hakkında söylenen pek çok efsane bulunuyor.
Opavalı Martin isimli Dominik bir keşişin yazdıklarına göre 9'uncu asırda papalık makamına bir kadın oturmuştu.
Üstelik bu kadın papa, bir de gayrimeşru ilişkiye girerek hamile kalmıştı.
Doğum yapması üzerine halk deccalı doğurduğu gerekçesiyle, hem papayı hem de çocuğu taşlayarak öldürdüğü iddiaları bu efsanelerin temelini oluşturuyor.
Biz efsane desek de bu iddialara hatırı sayılır kişi inanıyor ve bugün papa tahtına oturan kişilerin gelenek adıyla bazı cinsiyet testlerine tabi tutulması bu iddiaları güçlendiriyor.
Buyurun bu iddiaların kaynağına ve kilisenin iddialara yaklaşımına beraber yakından bakalım.
Papa Juan yaşadı mı?
Erkek kılığına girerek papalığa kadar yükseldiği iddia edilen Ioannes'ın varlığı hep bir tartışma konusu oldu.
Kilise böyle birisinin hiç yaşamadığı ve tahta çıkmadığı iddiasında; ama yakın zamanda Papa Joan'a ait basılmış sikkelerin bulunması tartışmaları tekrar alevlendirdi.
Efsaneye göre Ioannes, Alman doğumludur ve bir rahibe âşıktır.
Onun peşinden Atina'dan Londra'ya kadar gitmiştir.
Rahibin ölümü üzerine erkek kılığına girerek dini sahada doktora yapar ve kilisede hızla yükselir.
İddiaya göre; onun bir kadın olduğunu anlayan Roma elçisi Saksonyalı Lambert papayı baştan çıkartarak onunla cinsel birliktelik yaşar.
Sonunda kadın papanın hamile kalması skandalı ortaya çıkartır.
Bugün dahi tahta çıkan bir papanın ortası delik bir sandalyede cinsel uzvunun kontrol edilmesi geleneği bu hadiseye bağlanır.
Bu iddia 14'üncü yüzyıla kadar birçok kaynakta varlığı tartışılmadan inanılması ise son derece tuhaf.
Temelde ise Katolik ve Protestanların arasındaki husumetin bir sonucu gibi duruyor.
Kadın papa iddiası ilk kez 13'üncü yüzyılda kaleme alınan Liber Pontificalis yazmalarının bir kopyasında geçer.
Anastase başlığının altında mesele ele alınmakta ve kayıt tarihi 1142'dir.
Kilise neredeyse iki asır boyunca bu iddia karşısında sessiz kaldı ve yazmaları görmezden geldi.
Lakin suskunluk kabul anlamına gelmekteydi ta ki 14'üncü asra kadar…
Bu asırda kilise IV. Leon ve III. Benoît papalarının tahta çıkışları arasında hiçbir boşluk olmadığını ve Juan isimli bir papanın hiç var olmadığını söyleyerek iddiaları reddetti.
Aslında Hristiyanlık ortaya çıktığında kadın rahipler bulunmaktaydı ve kadınlar din içinde bu kadar hiyerarşi dışı değildi.
Bu durum 8'inci yüzyıla kadar sürdü; ama sonrasında Vatikan adeta kadından ari bir hale getirilmişti.
Papa Jean'ın yazmalarda geçmesinin ardından kilisenin 2 asır boyunca bocaladığı devirde aydınlar bu duruma farklı yorum ve açıklamalar getirdiler.
İçlerindeki en ciddi yaklaşıma göre Juan bir kadın değil; ama bir homoseksüeldi.
Kanıt olarak Papa Juan'ın iktidar devresinde Antik Yunan Medeniyetine duyduğu hayranlıkla açıklıyorlardı.
Kadın papa iddialarını açıklayan bir başka görüşe göre, bu efsanelerin yayılmasının nedeni papalığın siyasi gücünü ele geçiren ve kadınların yönettiği Theophylacti ailesiydi.
Bu aile Vatikan'ı adeta kendisine ekonomik ve siyasi olarak bağlamış, ailenin başındaki Theodora ile iki kızı kiliseye dilediğini yaptırıyordu.
Bu kadınlar oğullarını ve sevgililerini kilisede önemli pozisyonlara getiriyor, kendilerine zorluk çıkartan papaları görevden alarak yerlerine dilediklerini getiriyorlardı.
Papa kadın oldu mu bilinmese de Theophylacti ailesiyle Papalığı onlarca yıl kadınların yönettiği hakikatti.
Bazı aydınlar bu devrede tahta çıkan kadın papa Jean'ın da Theophylacti ailesinin kadın idarecilerinin bir marifeti olduğunu paylaşır.
1602 senesine gelindiğinde, yani 17'inci asırda Cizvitler bu meseleyi tarihten silmek adına Papa Jean'ın adının geçtiği resmi kaynakları tahrif ettiler ve ilgili bölümü çıkarttılar.
Bu tahrifat, Protestanlar tarafından sert bir tepkiyle karşılaştı.
Kilise artık meseleyi ciddiye alıyor ve Vatikan konuyu açıklarken İstanbul'daki kadın Patriklere özenen bir delinin belgelerde yaptığı tahrifatı kilisenin resmi tarihi olarak kabul etmeyeceği tezini savunuyordu.
Mesele Katolik-Protestan tartışmalarında artık bel altı bir konuya dönüşüyor.
Katolikler Aziz Petrus'un makamına bir kadının oturtulduğu iddialara karşı artık daha şedit cevaplar vermekte ve bu meseleyi kesin bir dille reddediyor.
19'uncu asırda meşhur Fransız yazar Alfred Jarry meseleyi bir tiyatro oyunu olarak yazması tekrar tartışmaları hararetlendirdi.
2009 yılında Almanya, İtalya, Fransa ve Cezayir ortak yapımı Die Päpstin filmi yine ortalığı karıştıran bir gelişme oldu.
Film, meseleyi hem dramatize ederek hem de çarpıcı sinematografiyle beyaz perdeye taşıması kadın Papa Juan konusunda kamuoyunun yeniden bölünmesine neden oldu.
Ayrıca Avusturya üniversitelerinin konuyla ilgili ciddi akademik çalışmalar yapması meselenin daha çok su götüreceğini ortaya koyuyor.
Ortaçağ'da kadınlar cadı olarak nitelendirildiği ve sosyal hayatın bütününden tecrit edildiği bir evrede skolastik düşüncenin en mahrem sarayı için kadın papa tartışmalarının yapılabilmiş olması dahi okuyanı hayrete düşürüyor.
Kilise bugün bu iddiayı ciddiye dahi alıp cevap vermese de bir zamanlar bu konu hayli önemliydi ve ciddi boyutta tartışılmıştı.
Gelinen noktada ise hâlâ Papa Juan isimli bir papanın tarih sahnesinde var olduğuna dair elimizde bir kanıt bulunmasa da iddialar hala çekiciliğini koruyor.