Kadın; dün, bugün, yarın hep kutsal olacak ve kutsal kalacaktır.
Sosyal medyadaki bir paylaşımdan yola çıkarak yazmaya başladığım "tarihte kahraman Türk kadınları" yazım, zaman zaman tarihe damga vurmuş diğer kadınlara da yer açarak devam edecek.
İslam öncesi Türk kadını, İslam’ı kabul sonrası Türk kadını, gayrimüslim ve müslim kadınlar olarak birbirleriyle ilgili veya karşılaştırmalı anlatmaya gayret edeceğim, tarihi belgelere sadık kalarak...
Bugünkü yazımda Buhara Melikesi KABAÇ (Kibaç/Kınık Hatun) ve Ruslara tek başına direnen Sultan; SÜYÜN BİKE'den bahsedeceğim.
Türklerin tarih kitaplarında ve arşivlerinde yer almayan ancak diğer milletlerin yazılı tarihlerinde yer alan iki büyük Türk katliamlarından biri olan Talkan... Kısacası tarihin en ağır soykırımlarından biri.
Hz. Muhammed'in (sav) vefatından sonra İslam dinindeki (Emevilerin) iktidar hırsından Türkler de nasibini aldılar. Bunda Sogd Meliki Neyzek Tarhan'ın da büyük hatası vardır.
Neyzek Tarhan, şehrinin yok olmaması için Arap orduları Kutaybe ile Kuteybe'ye haraç vererek, Araplarla Türk beylikleri arasında yapılacak savaşlarda tarafsız kalınacağına dair anlaşma imzalamıştır. İşte bu tarafsızlık ilkesi sonucunda, Türklerin bir araya gelmemeleri Arapların işlerini kolaylaştıracak, Türk beyliklerini istila edip talan edeceklerdir. İlk saldırıya uğrayan KABAÇ (Kibaç- Kınık) Hatuna diğer beyliklerden yardım gelmeyince, o yardımı esirgeyenler de aynı kırımı yaşayacaklar. Neyzek Tarhan hatasını anlayıp, Türk beylerine birlik çağrısında bulunmasının bedelini çocuklarıyla birlikte katledilerek ödeyecektir.
Ziya KİTAPÇI’nın "İSLAM TARİHİ ve TÜRKLER" adlı eserinde İranlı din bilgini ve tarihçi El-Teberi'nin tafsilatıyla anlattığı Talkan ve Curcan katliamlarında Yüz bin kadar masum TÜRK katledilerek,vahşi Emevi yayılmacılığı tarihte yerini alacaktır diyerek, daima erkeğin bir adım önünde olmuş, Emevi'lerin saldırısına uğramış ilk TÜRK Beyliğinin sultanı KABAÇ (Kibaç/Kınık) HATUN'a dönelim.
KABAÇ (Kibaç/Kınık) HATUN ya da Buharalı Hatun.
İrani-Türki kökenli olup Buhara hatunu (Buhara kraliçesi olarak da) bilinen KABAÇ (Kibaç/ Kınık) HATUN, kocası Buharalı Bidun'un (Beydun) ölümü üzerine oğlu Tuğşedin'in bebek olması nedeniyle, 672 yılında Buhara'nın Naibi oldu. Otoriter bir kadın olan (Kibaç/Kınık) Kabaç Hatun, Buhara yerel Hanlığı'na tamamen hâkim olup halkın huzurunun sağlanmasında elinden gelen her şeyi yapmıştır. Her gün sabah İç kalenin "Alaatin kapısı" (büyük tören kapısı) denilen büyük kapının önünde; halkın şikayetlerini dinler, suçluları cezalandırır, görevlilerden gerekli gördüğü kimseleri azleder, yenilerini göreve getirirdi.
Öğlenden sonra taht odasında; kentin ileri gelenleri eşraf ve ayanını, yerli halkın bir tür temsilcileri olan "dikhanları" kabul eder, onlarla görüşür ve yapılması gereken hususları istişare ederdi.
Müslüman Arapların Horasan'ı fethetmeleri ve Ceyhun havzasına peş peşe akınlarda bulunmaları sonrası durum değişmeye başladı. Kabaç hatun İslam orduları Buhara’yı kuşattığında o civar illerdeki diğer Türk beylikleri ile anlaşma yaparak; 674 yılında Emevi halifeliği adına Horasan'a vali olarak atanan Ubeydullah bin Ziyad'a karşı savaştı. Türk beylikleri ile ittifak kurmasına rağmen mağlup oldu. Kraliçe şehrini kurtarmak için Emevilere bir milyon dirhem gümüş ödedi. Ayrıca Ubeydullah ile; eli silah tutan, iyi ata binen ve iyi ok kullanan iki bin Buharalı Türk gencin İslam Orduları safında savaşmaları karşılığında anlaştı. Ubeydullah, bu gençleri Basra'ya getirerek, daha sonra Türk Buharalılar Mahallesi adıyla ünlenen semte yerleştirdi.
Kabaç Hatun 675- 676 yıllarında da gümüşle haraç ödemeye devam etti.
676'da Emeviler, Kabaç Hatun'un tebaası olan 80 Türk soylusunu esir aldı ve geri göndereceklerine dair söz vermelerine rağmen, Türk esirler köle olarak Medine'ye sürüldü ve tarım kölesi olarak çalıştırıldılar. Türk köleleri, kendilerini esir tutan kişilere karşı isyan ettiler ve kendilerini esir tutan kişiyi öldürdüler, sonra toplu olarak intihar ettiler.
Tıpkı "TÜRK KÖLE OLMAZ, ÖLÜR" düsturundan hareket ederek.
Kınık Hatun'un (Kabaç) Buhara melikeliği Narşah'ın bildirdiğine göre 15 yıl kadar sürdü. KABAÇ HATUN 690 yılında ki ölümüne kadar; yönetici kişiliği yüksek, başarılı ve adil idaresi, olaylar karşısında duygusallıktan ziyade akıl ve muhakeme gücünü kullanan bir Türk melikesi olarak tarihte yerini aldı.
Kazan Türklerini Rus esaretinden kurtarıp hür iradesine ulaştırmak ve Müslüman Türkleri birleştirmek için, kısa ömrü boyunca mücadele eden KAZAN TÜRKLERİNİN sembol ismi SÜYÜN BİKE...
DEVAM EDECEK…