Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapıyor. Bunun teröristler ve yardakçıları üzerinde büyük etkisi olduğu açık. Terörün amacı, karşısındaki dirençleri kırmaktır. Yani, atılan her kurşun, patlatılan her bomba esasında toplumun iradesini hedef alır. O irade kırılmadıkça terör hedefine ulaşamaz. Onun için terör örgütleriyle mücadelenin ilk adımı kararlılık ve sağlam bir iradedir. İki iradenin çarpışmasında ayakta kalan mücadeleden galip çıkar. Örgüt, eylemleri ile bu direnci kıramayacağını anladıkça teröre olan inancı sarsılır.Beyhude çaba sarf ettiğini düşünür,yavaş yavaş çözülmeye başlar. Geçmişte bir çok defa Örgüt o eşiğe getirilmişken barış, eylemsizlik,çözüm gibi aldatmacalarla o eşikten geri çevrildi. Bu defa aynı hataya düşülmemesini temenni ediyorum.
Belediyelere dönük yasa teklifi de gecikmiş bir düzenlemedir. İRA terörü ABD'deki İrlandalılardan aldığı destek kesilince terörü bırakmak zorunda kalmıştı. Belediyeler PKK'ya büyük kaynaklar aktardı. Hala belediyelerdeki bütün işler KCK tarafından dağıtılıyor. Açılan hendeklerin çoğu belediye kepçeleri ile açıldı. Çözüm sürecinde Şırnak belediyesine ait bir aracın kaza geçirmesi ile kırsala yemek götürüldüğü ortaya çıkmış, iktidar bunu yalanlamıştı. Ama sonradan yalanlanan her şeyin doğru olduğu süreç boyunca iktidarın adeta akıl ve basiret tutulması yaşadığı ortaya çıktı. Bu defa bu iş militanı,destekçisi,yol vereni, siyasetçisi ile bitirilmelidir. Terör mücadelesinde geçen her dakika devletin aleyhine olur. Türkiye'nin terörle baş edemediği, edemeyeceği konuşulmaya başlanır. Bu inanç yerleşirse ülke bütünlüğünü korumak hayal olur.
XXXX
MHP kongresi bir defa daha yargıya götürüldü. 19 haziran öncesine benzer bir tedbir kararı alındı.Bahçeli, kongre yapıldığında çoğunluğun sağlanamadığını 495 delegenin kongreye katıldığını iddia ediyordu.Aslında söylediklerine kendisinin de inanmadığı belliydi. 1150 civarında delegesi olan MHP'de 495 kişinin muhalefetten yana olması demek geriye kalanların mevcut yönetimle beraber olması demektir. Bu da yaklaşık olarak 650 delegeye tekabül ediyor. Bahçeli söylediklerine inansa aynı akşam muhalefete hodri meydan demekten çekinmezdi. Ama söyledikleri tamamen kafa karıştırmaya, çamura yatmaya yönelik basit bir hamleydi. Gelinen nokta hem MHP yönetiminin değerlerinin ne kadar aşındığını hem de yargının nasıl siyasallaştığını gösteriyor. 17/25 aralıktan sonra yargı adım adım partileştirildi.Hukuka yaslanan kararların yerini siyasete yaslanan kararlar aldı.Mahkemeler arasında birlik ortadan kaldı. Önümüzdeki günlerde yüksek mahkemelerin sıfırlanmasıyla tam bağımlı bir yargı kurulacak.Ondan sonra bugünleri bile aratan kararlara tanık olacağız.
Bahçeli, 19 Haziran kongresinden sonra muhalefeti çirkeflik yapmakla suçlamış,aynı çatı altında yıllarca beraber siyaset yaptığı arkadaşlarına müptezel demişti. Demokratik bir ülkede bu dili kullanan bir siyasetçi bir dakika bile o makamda tutulmaz.Ülkücülük ahlaktır,terbiyedir. Ağız terbiyesi, göz terbiyesi, dil terbiyesi,beden terbiyesi hepsi bu ahlak anlayışının bir parçasıdır. 1 Kasımdan beri demokrasi isteyen,seçim yenilgilerinin muhasebesini talep eden delegesine,tabanına,millet vekili arkadaşlarına ağır hakaretler ediyor.Daha önce de yazdım, bu dil MHP'yi parçalamak için özellikle seçildi. Bazı çevrelerin MHP'den 15 vekil AKP'ye gelecek başkanlık sistemine geçeceğiz, mealindeki analizleri,dayanağını bu yıkıcı dilden alıyor. Bir çok yetenekli, imanlı,bilgili insan bu şekilde harcandı. MHP dava adamlarını öğüten bir değirmene döndü.
Bir yerde insana saygı yoksa orada hiç bir şey yoktur.Bahçeli bugüne kadar tek bir ülkücüye sahip çıkmadı. Uzağa gitmeye gerek yok Türkiye'nin belki en uzun süre(30 yıl) hapis yatan tek mahkumu Muhsin Kahya. Üç yıl önce yapılan düzenleme ile hapisten çıktı.Bir hareket böyle bir mağduruna sahip çıkmaz mı? Çıkmadı,Kahya hala,geç başladığı hayatını düzene sokmak için tek başına çırpınıp duruyor. Otuz koca yılını mahpuslarda bırakan bir adama bile sahip çıkamayan bir zihniyete ne denir?
MHP 19 yıl böyle yönetildi.Amaçsız,umarsız,merhametsiz,sevgisiz bir şekilde. O el öptürme seremonileri bile planlıydı. Ülkücüleri şahsiyetsizleştirmek,ezmek,küçük düşürmek,Bahçeli'ye karşı iradelerini kırmak için.Bu direncin, bu inadın sebebi de, ben size dayanarak buraya gelmedim,sizin isteğinizle de gitmem demektir. Yazık bu harekete, yazık onca emeğe,onca fedakarlığa...