İlahiyat'ın duayen hocalarından oluşan "Toprak Hattı Grubu" yeni bir bildiri yayımladı. "Toprak Hattı Grubu" kendilerine iftiracı diyen Risale-i Nur Profesörüne yanıt verdi.

Profesörlüğü Said-i Nursi’den ve Risalelerinden öteye gitmeyen Ahmet Akgündüz belli ki işine gelmeyen üstatperestliğini okşamayan beyanımızı görünce öfkelenmiş ve haddini de aşmaya kalkışmıştır. 

Bektaşilik yapıyormuşuz. Bektaşiliği şaklabanlık zanneden sayın Prof. Hacı Bektaş-ı Veli’yi tanımış, öğrenmiş olsaydı; İslamiyet’i de anlamış olurdu. Görülüyor ki İslamiyet’i Said-i Nursi külliyatından ibaret zanneden Prof. bu lütfa erişememiştir. 

İYİ Parti'li Turhan Çömez skandalı ortaya çıkardı: TMO buğday çuvallarını toprağa gömmüş İYİ Parti'li Turhan Çömez skandalı ortaya çıkardı: TMO buğday çuvallarını toprağa gömmüş

Hz. Ali’ye de vahiy (vahiy çeşitlerinden biri) geldiğini biz değil, Said-i Nursi’nin temsilcisi söylemektedir. Sayın Prof. da zaten bunu açıklamış, üstadına bakarak vahyi sınıflandırmış, çeşitlendirmiştir. Böyle olunca peygamberlerden başkalarına da vahiy gelebileceğinin kapısını aralamaktadır. Üstadı da kendisi de utanmadan bir de Necm 4 ayetini kullanmaktadırlar.

“Bildirdikleri vahyedilenden başkası değildir” ayeti ve önceki ayetler, tamamen vahyi kastettiği halde, “O arzusuna göre konuşmaz” ayetini, Hz. Peygamberin her söylediği vahiydir gibi istismar ediyorlar. Nitekim bu kanaatini hadisler için de, kutsi hadisler (!) için de belirtiyor. O zaman, vahiyden başka kendisinden duyulan her şeyin yazılmasını neden yasakladı? Kutsi hadis denen bir çeşit varsa ve vahiy eseri ise neden Kur’an’da yok? Hz. Peygamber bunları unuttu mu da almadı, yoksa canının istediğini alıp istemediğini almadı mı? “Vahiy kavramı, ilahi ve gayr-ı ilahi vahiy şeklinde çeşitlendirilince (Said-i Nursi, Mektubat) yolumuz bu saçmalıklara uğrar. İlham ki her insanda vuku bulabilir, psikolojik sınırların daha da yukarısına taşınabileceğini ima ederek, vahiy kavramı içine sokulmuştur. Bir kavramı sadece sözlük anlamında almak dini alanda kullanılmasına yetmez.

Hz. Peygamberin her söylediği sonuç itibarıyla vahiy eseri olsaydı, Kur’an’a ne gerek vardı? Söylediklerini yazdırır, olur biterdi. Onların içinden bazılarını seçerek ispat gayesiyle Allah’ı şahit mi göstermek istemiştir? Bu yaklaşım, Allah’a ve Rasulüne iftira olmaz mı? Üstadınız da dahil, sizler lafınızın nereye kadar gidebileceğini bilmeyen, kestiremeyen gafillersiniz. 

Hz. Ali’nin de Said-i Nursi’nin de vahyin bir çeşidine mazhar olduğunu ifade edebilmek için binbir dereden su getirmişsiniz, sonra biz bu iddianızı dile getirince iftira etmiş oluyoruz, öyle mi? Risale-i Nur ifadesi bile vahyi ima ediyor, Nur ilahi ışıktır. İlahi ışıktan doğmuş Risale demek değil midir? Bu dünyadaki olaylardan olarak kullanılan şavk, ziya kelimeleri varken neden Nur? Nur suresinin 35. Ayetini (Nur Ayetini) okuyun bakalım. Kızlarımıza Nur adını vermişsek, onu Allah bu dünyaya gönderdi anlamında kullanmışız. Risaleleri Allah bu dünyaya göndermedi, onları siz yazdınız. Ama size göre o/Allah yazdırdı. Tefsiri hem de ağaç üzerinde yazdırdı. Üstelik 30(otuz) cilt olacakken, ümmete zor gelmesin diye tek cilt halinde verildi. Bunları bilmiyor muyuz sanıyorsunuz? Siz bizim Risale-i Nurları bilip bilmediğimizi bırakın da, gençlere anlamadıkları dil ve üslupla Risaleleri neden ezberlettiğinizi bir anlatın da görelim. 
Hiçbir temele dayanmayan, mehdi beklentisi içindeki Sn. Profesörün şu sorulara da cevap vermesi beklenir:

1-    TDV İslam ansiklopedisinde yazdığınız Said-i Nursi maddesinde Fethullah’ın onun yolunu takip ettiğini ve Risalelerini esas aldığını söylemiştiniz. Bunda halen ısrarcı mısınız?
2-    “Bedi” kavramı, Allah’ın yeniden düzenleyip yaratıcılığı anlamında bir kavram iken, onu üstadınıza isim yapmanızın mantıklı bir izahı var mı?
3-    Üstad dediğiniz kişi tahsilini nerede yapmış ve ne kadar sürmüştür. Böyle bir bilgi yoksa var dediğiniz bilgileri nereden edinmiştir?
4-    İlahi kelam Kur’an’ın ayırıcı özelliği olan “Mübinlik, açıklık, berraklık” ısrarla vurgulandığı halde birtakım harfler ve sayılar kanalıyla ona anlamlar yüklemenin, İşari yorumlarda bulunmanızın izah edilebilecek bir yanı var mıdır? 
Kur’an’ın bizzat muhatabı Hz. Peygamberin çıkarmadığı anlamları Kur’an’a yüklemek onu tahrif etmekten başka ne anlama gelir?

Editör: Habererk Haber Merkezi