Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), vatandaşın vergisi ile kamu yayıncılığı yapması gerekirken ayrımcılık yapıyor.
TRT, haber programında Cumhur İttifakı’na Millet İttifakı’ndan 85 kat fazla yer ayırdı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Tuncay Keser ve İlhan Taşcı, cumhurbaşkanlığı adaylıklarının kesinleştiği 1 Nisan ile 1 Mayıs tarihleri arasında TRT Haber’in ittifakların mitinglerini canlı yayında yayınladığı süreleri inceledi.
Keser ve Taşcı’nın belirlemelerine göre, 1 Nisan-1 Mayıs 2023 tarihleri arasında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TRT Haber kanalında 32 saat 42 dakika 47 saniye süreyle canlı yayında yer aldı.
Aynı dönemde Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bançeli’ye ise canlı yayında 25 saat 27 dakika 40 saniye yer verildi. İttifak ortaklarından BBP 33 dakika 43 saniye, dsp 13 dakika 11 saniye, yeniden refah partisi 7 dakika, HÜDAPAR ise 6 dakika 45 saniye süreyle TRTR Haber’de canlı yayında yer aldı.
Buna göre Cumhur İttifakı TRT Haber’de toplamda 59 saat 11 dakika 6 saniye canlı yayında kaldı.
KILIÇDAROĞLU'NA SADECE 32 DAKİKA YER VERİLDİ
TRT Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ise bir aylık süreçte 32 dakika 23 saniye ekranlarını açtı. Millet İttifakı ortaklarından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e 10 dakika 35 saniye yer ayrılırken bu ittifaka toplamda 42 dakika 58 saniye TRT ekranlarında yer verildi.
RTÜK üyelerinin tespitine göre diğer cumhurbaşkanı adayları Sinan Oğan ile Muharrem İnce, TRT Haber’de yer bulamadı. Millet İttifakı üyesi DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’ye de TRT Haber ekranları açılmadı.
"TRT HALKIN DEĞİL AKP’NİN KANALI"
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, "Tablo, kamu yayıncısı niteliği olan ve 85 milyon yurttaşın vergileriyle yayın hayatını sürdüren TRT, Türkiye’nin ve halkın değil apaçık AKP’nin propaganda aracına dönüştüğü ortaya koymaktadır. Hatta öyle ki, TRT iktidar partisinin ve onun cumhurbaşkanı adayının seçim kampanyasını yürütmekle görevli PR şirketi gibi hareket ediyor" diye konuştu.
TRT’nin yayınlarında, tüm siyasi partilere ve cumhurbaşkanı adaylarına eşit ve yansız bir yayıncılığı benimsemesi gerektiği vurgulayan Taşcı, şunları söyledi:
"TRT için kamu yayıncısı demek mümkün değil. İttifaklar arasındaki 85 katlık uçurum ancak yandaşlıkla açıklanabilir. TRT’nin uluslararası kamu yayıncıları benzeri bir yayıncılığı ortaya koyması gerekirken, yalnızca iktidar partisinin ve Cumhur İttifakı’nın propagandasını yapması kurumun kendi mevzuatına bile aykırıdır. TRT tarafsızlığından söz etmek olanaklı değildir, öyle ki kendi mevzuatını bile hiçe sayan bir yönetim anlayışı hakim kılınmıştır. Seçim sürecinde adil, eşit ve yansız bir tutum sergilemeyen TRT’deki bu utanılası yayıncılığın sorumlusu da bizzat TRT Genel Müdürüdür."
TRT Kanunu'na göre, "Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak" hükmünü TRT Genel Müdürü ve yönetim kadrosunun hiçe saydığını vurgulayan İlhan Taşcı, "Bu haliyle seçimlerin adil bir ortamda gerçekleştiğini söylemek olanaklı değildir. TRT yönetimi açıkça suç işlemektedir. Seçim sürecini manipüle etmektedir" diye ifade etti.
KESER: TRT YÖNETİMİ TRT KANUNU'NU PASPAS ETMİŞ
RTÜK Üyesi Tuncay Keser de konuya ilişkin, "Seçim dönemleri, demokrasi açısından büyük önem taşımaktadır. Kamuoyunun sağlıklı oluşabilmesi için radyo ve televizyon yayınlarında tüm görüşlere ve adaylara fırsat eşitliği sağlanması gereklidir. Milletin vergileriyle yayıncılık yapan TRT, diğer yayın kuruluşlarına örnek olması gerekirken, tam tersine tarafsızlığı, fırsat eşitliğini en fazla ihlal eden kuruluş haline geldi. TRT yönetimi TRT Kanunu'nu paspas etmiş durumda. Sayın Taşçı ile yaptığımız tespitlere göre iki ittifaka canlı yayınlar için ayrılan sürede 85 katlık fark var. Bir yandan da TRT Haber’de belgesel adı altında iktidar propagandası da tam gaz sürüyor. İki anayasal kurum olan Yüksek Seçim Kurulu ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun seçim dönemi yayınları için özel sorumlulukları bulunuyor. Alınan ilke kararları ortada.TRT’nin hali de ortada. İki özerk kurul hiçbir adım atmadığı için adaletsizlik büyüyor. RTÜK’ün yayın taramasını yaparak, bir an önce YSK’ya göndermesi zorunluluktur. Seçime az bir süre kaldı. Yayın taraması bugün yapılmayacaksa ne zaman yapılacak? Secim adaletinin, fırsat eşitliğinin lime lime edilmesine sessiz kalınması, demokrasiye ihanetten başka bir anlam taşımaz" değerlendirmesinde bulundu.