Independent yazarı Gülru Gezer “Trump'ın Suriye politikası” başlıklı yazısında, ABD Başkanı Trump’ın olası Suriye politikasını değerlendirdi.
Trump Suriye'ye ilişkin ilk görüşünü kendi sosyal medya hesabı üzerinden henüz Esad devrilmeden önce paylaştığını aktaran Gezer,
“Esad karşıtı unsurların Suriye'de daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde bir kaç şehri eline geçirdiği belirten Trump, "Suriye darmadağın ve bizim dostumuz değil. ABD'nin hiç bulaşmaması gerekir. Suriye bizim sorunumuz değil. Akışına bırakın ve dahil olmayın" dedi.” İfadelerini kullandı.
Trump nasıl bir yol izleyecek?
Trump'ın birinci döneminde farklı bir dünya ve çok farklı bir Ortadoğu vardı.
Trump ilk başkanlığı sırasında dünyadaki ABD askerlerini çekme yönünde bir strateji izledi, bu doğrultuda ABD'nin Suriye'deki askeri varlığını da sonlandırmak istedi.
Asker sayısı azaltılsa da ABD Suriye'deki askeri varlığını sürdürdü ve SDG olarak adlandırdığı PKK/YPG terör örgütüyle iş birliğini sürdürdü.
Şu anda Vaşington'da Suriye ve PKK/YPG'nin geleceğine ilişkin izlenecek yol konusunda bir netlik olmadığı anlaşılıyor.
Hem Biden Yönetimi hem de Trump cephesi sahadaki değişikliklerin ve Türkiye'nin rolünün farkında.
Göreve başlamasıyla Trump yaşanan son gelişmeler tahtında ABD askerlerinin Suriye'de kalmasının gerekli olup olmadığını sorgulayacaktır.
HTŞ'nin DAEŞ hapishanelerinin kontrolünü sağlama konusunda ortaya koyduğu irade, eğer Vaşington için gerçekten amaç DAEŞ'le mücadele ise, PKK/YPG'nin var olma nedenini ortadan kaldıracaktır.
Trump, Ortadoğu'da şüphesiz İsrail'in güdümünde hareket edecektir.
Ancak İsrail bağlamında Suriye'de asker bulundurması ne derece önemlidir bunu da tartacaktır, zira zaten bölgede ciddi bir mevcudiyeti olan ABD, 7 Ekim sonrası bu varlığını bariz bir şekilde artırmıştır.
Trump'ın danışman ve bakan olarak atamayı düşündüğü isimlerin neredeyse tamamı İsrail yanlısı ve Kürtlere yakın duruyor.
Ancak bu defa Trump yaptığı seçimlerde kendisine koşulsuz biat edecek kişileri belirlemiş durumda. Dolayısıyla
Trump'ın 2016-2021 yılları arasında verdiği kararların uygulanması aşamasında karşılaştığı direnç bu defa söz konusu olmayabilir.
Fakat, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM)'un duygusal bağının bulunduğu YPG'yle iş birliğinde diretmesi kuvvetle muhtemeldir.
Bu noktada, Trump'a hem Türkiye tarafından hem de HTŞ'nin atacağı adımlarla PKK/YPG'nin sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Suriye ve Suriye halkı için bir tehdit teşkil ettiği, Türkiye'nin DAEŞ'le Mücadele Küresel Koalisyonu çerçevesinde, HTŞ'nin de doğrudan DAEŞ'ın yeniden güçlenmemesi için gereken tedbirleri alacağı anlatılmalı ve ikna edilmelidir. “