Garip bir toplumsal algı üretilmeye çalışılıyor.
Kendilerini, dünyaya bakışlarını, yaşamlarını din ile izah etmeye alıştığımız bazı insanlar, kendi anlayışları üzerinden bir Türk milleti tarif etmeye çalışıyorlar.
Şöyle ki “Bir kişi Müslüman değilse Türk değildir. Kişinin Türk olabilmesi için Müslüman olması gerekir.”
Türk bir milletin adıdır.
Milletler toplumların teşkilatlanmış halidir.
Millet genellikle şöyle tarif edilir.
“Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk”
Dünya ölçeğinde genel kabul gören millet tanımlaması bu. Tabii günümüzde…
Birde milletin Ortaçağdaki tanımlaması var.
O da şöyle;
Ortaçağda milletler dinle, siyasal hareketler mezheplerle, ekonomide tarımla izah edilirdi.
Ortaçağda Müslümanlar da, Hristiyanlar da, Yahudiler de inanç yönünden kendilerini bir millet, kendi inançlarından olmayanları ise Kafir olarak nitelerlerdi.
Hâlbuki insanlar Dünyaya hayata bakışlarını geliştirdiler ve birlik olabilmeleri için farklı varlıklara sahip olmaları gerektiğini anlamışlardır.
Yani bir toprağa “Vatanım” demeleri.
Bir bayrağa “Bayrağım” demeleri.
Birlikte bir gelecek kurmaya meyilli, istekli olmaları.
Geçmişten gelen gelenek, görenek ortaklıklarının olması.
Kültürel yaklaşımlarının birbirlerine yakın olması.
Tabii bir toplumun aynı inanç sistemini benimsemesi iyidir
Ama bir topluluk aynı inanç sistemini benimsemiş diye millet olmaz.
Bir din teolojisindeki millet tanımlaması ile biz milliyetçilerin millet tanımlaması birbirinden farklıdır.
Yani din - millet tartışmasını Türkiye’de açan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2013 de “ Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım.” demişti.
2021 de ise “Ben İbrahim’i milletindenim” de demiş idi.
Sayın Cumhurbaşkanının sosyal medya trolleri de saz arkadaşları gibi Türklüğü sadece Din ile izah etme yarışına girdiler.
Moldavya’da Gagavuz Türkleri yaşar.
Romanya’da Şekel Türkleri yaşar.
Onlar Hristiyan Türklerdir.
Sibirya’da Yakut Türkleri yaşar, onlar Budist’tir
Türkiye’deki Türkler de birkaç mezhep inancına sahiptir.
Türk dünyasında deist, ateist Türkler vardır.
İslam dinine inanan Türkler vardır.
Din kişisel ve değişkendir.
Bu gün bir dine inanıyorsunuzdur ama 10 dakika sonra inanmaktan vaz geçebilir, yarım saat sonra tekrar inanabilir, bir süre sonra bir kısmına inanıyor olabilirsiniz.
Ama bir millete mensup iseniz o milletin bir ferdisiniz, bu durum sizden binlerce yıl sonra yaşayacak nesilleri de bağlar.
Onlarda o milletin mensubu olarak yaşarlar.
Bu tartışmalar boşuna çıkartılmıyor ama.
Kurucu önderimiz Atatürk ve Cumhuriyet kadrosunun, tebalıktan ümmet mensubiyetinden Milletleşme dönüşümü sürüyor.
Tabii bir toplumun 400 yıl din devletinde yaşayan ve milli devletin kuruluşuyla milletleşmeye ve çağdaşlaşmaya dönüşümü bir zaman alacaktır, almaktadır da.
Dinci tahakkümcülerin ve işbirlikçilerinin Türklüğe bu denli saldırması, toplumun milletleşmeye dönüklüğünün önüne din kisvesi ile geçilemiyor olmasıdır.
Tabi ki Dünya üzerinde yaşayan tüm Türkler birdir, bir olacaktır da.
Türklüğün bir inançla tarif edilip köklerinin kesilmeye çalışılması, Türk milleti olgusuna açılmış bir savaştır.
Bu topraklarda Türklük hep galip gelmiştir.
Bu topraklar ebediyen Türk kalacaktır…