İş insanı Mustafa Can, sosyal medya hesabından sığınmacılar sorununun yüzünü anlattı.

Can, sığınmacılar türkiye’nin milli güvenlik meselesi olduğunu ve sığınmacı meselesi çözülmezse Türkiye’nin hiçbir meselesi çözülmeyeceğini söyledi.

İşte Mustafa Can’ın paylaşımı:

1. Biz Türkler yabancı düşmanı düşmanı değiliz, ırkçı hiç değiliz. Sığınmacı meselesine bazıları gibi duygusal ve romantik değil gerçekçi bakıyoruz.

Sığınmacı meselesi Türkiye’nin birincil öncelikli milli güvenlik meselesidir. Sığınmacı meselesi çözülmeden Türkiye’nin hiç bir meselesi çözülemeyeceği artık herkesin gördüğü gerçektir.

Sığınmacı meselesinin nasıl Türkiye’nin birincil milli güvenlik meselesi olduğunu sizin için madde madde anlatacağız.

Suriyeliler bombalandıkları için  gelmediler, gelmeleri için bombalandılar. Sığınmacı meselesinin arkasına gizlenen büyük projeyi, Iraktan Akdeniz’e uzanan Kürt devleti PKKİSTAN ve Türkiye’nin bölünme projesidir.

Suriyeli sığınmacılar meselesini aşağıdaki bilgisel eşliğinde duygusal degil gerçekçi bakış açısıyla tekrar değerlendiriniz.

2. Kürtçüler hayallerindeki Kürdistan’ı dört parçaya ayırıyolar. Bunların bir tanesi de Rojava, Batı Kürdistan dedikleri Suriye’nin kuzeyinde kurmayı planladıkları Kürdistandır. Burayı Rojawa olarak adlandırıyorlar. Kafalarındaki rojawa mevcut Suriye topraklarının %40’nı teşkil ediyor. Haritadaki sarı bölge.

3. Rojawa yayılmacı Kürtçü emperyalizmin projesidir. Tarihsel olarak Rojawa diye bir yer yoktur. Söz konusu bölgede bırakın Kürt devletini, tarihsel olarak Kürt topluluğu bile yoktur. Bölgedeki Kürt nüfusu genel nufusun %5 i bile değildir, o kürtler de 19. Yüzyılda gelmiştir.

4. Terör örgütü PKK, Suriye’deki iç savaştan yararlanarak Suriye’nin Kuzeyinde 2013’den itibaren ‘de façto’ olarak Bir terör devleti kurmuştur. Buradaki Kürt nüfusu %5 değildir. PKK Kürt devletini kurabilmek için nufusun %95ini oluşturan Arap ve Türkmenleri etnik temizliğe tabi tutmuştur, sağ kurtulanlar Türkiye’ye kaçmıştır. Kaçmak zorunda bırakılmıştır.

5. PKK ABD’nin de desteğiyle Suriye’nin kuzeyinde hayallerinde bile göremeyeceği kazanımlar elde etmiştir. Şu an Suriye’nin üçte birini kontrol ediyor, Şimdiki amacı ise Afrin ve İdlib‘i kontrol edip Akdeniz’e açılmak.

ABD Irakın kuzeyinden Akdeniz’e açılan PKK devleti projesini destekliyor. Proje Trump döneminde intikaya uğradı, Biden YPGnin perde arkası mimarı McGurku genel koordinatör arayarak projeyi tekrar aktif hale getirdi. Hain proje şuan aktif.

6. Bu emperyalist ve işgalci  projenin önündeki en büyük engel bölgenin demografik yapısıdır. ABD ve PKKnın Kürt devleti Kurmak istedikleri bölgedeki Kürt nüfusu en fazla %5dir. Bu sorunu bölgedeki hakim nüfus Arap ve Türkmenleri zorla göç ettirerek, bazı Arap aşiretlerle işbirliğine girerek aşmaya çalışıyorlar. Bu konuda da kısmen başarılı oldular.

7. Özetleyecek olursak, Suriyeli Arap ve Türkmenlerin zorla Türkiye’ye gönderilmesi ve orada kalıcı hale getirilmek istenmesi, ABD’nin, Irakın Kuzeyinden Akdeniz’e açılan ve Suriye’nin Tüm Kuzeyini kapsayan PKKİSTAN terör  Devleti projesinin en önemli ayağıdır. Bu ayak olmadan PKKİSTAN devleti projesi yaşamaz.

8. Siz ey Muhacir-Ensar ya da insanı yardım diyerek Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalmasını savunan romantikler, ABD’nin PKK devleti projesinden ve  bu hain projenin ancak Türkiye ve Suriye’nin demografik yapısı değiştirilerek gerçekleşebileceğinden haberiniz var mı?

9. ABD ve PKK, Rojawa projesini gerçekleştirdikten sonra Kuzey Kürdistan dedikleri Türkiye’yi parçalama projesini devreye sokacaklar. Küzey Kürdistan projesi için Türkiye’nin sığınmacı dalgasıyla demografik yapısının değiştirilmesi ve istikrarsız bir ortama girmesini bekliyorlar.

10. Suriyeli sığınmacılar Türkiye’de kalıcı hale gelirse Suriye’nin demografik yapısı değişecek ve Suriye parçalanacak. Biz bunu asla istemiyoruz.

Biz  Türkiye’nin de Suriye’nin de demografik yapısının bölünmesini asla istemiyoruz. Suriye Suriye olarak Arap kalmalıdır, Türkiye Türkiye olarak Türk kalmalıdır. Biz Suriyeli sığınmacılar Suriye dönmeli derlen sadece Türkiye Türk kakmalı demiyoruz, Suriye’de Arap kalmalı diyoruz. Biz Suriyelilere karşı IRKÇILIK yapmıyoruz, aksine onların vatanlarını kurtarıyoruz.

11. Suriyeli sığınmacılar Türkiye’de kalıcı hale gelirse, Türkiye’nin demografisi nasıl değişir, Türkiye nasıl operasyona açık hale gelir. Şimdi bunu madde madde anlatayım. Meseleyi duygusal ve romantik bir bakış açısıyla degil mutlak gerçekçi bir bakış açısıyla ele alacağız. Lütfen dikkatli okuyunuz.

12. Suriyeli sığınmacılar Türkiye'de kalıcı hale gelirse çok değil 10 sene sonra Türkiyenin en büyük siyasi sorunu Kürt sorunu değil Suriye sorunu olacaktır. 5-10 bin kisiden bahsetmiyoruz. Devletin verdiği rakamlara göre, milyonlarca suriyeliden bahsediyoruz. Bunların yarısı Türkiye'de kalıcı hale gelirse, mevcut doğum oranı göz önünde bulundurulduğunda, çok değil 20 sene sonra Türkiye'de 10-20 milyon Suriyeli vatandaşımız olur. Bu yorum değil olgudur.

13. Birinci kuşak belki değil ama ikinci kuşak Suriyeliler kesinlikle kültürel haklarımız, kimlik haklarımız diye tartışma başlatacaklardır. Belirli bir süre sonra kültürel haklar siyasi haklara dönüşecektir. Ve biz ülke olarak çok değil 10 sene sonra nur topu gibi bir Suriye sorunu sahibi olacağız.

İkinci kuşak Suriyeliler, SDPyi yani Suriyeler Demokratik Partisini (başka isimde olabilir) kuracaklar, kültürel ve siyasal haklar isteyecekler, Arapça eğitim ve resmî dil olsun diyecekler, nüfus olarak hakim oldukları bölgelerde özerklik, öz yönetim gibi uygulamalar isteyecekler, bazı yerlerde belediyeleri kazanacaklar, STKlarda etkin olacaklar. Bu yorum temenni degil, kalıcı hale gelmeleri durumda Suriyelilerin oluşturacakları siyasal sürecin somut tanımlanmasıdır. Teknik bir konudur.

14. Romantik olma gibi bir lüksümüz yok, Ortadoguda yaşıyoruz. Ne var bunda Hepimiz kardeşiz onlar da vatandaş olsun diyenler 20 Sene sonra nasıl bir sorunla karşı karşıya kalacağımızı, nasıl bedeller ödeyeceğimizi düşünmelidirler. Torunlarımıza yeni bir sorun miras bırakamayız.

Türk Devleti Suriyeli mültecileri bir an önce kendi vatanlarına huzur ve güven içinde yerleştirmezse, Suriyeli mültecilerin Türkiye'de kalıcı hale gelmesini engelleyemezse, Suriye meselesi 10-20 sene sonra, devletin en büyük beka sorunu olur.

Başta ABD olmak üzere, Batı Türkiye'ye sığınan milyonlarca Suriyeli'nin ne batıya gitmesini istiyor ne de ülkelerine geri dönmesini istiyor. Batı Suriyeli mültecilerin Türkiye'de kalıcı olarak kalmasını istiyor. Böylece hem Türkiye'yi karıştıracak hem de Suriye'nin demografik yapısını değiştirecek.

15. Bize sıgınmış Suriyeli sığınmacıları bir an önce kendi ülkelerine huzur ve güven içinde yerleştirmeliyiz. Böylece hem Suriye'nin demografik yapısının değiştirilmesini engellemiş oluruz hem de Türkiye'nin bekasına yönelik olası bir tehdidi başlamadan bertaraf etmiş oluruz. Bu aynı zamanda Suriyelilere en etkili ve en doğru yardım etme şeklidir.

Biz Suriyelilerin Türkiye’de bir sığınmacı gibi degil, Suriye’de kendi vatanlarında birincil sınıf vatandaş olarak yaşamasını istiyoruz.

Biz Suriyelilerin Ankara Altındağda 70 metre karelik bir evde 30 kişi yaşamasını, yabancı bir ülkede ucuz iş gücü olarak kullanılmasını istemiyoruz.

Suriyeli çoçukların yabancı ve tehdit olarak görülüp dışlanacakları bir ortamda doğmasını ve büyümesini istemiyoruz. Biz Suriyeli çoçukların kendi vatanlarında o vatanın asli unsuru olarak doğup büyümelerini istiyoruz.

Bu durumda kim hümanist kim faşist  oluyor? Suriyeli çoçukların bir öteki gibi görülecekleri yabancı ülkede büyümesini isteyen sözde aydınlar mı hümanist yoksa Suriyeli çoçukların kendi vatanlarında ev sahibi olarak doğup büyümelerini isteyen biz milliyetçiler mi hümanist oluyor?

Batıdan alkış almak için Aydın hümanist kisvesine bürünüp ne ülkemi ne de Suriyelileri zor bir ortama sürüklemeyeceğiz.

16. Gerçekçi olmalıyız. Zira romantizm kulaga ve yüreklere hoş gelebilir, lakin siyasette yani gerçek hayatta muhataplarını felakete sürükler. Şöyleki 4 kişilik bota, 20 kişi alınırsa, yeni alınan 16 kişi kurtarılamadığı gibi bottaki o dört kişide tehlikeye düşer, yardıma muhtaç hale gelir.

10 bin 50 bin 100 bin kişiden bahsetmiyoruz, milyonlarca kişiden bahsediyoruz. Unutmayınız, dünyanın en büyük imparatorluğu Romayı kavimler göçü yıkmıştır.

Kontrolsüz göç girdiği her ülkede dengeleri bozup istikrarsızlığa neden olmuştur. Siyonist göç Filistin’in, Filistin göçü Ürdün’ün (Kara Eylül-1972) Ürdün’den gelen göç Lübnan’ın (1974-iç savaş) siyasal ve demografik dengelerini bozmuş bu ülkeleri iç çatışmalara sürüklemiştir. Afganistan’ın Rus işgali sırasında Pakistan’a giden Afgan göçü Pakistan’ı bugün hale içinden çıkamadığı sorunlara sürüklemiştir. Gelenler Peştu olmalarına, aynı ırk, dil ve dinden olmalarına rağmen büyük sorunlar oluşturmuştur.

Murat Ağırel'den çarpıcı Dilan Polat yorumu Murat Ağırel'den çarpıcı Dilan Polat yorumu

17. Bir Müslüman olarak, sığınmacılar meselesinde çok sıkça atıf yapılan Muhacir-Ensar söylem ve argümanına da değinmek istiyorum;

Muhacirler Mekkelidir. Ensar Medinelidir. Mekke ile Medine Arap yarımadasında bir birine 600 km mesafede bulunan iki Arap kentidir. Aynı coğrafyadır.

Muhacir ve Ensar Araptır. Aynı dili konuşuyorlar, aynı kültüre ve aynı dine mensupturlar.

Aynı coğrafyada yaşayan, aynı dili konuşan, aynı kültüre sahip, aynı dine mensup, Allah Resul’ünün (sav) birbirine kardeş yaptığı Ensar ve muhacir bile kaynaşamamış, yıllarca birlikte yaşatmalarına rağmen Ensar Ensar olarak, muhacir muhacir olarak kalmış ve öyle anılmış, bir çok kez sorun yaşamışlar. Peygamber efendimiz vefat ettiğinde, daha mübarek cenazesi defn edilmeden, Ensar, Ben-i sakife bahçesinde toplanmış, kendilerinden Halife seçmeye kalmışlardır. Hz Ebubekir Hz Ömer’le gelerek bunu engellemiştir.

Ensar ve muhacir sahabe olmalarına rağmen ve başlarında Allah’ın vahiy indirdiği Hz Muhammed (sav) olmasına yani yaşayan bir Peygamber olmasına rağmen anlaşamamışlar, bir çok sorun yaşamışlar.

Aynı ırk ve kültürden  olmayan, aynı dili konuşmayan, sahabe olmayan, başlarında yaşayan Peygamber bulunmayan Türkler ve Suriyelilerin çok daha büyük ve derin sorunlar yaşaması kaçınılmazdır.

Kuran bize gerçekçi olmayı emreder. Gerçekçi olalım, büyük sorunlara kapı aralayacak romantizm ve duygusallıktan uzak duralım. Türkler kendi vatanları Türkiye’de,  Suriyeliler kendi vatanları Suriye’de yaşasınlar. Daha sonra birbirlerini ziyaret etsinler, iyi komşu olsunlar. Türkler ve Suriyeliler için İslami ve doğru olan budur. Aynı anadan ve babadan olan kardeşlerin mülk araya girdikten sonra ne hale geldiği gözönünde bulundurulduğunda, romantizm ve duygusallığın ne kadar tehlikeli ve yanlış olduğu anlaşılır.

Kaynak: Haber merkezi