Türkler de Kılıçla Yemin, Kılıçla Hutbe Geleneği ve Atatürkçü Teğmenler

Abone Ol

Türk tarihine baktığımızda, kılıçla yemin etmenin tarihçesinin çok eskilere dayandığını görmekteyiz. Kaşgarlı Mahmud'un aktarımına göre, Yabaku ve Kıpçak Türkleri gibi bazı Türk boylarının yemin edeceklerinde kılıçla yemin ettikleri görülmektedir. Bu Türkler, yemin edeceklerinde bir kılıcı yanlamasına önlerine koymak suretiyle "Gök girsin, kızıl çıksın" demek suretiyle yemin etmiş oluyorlar. Bu yeminin anlamı, "Sözümde durmazsam kılıç kana bulansın" demektir.  

Dede Korkut hikâyelerinden ise Türklerin kılıç üzerine yemin ettikleri, araya kılıç koyma ve kılıç altından geçmeye yer verildiği görülmektedir.  

Osmanlı döneminde ise padişahların tahta çıkma törenlerinin cuma günü camide yapıldığı ve padişahların ilk hutbeyi kılıçla okudukları anlatılmaktadır.  

Kılıçla hutbe geleneği halen birçok camimizde devam ettirilmektedir. Mindere çıkan imam, cuma hutbesinde duasını sol eline aldığı kılıçla okumaktadır. Serhat şehri Edirne'mizin en önemli camilerinden biri olan Eski (Ulu) Cami’de bu gelenek halen sürdürülmektedir. Bunun yanında Kocaeli Orhan Camii’nde kılıçla hutbe okuma devam etmektedir. Bandırma Edincik’te bulunan Emir Sultan Camii, Kastamonu’daki Atabey Gazi Camii ve Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde bulunan Gazi Süleyman Paşa Camii’nde bu gelenek sürdürülmektedir.  

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da bu geleneğe uygun olarak, Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde "15 Temmuz Milletimizin Destansı Zaferi" başlıklı hutbeyi kılıçla verdiği bilinmektedir. Bunun yanı sıra, 12 Temmuz 2024 tarihinde Ayasofya Camii’nin ibadete açılışında, yine 30 Aralık 2022’de Ayasofya’da kılıçla hutbe okuyup namaz kıldırmıştır. 20 Ekim 2023 ve 2 Ağustos 2024 tarihlerinde de Ayasofya’da, Bursa Ulu Camii’nde, Edirne Eski Camii’nde kılıçla hutbe vermiştir. Bu hutbelerin birçoğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da bulunmuştur.  

Kara Harp Okulu resmi töreninde and içen 960 teğmenden 300-400’ü, bir araya gelerek dönem birinciliği eşliğinde "Mustafa Kemal’in Askerleriyiz" sloganı attıktan sonra, bir Türk töresi olan kılıçlarıyla and içmişlerdir. Bu içilen ant, eskiden törenin resmi kısmında içilen, adı "subaylık yemini" olan bir anddır. Eskiden resmi törenlerde içilen bu yemin, AKP iktidarları döneminde 2016 yılında kaldırılmıştır. "Yarası olan gocunur" atasözüne gönderme yapılarak, kaldırılma sebeplerinin cumhuriyet karşıtlığı dışında bir şey olamayacağı iddia edilmektedir. Subaylar yemindeki "laik, demokratik cumhuriyet karşıtları, karşılarında bizi bulacaklar", "Kılıçlarımız keskin ve hazır olacaktır" ifadelerinden rahatsız olanların bu düzenlemeyi yaptığı öne sürülmektedir. Sorulmaktadır: Bu kılıçlar kime çekilmektedir? Kime çekileceği, ifadelerde gayet açık bir şekilde belirtilmektedir. Siz cumhuriyete ve demokratik laik düzene karşı değilseniz niye rahatsız oluyorsunuz?  

Hukukta bir kaide vardır: "Cezasız suç olmaz." Bir eylemin suç sayılabilmesi için o eylemle ilgili mevzuatta bir cezanın olması gerekmektedir. Bu cezanın olması gereken yer ise 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’dur. Anılan kanunun 20. maddesi, silahlı kuvvetlerden ayırmayı gerektiren suçları tarif etmiştir. 20. maddenin hiçbir yerinde böyle bir suça rastlanmamaktadır. Eskiden rutin bir uygulama olan yemin, uygulamadan kaldırılmış, bu kaldırılan uygulama ile ilgili herhangi bir hukuki düzenlemeye gidilmemiştir. Şimdi bazı kişiler, bu durumu suç olarak nitelendirmek suretiyle hukuk dışı bir suç ilan etmektedirler. 300-400 kişi olduğu sanılan teğmenlerden sadece 5’ine soruşturma açılmıştır. Suç ise neden tamamına soruşturma açılmamaktadır? Bu suç ise bu suçu hep birlikte işlemiş olmaları gerekmektedir.  

Kılıçla yemin, kılıçla hutbe bir Türk geleneği iken kılıçla hutbeye icazet var da genç teğmenlerin, takılan rütbelerin heyecanı ile eskiden resmi törende içilen yemini kendi aralarında etmelerinin kime ne zararı vardır? Bu yemin, teğmenlerin demokratik, laik, hukuk devletine ve cumhuriyete bağlılıklarının bir göstergesidir. Bu genç teğmenler bu kavramlara bağlı olmayacak da rahatsız olan kişilere mi bağlı olacaklardır? "Mustafa Kemal’in Askerleriyiz" demeyip "Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz" demelerini mi beklerdiniz? Ülkeye bağlılık yemini nasıl suç sayılır, anlamak mümkün değildir. Devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne değil de ülkeye hainlik yapacaklarına dair yemin mi etmelidirler? Bu soruları uzatmak mümkündür.  

Bu soruşturmanın altında yatan, milletin Atatürk’e, demokratik laik hukuk devletine, cumhuriyete ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne bağlılıklarına yönelik bir karşıtlığın ölçülmek istenmesidir. Bunun yanı sıra, bu durum cumhuriyet, Atatürk ve demokratik laik hukuk devleti ile ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşıtlık ilanı niteliğindedir.  

Zor günler geçiren iktidar, milletin dikkatlerini başka yöne çevirmek ve gündem değiştirmekle meşguldür. Gündem değiştirmekle işsizlik, pahalılık, geçim derdi ve ekonomideki kötü gidişatı unutturacağını zannetmektedir. Ancak, ne kadar gündem değiştirirseniz değiştirin, değişeceksiniz. Devrin sonu gelmiştir. Bu saltanatı daha fazla sürdüremeyeceksiniz.  

Harbiyeliler, harbice kimin askeri olduklarını haykırmışlardır. Siz kimin askerisiniz? Siz de harbice haykırın, bilelim!