İlk 2006 kongresi yaklaşırken adını duymuştum.Şu an olanların kaderi olan o kongrede çizilmişti.Türk milliyetçilerine karşı her zamanki mafyavari tavırlarını sergileyen sahte kabadayının, engellemeleri ve ayak oyunlarıyla adaylığı dahi kabul edilmeyip, salona alınmamış, en demokratik hakkı engellenmişti.O zaman En önde Sayın Özdağ'a karşı cephe alan ve suskun kalanların, solcuların meşhur ''susma sustukça sıra sana gelecek'' sloganını kaderleri olarak yaşamaları takdir-i ilahi olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Türlü değişik iftiralar süreci yaşayan ama hiç bir zaman davasına ve Ülküdaşlarına küsmeden, her platformda çalışkan ve cesurca Türk milliyetçiliği ve Türkiye Cumhuriyetine karşı hizmetlerini esirmememiştir.Destansı üslubu ve cesur çıkışlarıyla, videolarında Türk gençlerine umut aşılamış, televizyon tartışmalarında hainlerin korkusu olmuştur.
2006 da iki lafı bir araya getiremeyen, her sözü mizah malzemesi olan, Bahçeli yerine, Sayın Özdağ gelmiş olsa, ne açılımlar, ne kumpaslar, ne şehitler ve artan terör bu kadar olmazdı.Bu 11 yıllık kayıp süreyi ve bundan sonrakileri, o zamanın suya sabuna dokunmayan, koltuğum ve vekiiliğim devam ettiği müddetçe biat ederim düşüncesinde olan, muhatapların vicdanına bırakıyorum.
Kazandığı 1997 kongresinde konuşma metnini yazdırdığı Sayın Özdağ'a karşı iftiraları, daha sonra partiye davet edip, milletvekili, myk üyesi ve genel başkan yardımcısı yapmasıyla bizzat kendisi tarafından boşa çıkarılmış ve sonraki atacağı iftiralarıda geçersiz kılmıştır.
1 kasım seçimlerinden sonra başlayan değişim taleplerine karşı, yapılan teşkilat kıyımlarına ortak olamam diyerek, genelbaşkan yardımcılığı görevinden istifa ederek, genelbaşkan adaylığını açıklamıştır.
Diğer adaylardan farklı olarak, kendi tercihiyle görevini bırakıp, fedakarlık yaparak aday olması, vekil seçilememiş ya da aday gösterilmemiş olması gibi bir durum olmadığı için, adaylığını daha değerli kılmıştır.
Birden bire iktidar bile umudunu kesmişken, ortaya atılan başkanlık tartışmasında parlementer sistem ve üniter devleti savunduğu için ihraç edilmiş, mecliste ve meclisten geçtikten sonra referandum sürecinde canını ortaya koyarak her türlü engelleme, saldırı ve tehditlere rağmen, mücadelesini sürdürmüştür.
Nihayetinde referandum akşamı, yapılan hukuksuzluklara isyan olarak,
Kürşad'ın gür sesini duyurmuş, ana muhalefetin sus-pus olduğu günde yine ortaya çıkarak, gönüldaşlarının ne kadar haklı seçim yaptık demesini gene sağlamıştır.
Herşeye rağmen, bin yıl daha ve daha fazla bu coğrafyada olacağımızdan hiçbir şüphemiz yok.Çünkü Türk'ün Ümit'i var..