Üç ihtimalli seçim

Abone Ol

Ekonomik kriz derinleştikçe bu seçmen tercihlerine de yansıyor. Geçmişte seçmen sadakatinde AKP birinci partiydi. Ardından MHP ve CHP gelirlerdi. Ama kriz her şeyi değiştirdi. Özellikle AKP'de ciddi bir sarsılma ve erozyon var. Eski tutkunluk geride kaldı. Bunun iki sonucu var: Bir: bazı seçmenler hala AKP'de ikamet etmekle birlikte, çalışma şevklerini kaybettiler. Bunu sosyal medyada görmek mümkün. Artık o özgüven, seçim kazanma rahatlığı veya propaganda yoğunluğu yok. İki: Kopuş, yani siyasi ikametgahı değiştirmek.

Sağda, bir partide büyüme, mutlaka başka bir sağ partide küçülme anlamına gelir. 2018 seçimlerinden sonra en çok büyüyen parti İYİ Parti. En çok küçülen de AKP ve MHP.Demek ki aslında hala klasik eğilim, yani sağdan sağa yöneliş devam ediyor. Bunun istisnası da var ama dengeleri değiştirecek ölçüde değil. İnsanlar partilerini değiştiriyor ama genel yönelimlerini pek değiştirmiyor. Sağdaki de, solda ki de partisini değiştiriyor, sağcılığını, solculuğunu değiştirmiyor.

Bu Konda'nın Mayıs'22 Barometresi/anketine de yansıyarak bir ilk yaşandı. Kararsızlar dağıtılmadan ilk defa AKP'nin oyu yüzde 20'nin altına yüzde 18.6'ya düştü. Bir başka ilk de ilk defa İYİ partinin oyunun kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 20'yi aşıp yüzde 21.7'ye ulaşmasıydı. Başka anketlerde de İYİ partinin bu oy oranını yakaladığına dair sonuçlar çıktı. AKP'deki keskin düşüş, İYİ partiye keskin bir yükseliş olarak aksetti.

Erdoğan'ın en çok istemediği seçmen yönelişinin bu olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar biz gidersek CHP gelir diye seçmenini yerinde tutmaya çalışıyordu. CHP alternatif olduğu müddetçe, Erdoğan rahattı. Eski CHP'yi göstererek bugünkü CHP'ye kaymaları önleyebiliyor, seçmenini stabil tutabiliyordu.

Erdoğan'ın seçmenine öcü gibi göstereceği eski bir İYİ Parti yok. Üstelik İYİ parti ve sn Akşener ile sol /sağ, muhafazakar/seküler rekabetine girmesi de mümkün değil. Çünkü İYİ Parti solda olmadığı gibi din veya muhafazakarlık karşıtı bir konumda gösterilmesi de mümkün değil. Bu da Erdoğan'ın seçmenini İYİ Partiye karşı ,CHP'ye karşı yaptığı gibi konsolide edemeyeceği gösterir..

İbrenin İYİ Partiye dönmesinde, sn Akşener'in "CB adayı değil, başbakan adayıyım" şeklindeki hamlesinin etkisini de unutmamak lazım. Erdoğan ve Bahçeli, uzun süredir muhalefetin Cumhurbaşkanı adayını açıklamasını istiyorlar. Aday belli olmayınca kimi hedef alacaklarını bilemedikleri için muhtemel adaylara yöneliyorlar. Bu da propagandalarının etkisini azaltıyor. Sn Akşener," ben başbakan adayıyım" diyerek aslında kendini hedef olmaktan çıkardı. İktidar medyasının bir süreliğine atış sahasından çıktı. Bu da İYİ partiyle ilgili rezervleri olan bir kısım seçmenin önyargılarını gevşeterek önünü açtı.

Yüzde 20, İYİ parti için kritik eşikti, o eşik aşıldı. İYİ pati yükseldikçe, sağdan sağa akışın hızlanacağını söylemek abes olmaz.Erdoğan, seçmenini hep CHP ile korkuttu.Bugüne kadar İYİ Partiyi bir -korku unsuru- haline getiremedi. Bu da AKP ve MHP'den soğuyan, CHP'den korkan seçmen için İYİ partiyi doğal bir adres haline getirdi. Artık önümüzdeki seçimin üç ihtimalli bir seçim olduğunu söyleyebiliriz. 2023'te AKP'nin ne kadar birinci çıkma şansı varsa, İYİ Parti ve CHP'nin de o kadar şansı var. Seçim yaklaştıkça tablo daha da berraklaşacaktır. Bugünden tahmin edilebilir olan, mevcut iktidarın yerini Millet ittifakına bırakacağıdır.