Uçuyoruz???

Abone Ol

Önceki gün yerli otomobilin tanıtımı yapıldı. Şaşaalı, bol ışıklı,simülasyonlu ''lansmanı'' toplumda heyecan yarattı. Kimi farlarının bozkurt bakışlı hilal bıyıklı olduğundan dem vurdu, kimi doğuştan elektrikli üstün teknolojisinden. Fabrika arazisinin gelecek yıl tahsis edileceği bu ''yerli'' arabamızın İtalya'da yapılıp gemiyle getirildiği gerçeği araya kaynadı. İki yıl sonra seri üretime başlayacağı bildirildi, fiyatı söylenmedi ama sipariş verilebildiği ilan edildi. Aklî sorular soranlar hemencecik hain edildi. Oysa ortada ne fabrika ne de bizim yaptığımız bir araba vardı. Siyasi görüş veya yanı ne olursa olsun bu ülkede aklı başında hiç kimse yerli bir otomobilimizin olmasına itirazı olmayacağına göre işin aslı neydi?

Naçizane; hükumet ekonomik krizin bunalttığı ahaliye moral vermek, büyük projelerden söz ederek halkın sıkıntılarının konuşulmasını perdelemek, kanal İstanbul'la beraber fakir halka iş aş yaratacağı algısıyla şayet zorunlu olursa bir erken seçim malzemesine propaganda zemini oluşturmak. Hatırlayın 2015 yılında seçim öncesinde Saab firmasından 25 milyon dolara aldığı 3 arabayı yerli yapıyoruz deyip, sonra da hiç söz etmedi. Keza 2011 seçim öncesi, yerli uçağımız göklerde afişlerindeki uçaklar havada unutuldu. Seçmen nasıl olsa seçimden sonra unutur hatırlamaz yapıyormuş gibi yapalım, tantanalı tanıtımlarla halkı aldatalım, sonrasına bakalım diyor.

Halkın geçim sıkıntısı, işsizlik ve fakirlikten bunaldığı bu dönemde ekonominin uçtuğu yalanına, sanal dev yatırım görüntüleriyle temel oluşturma gayretinde. Uçtuğumuz doğru ama nereye? Malum hikayedir; Amerikalı bir zengin dört motorlu bir jetle bizim buralarda, altımızdaki Orta Doğu coğrafyasında, Arap Yarımadası'nda da dolaşırken Yemen civarında bir yerde dört motordan biri stop ediyor. Kuleyi arıyor:

-Selamünaleyküm ey kule!

-Aleyna ve aleykümselam ey Yanki!

Ya kule, benim dört motorlu bir jetim var; 1 motor stop etti, huzursuz oldum, mümkün olan en uygun, en yakın havaalanına beni indir.'

-Don't worry, be happy. -Yani, "Sen merak etme, keyfine bak.' diyor.

Bir müddet daha gidiyor, ikinci motor stop ediyor; aynı mükâleme, üçüncü motor stop ediyor, aynı mükâleme. Dördüncü motor da stop edince, canhıraş kuleyi gene arıyor:

-Ey kule, selamünaleyküm!

-Aleykümselam.

-Dördüncü motor da stop etti, beni acele yere indir.

-Repeat after me?- Yani 'Ben ne dersem onu tekrar et.'

-Olur.

- Eşhedü en la ilahe illallah?

******

Ekonomi uçuyor uçmasına da, gerçek verilere göre yarınlarda, dördüncü motorun da sıkıntıya gireceği böyle bir vadeden Allah korusun bizi. Temenni ve dilek durumu düzeltmeye yeter mi? Elbette yetmez. Ama şimdilik elden başka bir şey de gelmez. Çözüm; parlamenter demokratik düzen. Mevcut hükumetle işlerin hallolamayacağı, sorunların çözülemeyeceği anlaşıldı.. İyi olan şu ki; Hukukun üstünlüğü, demokratik hak ve hürriyetler, yargı bağımsızlığı, akılcı üretken ekonomi, rasyonel dış politika gibi talepler toplumda giderek güçleniyor. Dördüncü motorun stop etmeden sistemin demokratikleşmesi için şimdi muhalefet cephesinin yeni partilerle daha da güçlenmesi, çözüm odaklı programların, halka umut veren, ikna edici söylemlerle anlatılması gerekir.