Genç Ülkücüler Teşkilatı 29 Şubat 1968’de kurulmuştur. Akabinde değişik isimler altında bir dernek kapatılırken, kendini fesh ederken aynı fikir doğrultusunda Ülkü ismiyle değişik dernekler kurulmuştur.
Son olarak Nevşehir'de kurulan Ulu Ülkü Derneği tüzük değişikliğiyle Ülkü Yolu Derneği'ne dönüşmüş ve 12 Eylül'de kapatılmıştır.
Komünizme karşı kurulmuş olarak gösterilse de o dönemler Sovyet yayılmacılığına karşı en büyük tehlike olduğundan Komünizm ile mücadele vermiştir. Olayların içine çekilmiş ve binlerce Ülkücü fikre sahip insan katledilmiştir.
Ülkücü şehitler sayısı net olarak belirlenmediğinden bize göre 3 700 civarındadır. Bazılarına göre 5 000 sayısı ortaya atılmaktadır. 12 Eylül dönemine kadar Ülkücü Solcu ve başka görüşten toplam 5 000 civarında terör olaylarından ölenler vardır.
Sol'dan ölenlerin sayısı 1 200 ile 1 700 civarındadır. Rakamlar net olmasa da Ülkücü şehit sayısı 3 200 ile 3 700 civarındadır. Rakamlar az bir fark ile değişebilir. Net değildir. 1968 - 2019 toplam 51 yıllık mazisi olan bir teşkilat.
12 Eylül'den sonra Bizim Ocak dergisi etrafında teşkilatlanırken zamanla Ülkü Ocağı ismine kavuşmuş faaliyetlerini sürdürmüştür.
12 Eylül öncesindeki fikirler söylemler 12 Eylül sonrasında yasaklanmış, unutulmuş, unutturulmuş ve yok sayılmıştır. Bunlardan çok basiti ESİR TÜRKLER konusu günümüzde Ülkü Ocaklarının gündeminde değildir. Şeriatı getirmek isteyen İslam'ı sulandırıp İslamcı bir partinin savunucusu haline gelmiş ve 12 Eylül öncesindeki Ülkücülere karşı tavır takınılarak hatta onları düşman göstererek ana gayesinden uzaklaşan bir Ülkü Ocağı günümüzde varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.
Eğitim ve sosyal faaliyetler asgariye indirilmiş, Ülkü Ocakları asli görevini yapamaz olmuş, yöneticileri yukardan atama halinde getirildiği için, makam mevki hastalığı ve mafyavari oluşumlar sayesinde Ülkücülük ruhundan tamamen uzaklaşmıştır. Devlet Bahçeli Ülkü Ocaklarını tamamen kapatacak mı?
Devlet Bahçeli'nin Ocakları ana işlevinden uzaklaştırdıktan sonra kendini fesh etme durumuna getirmiştir. Fakat burada şunu göz önüne alamamıştır, kendisi gibi makam mevki isim peşinde olanlar için dernekler çalışmalı, makamlarında devam etmeli ve faaliyet olarak
Devlet Bahçeli'yi göklere çıkartarak yağ çekerek devam etmesine mani olamayacaktır.
Devlet Bahçeli'nin Ülkücü kıyımından dolayı ve bazı fiillerinden tavırlarından dolayı partiden Ocaklardan uzaklaştıranlar yeni bir oluşum içine girememişler, hep eski teşkilat yapısı özlemiyle tutuşmaktadırlar. Makam, mevki isim peşinde olanlar İYİ Parti kurulunca kendilerine yer edinmek için Ülkücülüğü kullanarak gayri ahlaki tutumlar içinde, özellikle Avrupa'da piyasaya çıkmışlardır. Ülkücülüğü sindirememiş kolpacı ruhtaki olanlar gerçek manada Ülkücü olanlara karşı savaş ilan etmişlerdir.
Maalesef, çıkmaza giren Ülkücü hareket asli davasını unutmuş, sosyal taraftarlıkla fikir üretmeden, faaliyet göstermeden kurum olarak piyasada görülmektedir.
Ülkü ocakları miadını doldurmuştur. Ülkücü fikir bizmez bitmeyecektir, fetret dönemindedir. İlerde neler olur, nasıl canlanır veya tamamen biter mi göreceğiz.
Türk Milliyetçiliği ezelden ebede yaşayacaktır.
Ülkü Ocakları Komünizme karşı kurulmuş bir milis kuvveti miydi? Yoksa Türk milletinin değerlerine sahip çıkan, Türk Milletini ve Devletini kalkındırıp ileri seviyedeki devletlerden daha da ileri bir yere taşıyacak maneviyatla güçlendirilmiş Milli bir hareket miydi?
Bu sorulara çeşitli görüşler de katılarak asli işlevindeki 12 Eylül önceki Ülkü Ocaklarının haklı mücadelesi ve fikirlerinin geçerli olduğu, sonrasında yozlaştığı ap açık meydandadır.
Dün Ülkücü fikre düşman olanların dahi bu gün 12 Eylül öncesindeki Ülkücü teşkilatlara, Ülkücülere ne kadar hak verdiklerini yaptıkları itiraflardan öğrenmekteyiz.