Okumalısınız, çünkü geçen yılki genel seçimlerden sonra MHP’nin giderek sandıkta erimesi ve hezimeti “başarı” diye gösterenler, kurultay sürecinde hükümet destekli tiyatro mahkemeleri ile şahlanan Ülkücü Hareketi dizginlemek istediler.
Güçleri sadece tiyatro mahkemelerine yetti ama davasına bağlı olanlara karşı yetmedi.
Sonra hiç gündemde yokken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kurultay sürecinde sergilenen tiyatrodan sonra “ Başkanlığa karşı 3 Hilal” pazarlığı ile birden bire Başkanlık Sistemini gündeme getirdi.
O günden sonra hem Türkiye’de hem de MHP’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Kurultay sürecinde gerçekleri göremeyen ülküdaşlarımızın büyük çoğunluğu, 16 Nisan halk oylamasına giden süreci doğru okuyarak kapalı kapılar arkasındaki pazarlığı anladılar.
Tabii 16 Nisana gelene kadar sosyal medyada bu pazarlığı dile getirirken bazı olaylarda gözümüzden kaçmadı ve bir kaç kez dinlendirdim. Gözden kaçmayanları söylerken birçok Ülküdaşımız abarttığımızı sandı ya da karşı tarafa toz konduramadılar. Genel Merkez, 16 Nisan halk oylaması için “evet” oyunu vereceğini ve meclisteki yeni anayasa oylamasında hükümete destek veren MHP milletvekillerinin dışında “hayır” diyerek Genel Merkezin aksine karar alan MHP İstanbul milletvekili Atilla Kaya ilk günden beri aklımda bir “acaba?” dedirtti.
Şimdi diyeceksiniz ki “hayır” diyen başka MHP milletvekilleri de vardı. Atilla Kaya da özgür iradesi ile karar vermiş. Hayır demiş.
Eyvallah...
Ben de buna inanmak istedim ama 16 Nisan için halka inerek neden evet ya da hayır denilmesi gerektiğini anlatmaya başladıklarında gözümden bazı durumlar kaçmadı.
1. “Hayır” diyeceğini açıklayan MHP milletvekilleri ya da il-ilçe başkanları ihraç edilirken Atilla Kaya, Genel Merkezin herhangi bir müdahalesine maruz kalmadan il-ilçe teşkilatlarında elini kolunu sallayarak hayır propagandası yaptı. “Hayır” diyenlere karşı her türlü hakareti saydıran ve ihraç eden Genel Merkez neden Atilla Kaya’yı ihraç etmemiştir? Atilla Kaya bu durum hakkında ne düşünüyor?
2. Hatırlarsanız 16 Nisana giden süreçte MHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen bir konser gecesi vardı. Hatta bu konser salonunda eğlenen Ülkücülerin karşısına Cumhurbaşkanının dev bir posteri asılmıştı. İşte o konserde, izlediğimiz videolarda bir grup Ülkücü genç, “Kaya şaşırma, sabrımızı taşırma.” Diyerek slogan attı. Bu slogan karşısında ne Atilla Kaya ne de MHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından herhangi bir açıklama gelmediği gibi ne hikmetse her iki tarafta susmayı tercih ettiler. Bu suskunluk insanların aklına karşılıklı danışıklı dövüşü getiriyor. Buradan sormak istiyorum. Sayın Atilla Kaya, sizin aleyhinize karşı atılan o slogana karşı neden bir cevabınız olmadı?
Velhasıl 16 Nisan geldi ve Ülkücü taban vicdanına göre hareket ederek “hayır” vermiş ama gerçeği yansıtmayan bir sonuç ile neticelenmiştir. 16 Nisan aslında Ülkücü Hareket için bir dönüm noktası olmuş ve kazan kaldıran Ülküdaşlarımız, mevcut genel merkez yönetimi ile bağlarını kesmiş, istifalarını sunmuşlardır. Engellenen kurultay süreci, 16 Nisandan sonra daha bir inanç ve istekle Ülkücüleri, birleştirmiş ve aynı görüşte kenetlemiştir.
Bir sel gibi akan ve inançla birleşen gönülleri dizginlemek isteyen MHP Genel Merkezi, bu durum karşısında elbette boş kalmayacaktı ve 20 yıldır bitmek bilmeyen entrikalarına devam edecekti.
Ve öylede oldu...
16 Nisan öncesi Balgat senaryolu oyunların sahneleneceğini yazarken bazı dava arkadaşlarımız önemsemezken bugün 16 Nisan halk oylaması için “hayır” diyen ve Atilla Kaya’nın başını çektiği Ülkü Ocakları eski Genel Başkanlarından biri olan Suat Başaran arkadaşımız bir yazı yazarak “16 Nisan sonrası MHP’den istifaları uygun bulmadığı gibi yeni bir parti içinde komik ve bir o kadar da izansızca yorumlarda bulunmuş.”
16 Nisan ve gelinen bu günlerde yeni partinin artık olmazsa olmaz haline gelinmesi ve MHP’den istifaların yağmur gibi akması görünenin arkasındaki kişileri harekete geçirmiş ve yanlış adım atmamak için Suat Başaran’ı sahneye sürmüştür.
Dizginlenmesi zor bir duruma gelen ve seçimlerde Türkiye’nin kaderini belirleyecek büyük bir oy potansiyeline sahip Ülkücü taban, entrikaları ile ünlü Balgat merkezli ve Atilla Kaya öncülüğünde yeni bir oyuna sahne olmuştur.
Meral Akşener ile birlikte şahlanan Ülkücü Hareketi dizginlemeye çalışanların bu senaryoları önceden de oynandığı için çok tanıdık geliyor.
Ne Ülkücü tabanı ne de Meral Akşener’i entrikalarınıza kurban etmeyeceğimiz gibi son nefesimize kadar “Milliyetçi Türkiye'miz” için mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.