Ülkücü Hareket, kadınları fikren yüceleştirerek “ASENA” unvanı ile “Önder Kurtarıcı” rolü veren dünyadaki en nadide ve medeni hareketlerden biridir. Birçok defa dile getirmişimdir, yazmışımdır. Böyle bir fikrin siyasal temsilcisi MHP, bir “Erkek Sığınma Evi” gibi yapılarak fikri sadakat gösterememiştir. Kadınlarımızın yılda bir kere üç kuruşluk çiçekle hatırlanması tabiî ki güzeldir ancak bu davranış erkeklerin hayatlarında kadının nasıl bir rol oynadığını bilinçli ve destekler bir duruş sergilerse anlam taşıyacaktır.
İslam dünyasında erkek günah işlediğinde “Günah İşleme “ hakkı ile konuyu kapatırken kadın aynı halde hayattan tecrit edilip en ağır cezalara muhatap kalması elbette ki sorgulanmaya muhtaçtır. Çelişkili, çifte standartlı, adaletsiz yaklaşımlar şahsiyetleri yok ettiği gibi, adaletten de o toplumu hızla uzaklaştıran bir unsurdur. Politikacıların çocuklarını askere göndermeyip düşünmeden aldıkları kararlarla gönüllü ölmek çoğalsın diye “Ölümü Kutsama” halleri gibi...
“Cennet anaların ayaklarının altında” diyerek analarımızın ağlatılmasını nasıl izah edeceğiz? Anaların ağladığı bir dünyada “hayat asla cennet olamaz” demediğimiz sürece kimse bana kadın değerinden bahsedemez. İnsanlık varoluşundan beri en çok haksızlık yaptığı, sömürdüğü, ezip üzdüğü kesimdir kadınlar! Demek ki kadın hakları veya kadın değerini biz erkeklere bırakmamak lazım. Ben bu yüzden ülkemde kadın elini önemsiyorum. Kadınlar, bizler gibi değiller... Çünkü bütün erkeklerin anasıdır kadınlar! Ana, seven koruyan, kollayan, merhametli, Anadolu’dur. Kadına emanet edeceğimiz her şey bu güzel değerler hazinesinde saklanacağı için ülkemi mutlak, kadınların yönetmesini isteyenlerden biriyim.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ulu lideri ve kurucu Mustafa Kemal Atatürk, milli mücadele sonrasında genç Türkiye’yi inşa ettikten sonra yaptığı devrimlerinden en önemlilerinden birisi de “Kadın Hakları” idi. Daha “medeniyet” diye anılan Avrupa’da ve dünyadaki hiçbir ülkede, kadının hem toplumda hem de hem de siyasi anlamda ne bir hakkı ne de bir değeri vardı. Genç Türkiye’nin ulu lideri, Türk kadınını unutmayarak 1930’lardan itibaren toplumda olması gereken yere getirerek siyasi haklarını vermiştir.
Bir gün değil, 365 gün kadına değer veren ataerkil toplumlar, gelişip büyüyebilir. Bu çerçevede dünya kadınlar gününü kutlayan “Meral Akşener Destekleme Platformu Kınalı Eller” hareketi ilk meşaleyi Elâzığ’da yakarak ülkemize önemli bir işaret vermiş oldular. Peşinden Antalya ve sırası ile Sivas, Bursa ses verdi. Yeterli bulamasam da bu çoban ateşlerini çok önemsiyoruz. Kadınlarımız hiç kuşkusuz bir gün değil yaşam boyu değerli olmamalılar ama bu insiyatif erkeklerin iki dudağı arasına mahkum edilmemeli ve sistemle korunmalıdır.
Geleceğimizin teminatları olan Türk evlatlarını yetiştirip neslimizi şekillendiren Türk Kadını hem dinimiz de hem de tarihten gelen bir kutsallığa sahiptir. O yüzden MHP, artık bir kadın hareketi ile olması gereken yere gelecektir.
Var olsun Türk Anaları...
Var olsun Asenalarımız...