Sene 1952, Korede durum karışıktır, Türkiye yardım için Kore'ye asker gönderir.
Kore savaştan sonra ikiye bölünür, komünist diktatörlük ile yönetilen Kuzey Kore ve çoğulcu demokrasi ile yönetilen Güney Kore..!
Aradan 65 sene geçer.
ikisi de aynı ulustur, dil ve kültürleri de aynıdır.
Tek farkları yönetim şeklidir.
Güney Kore bu süre zarfında dünyaca ünlü markalar yaratıp, milli gelirini kat be kat arttırırken, Kuzey Kore'de ise durum tam tersidir.
Amerika'da yaşayan ünlü iktisad profesörü Daron Acemoğlu bu farkı "why nations fail" (uluslar niçin düşer- ulusların düşüşü) kitabında akademik olarak kıyaslar.
Kitabın konusu ulusların yönetim biçimleriyle gelişmişlik düzeyleri arasındaki bağlantıyı ölçmektir.
Demokratik hukuk devleti kavramını ilke edinen, şeffaf çoğulcu yönetim biçimine sahip Güney Kore'nin 65 sene de geldiği yer ile diktatörlükle yönetilen aynı ulusa mensup fakir Kuzey Kore'nin hali en canlı örnektir.
Aynı ulus olmasına rağmen, demokratik yönetilen ülke ile diktatörlük arasında 65 senede bu kadar bariz fark oluşuyorsa, yüzyıllar geçince aradaki farkı bir düşünün !
Bir ülkenin ekonomik gelişmişliği ile çoğulcu demokratik ve adaletli yönetimi arasında doğrudan ilişki vardır.
Bir aileye mensub diktatörlerin 65 yıl yönettiği Kuzey Kore'de "istikrar" müthiştir, fakat ülke yerinde saymaktadır !
Sonuç; bir ülkeyi iktisadî geliştiren, milli gelirini arttıran en önemli unsur, tek adam istikrarı değil, çoğulcu demokratik ve adîl yönetim biçimidir.