Ümit var olmak için…

Abone Ol

Yerel seçim sonuçlarının, Cumhur İttifakından yana olması halinde bugün kısık seslerle dillendirilen bazı etnik talepler daha gür sesle dile getirilecektir.

Daha birkaç gün önce 12 askerimizi şehit verdik. Şehitlik büyük bir makamdır ama aslolan insanlarımızı, gençlerimizi yaşatmaktır. Yaşatmaya odaklanmamış bir düşünce biçimi insanı bir dolgu malzemesi gibi görür. Onun için giderek şehitlerimiz rakamlaşıyor bir rakam bizde hangi izi bırakıyorsa o kadar iz bırakıyor. Kötü olan da işte bu şekilde ölümlere alışmak, alıştırılmaktır.

Hangi ülke bir düzine şehit verir de iki hafta geçmeden onları unutur. Halbuki doğru olan onlara görkemli cenaze merasimleri düzenlemek, sağa sola isimlerini vermek değil, ölmemeleri için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak ve ölüme yürürlerken hangi ihmallerin kurbanı olduklarını sorgulamak sorumluların yargı önüne çıkmasını sağlamaktır.

Pençe Kilit operasyon bölgesinde şehit edilenler hangi şartlarda yaşadıklarını, uyduruk naylon ve branda çadırlarda nasıl gayri insani şartlarda barındırıldıklarını gördük.

Halbuki onlara verdiğimiz değeri göstermek için önce buradan sorgulamaya başlamamız gerekirdi. Ama askerini uyduruk çadırlarda hiçbir korunma tedbiri olmayan şartlarda barındıranları hiç sorgulamadık. Sorgulamayalım diye de hayatında bu ülke için hiç fedakârlık yapmamış, kendi çocuklarını askere göndermemiş olanların nutuklarını dinledik.

Evet, askerlerimiz bu şartlarda ve vatan bölünmesin, üniter yapıdan taviz verilmesin diye ölüyor. Ve fakat bugün meclis çatısı altında federasyon, özerklik gibi parçalanma teorileri konuşuluyor. Bu şartlarda yapılması gereken milli güçlerin iş ve söz birliği yapmalarıdır. Vatanın duvarından bir tek tuğlanın sökülmesine zemin olacak seçim başarısını, ülkenin birliğine zarar verecek olanlara vermemektir.

Muhalefette böyle bir milli duyarlılık teşebbüsü var mı ? yok! İşte insanlarımızı meyus eden, umutsuzluğa sevk eden de budur! CB Erdoğan binde bir oyu olanlarla bile ittifak yolları ararken, bir kısım milliyetçiler ona destek olurken muhalefette kalanlar ise ittifak imkanlarını yok etmek için elinden geleni yapıyor.

İktidar bugüne kadar madem seçim kazandım, artık her şeyi yapabilirim mantığı ile hareket etti. Seçim kazandık, artık sadece hükümeti kurmayacağız, yargıç da savcı da biziz. Mahkemelerin kararları bize uyarsa kabul eder, uymazsa reddederiz. Merkez bankasının özerkliği neymiş, tek özerk biziz, her şey bize, nefsimize bağlı olacak. Personel alımlarında liyakat değil, bizden olma kriteri geçerlidir.

Onun için mülakatlar devam edecek… Bu zihniyetle ülkeyi yöneten bir ittifakın yeni bir seçim kazanması halinde bugün düşük yoğunlukla söyledikleri anayasayı değiştirme planlarını daha yüksek sesle dillendirecekleri ve toplumun bütününe göre değil, kendi zihin dünyalarına göre bir anayasa yapacakları muhakkaktır. AKP yönetimini hedefine yaklaştıran kendi gücünden çok, kullandıklarının-gücüdür.

Türkiye demokrasiden, hukuk devletinden vazgeçmemelidir. Bunun yolu böyle darmadağınık durmak değil, milli projeler etrafında bir araya gelmektir.

Aksi takdirde hep birlikte kaybederiz, bunun tarih ve millet önündeki sorumlusu da –bir araya gelmeyerek- iktidarın değirmenine su taşıyanlar olur.