Turgut Özal suikastının önce Veli Can Oduncu’ya teklif edildiği iddialarını doğrulayan kardeşi Tahir Oduncu, “Kardeşim öleceğini biliyordu. Beni ve evdekileri ‘Dikkatli olun diye uyarmıştı. Biz bu olay yüzünden öldürüldüğünü biliyoruz. Vurulduktan sonra 45 dakika yaralı halde koğuşun önünde yatmış. İdareden, gardiyanlardan ya da jandarmadan gelip yardım eden olmamış. Ambulansla hastaneye giderken yolda kan kaybından öldü” dedi
Ahmet Özal’ın 18 Haziran 1988’te Kartal Demirağ tarafından Turgut Özal’a düzenlenen suikast için “Babama düzenlenecek suikasti önce Veli Can Oduncuya teklif etmişler” dediği vahim iddiayı Oduncu’nun kardeşi Tahir Oduncu doğrulamıştı. Tahir Oduncu kardeşinin suikastten bir ay sonra kuşkulu bir şekilde koğuşta beslenen bir güvercin yüzünden çıkan kavgada öldürülmesine bu teklifi reddetmesinin neden olduğunu söylüyor. Kardeş Oduncu’ya göre Veli Can Oduncu’ya vurulduktan sonra koğuşunun önünde yaralı yatarken 45 dakika kimsenin yardım etmemiş olması da bu şüpheyi güçlendiriyor. İşte VATAN’a konuşan Tahir Oduncu’dan, Veli Can Oduncu’nun ölümüne ilişkin yeni açıklamalar.
"BENİ ÇIKARACAKLAR"
“Kardeşimle suikastten 2 ya da 3 ay önce 1988’in Mart ya da Nisan’ında görüştük. Aramızda Kazakça konuşurken bana ‘Beni buradan çıkaracaklar evden izin al’ dedi. Ancak rahmetli babam izin vermedi. Çünkü 1979’da Sağmalcılar Cezaevi’nden 13 kişi birlikte kaçtıklarında aile olarak çok yıprandık. Evimize devamlı polisler geldi. Gece baskınlar yapıldı. En çok zorumuza giden ise hacı olan anne ve babamızın namaz kıldıkları yerlere çamurlu ayakkabıyla girilmesi oldu.”
"BU OYUNU BOZAYIM"
“Ben sonra tekrar kendisiyle görüşmek için Gaziantep E Tipi Cezaevi’ne giderek babamın çıkarılmasına izin vermediğini söylediğimde ‘Ben verilen işi zaten kabul etmedim’ diye cevap verdi. İş neydi dediğimde ‘Büyükbaşlardan biri gidecek. Bu adam namaz kılıyor, müslüman biri zaten’ dedi. ‘Ülkücü camiayı zaten kullanıyorlar. Hâlâ kullanmak için adam arıyorlar. O yüzden kabul etmedim. Ben bu oyunu bir bozayım’ dedi. Beni de ‘Senin haberin olmasın ve sen bilme’ diye uyardı. Suikasti kimlerin teklif ettiğini söylemedi. İşi teklif edenlerle cezaevinde müdürünün odasında görüşmüşler. Bu görüşme sırasında müdür bile dışarıda kapının önünde beklemiş.”
"ÖLDÜRÜLECEĞİNİ BİLİYORDU"
“Biz ailecek bu olay yüzünden öldürüldüğünü düşünüyoruz. Aslında şüphe de değil doğrusu bu. Kendisi zaten öldürüleceğini biliyordu. Bize buna dair şeyler söyledi. Çok tedirgindi. Kendisi davası için ölümü göze almıştı. Ancak özellikle ‘sen ve evdekiler kendinize dikkat edin’ diyerek bizleri uyardı. Savcıya ya da mahkemeye gitmedik. Çünkü kimi kime şikayet edecektik? Bu konunun üstüne gidilmeyecekti.”
"KİMSE YARDIM ETMEDİ"
“Vurulduktan sonra yattığı koğuşun önünde yaralı bir şekilde 45 dakika yerde kalmış. İçeriye idareden, gardiyanlardan ya da dışarıdan jandarmadan kimse girip yardım etmemiş. Bunları cezaevinde yatan mahkumlarla, yanındaki ülkücü arkadaşlarıyla görüşüp öğrendim. Cezaevinden çıkarıldıktan sonra ambulansla hastaneye giderken yolda öldü.”
"ADI ÖNE ÇIKIYORDU"
“Cinayeti işleyen İsmet Altın ve Adil Adsız diğer ülkücü mahkumlardan çekinildiği için gizlice başka bir cezaevine gönderildi. Olayın üstünden 22 yıl geçti. Kardeşimi vuran adamlar da cezalarını çekti. Kartal Demirağ’la kardeşim tanışmazdı. O zamanlar MHP üstünde oynanan oyunlar vardı. Neden kardeşim ve Kartal Demirağ’ın seçildiğini bilmiyorum. O dönem hükümet kardeşimin idam edilmesi için her türlü yolu denedi.”