2018 yılında gerçekleşen 48 Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında forumun kıdemli danışmanı Cüneyd Zapsu çok ilginç açıklamalarda bulunmuştu.
48 Dünya Ekonomik Forumu Davos’ta “Ayrışmış bir Dünya” sloganı ile başlamıştı.
Cüneyd Zapsu Bloomberg’in özel yayınına konuk olmuş ve gözlemlerini aktarmıştı.
Cüneyd Zapsu şunları anlattı:
“Şimdi “Ayrışmış bir Dünya” deniyor ama aslında çok daha farklı şeyler de var.
Çok değişik bir mevzuya değinmek etmek istiyorum. O da bakın Davos’a G 7'nin 6'sının devlet başkanı burada. 7'si Japonya'nın da bütün bakanları burada. İçerde az önce konferans merkezinde, Kanada başbakanı tek başına elinde çantasıyla yürüyor, veya yanımdan holde Ürdün Kraliçesi Rayna tek başına geziyor.
Bu şekilde bir doğrudur, herkes burada vesair ama World Economic Forum siyasi bir sirk değil sadece. Siyaset değil zaten.
90'ların başlarında “sistemsel kök hücre” olayı konuşuluyordu. 15 sene sonra dünyada konuşulmaya başlandı. Hatırlıyorum 90'ların başında Bill Gates bugünkü akıllı cep telefonlarımızdan bahsediyordu. 90'ların başlarında daha normal cep telefonu yokken.
Hani bizim Nokia'lar falan daha çıkmamışken.
World Economic Forum biraz farklı. İzin verirseniz dinleyicilerimiz de seyircilerimize bambaşka bir yönünü anlatayım.
Bu sene dikkatimi çeken ve beni de biraz rahatsız eden bir konu aslında Profesör Harari’nin bir oturumuna girdim. Oturumu hakkında bazı notlar aldım.
Bugüne kadar çok değil 15-20 sene sonra, sizler kesin yaşarsınız belki. Bizler de yaşarız, insanlar bambaşka bir cins haline gelme durumu var. Yani bu şu anda yaşadığımız son normal insan jenerasyonu. O kadar hoşuma gitti ki not almaya başladım.
Çok değil belki 15 belki 20 sene dedim. Nasıl ki taş devrinden birçok değişik cinsten sonunda bizim cinsimiz yani homosofiyens yaşayabildi.
Bundan sonra da bizden sonraki jenerasyonlar da insanlar bağımsız olarak yaşayamayacakları kanaati çıktı ortaya. Küçük bir elit gurup idare edecek insanlığı. Sadece memleketleri değil. Yani bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan bahsediyoruz.
Tarihe baktığımızda, imparatorluklar hep böyle toprakla ölçülmüş. İşte Osmanlı İmparatorluğu şöyle bilmem ne imparatorluğu böyle, sonra 200 sene sonra, ilk sanayi devrimi makineler. Makinelerin sahibi, teknolojinin sahibi insanları yönetmiş ve ilk başta toprak sahipleri aristokratlar bir de avamlar.
Sonradan kapitalistler, proleterler. Şimdi ise yeni devrim yeniçağ da, ve bu çok çabuk ilerliyor, datanın verilerin sahibi küçük çok çok küçük bir elit grubu olmak tehlikesi var. Diğerleri de idare edilenler. Nasıl?
Burada Profesör Harari enteresan bir insan. Bilenler bilir. Homosapiens kitabının yazarı.
Bizler hala korkuyoruz işte telefonumuz hacklendi, Computerumuz hacklendi. Artık o geride kalmış bir olay.
Verilerimiz hacklenmekle kalmıyor yavaş yavaş beynimiz hacklenmenye başlandı bile.
Şöyle ki beyin dalgaları birtakım biyometrik sensorlerle ölçülmeye başlandı ve bunlar bir elektrik akımlarına çevrilerek, veriler alınıp analiz edilmeye başlandı.
Siz kendiniz neyi düşüneceğiniz, birini gördüğünüz an hemen görüyor. Ne düşündüğünüz, ne düşüneceğiz, nasıl reaksiyon verebileceğiniz de anlamaya başladılar.
Yani biyokimyasal Prosesirlar var artık bunu şey yapıyorlar ve şundan da kurtulmak yok yani böyle kurtulamazsınız. Ben bu telefonu kullanmayacağım. Sen kullanmıyorsun yanındaki kullanıyor. Kurtulmanın imkanı yok zaten kurtulamazsınız da.
En basit bir misal vereceğim sağlık. Şimdi siz şu şeyleri takıyoruz. Ben de takıyorum ara sıra kalbinize ölçüyor. Neye bağlı Samsung telefona değil mi?
Onlar bunları bir yerde saklanıyor. Bütün bu veriler ışık hızıyla gidiyor ve istediğiniz kadar kopyalana biliyor.
Soru - Burada Davos'ta korkunç bir verinin ve geleceğin ve teknolojinin ağırlığını hissediliyor. Fakat bizim gördüğümüz Türkiye'nin ağırlığı çok fazla artık yok mu siz ne düşünüyorsunuz? Bu konudaki görüşünüz de alabilir miyiz?
Bizim aradığımız hiçbir zaman olmadı ki. Çünkü Türkiye'nin eksikliği Pr’dır pazarlamadır.
Ne bizim iş adamlarımız, hükümetler şundan bundan beklemek lazım. Bizim iş adamlarımızı gördünüz mü? Neredeler? Ben şurada Türk bayrağı taşıyorum bilhassa inadına birileri bir Türk görsünler diye. Yani Türk dediğin zaman şu anda ne düşünüldüğünü biliyorsunuz. Ama iş adamlarımız da buralara gelip kendilerini gösterip konuşmaları herhangi bir oturumda bir Türk işadamına rastlamak mümkün değil.
Bahsettiğim şey izin verirsen hemen bitireyim. Çünkü çok enteresan bir konu.
Mesela şimdiye kadar 4 milyar senedir insanlık var. 4 milyar senede belirli bir tabii kanunlara tabi Allah'ın Kanunları ile gelişmişiz.
Şimdi Allah’ını şeyi ama tabii olmayacak. Bundan sonra artık bu bio teknolojinin sahipleri bizi yönlendirecekler.
Yani ne yiyeceksin, ne içeceksin, bu arada Profesör Harari kendisi Kudüs'te Hibro Üniversitesi'nde buna rağmen enteresan bir konuda söyledi. Dedi ki şu anda konuştuğumuz anda, İsrail hükümeti Batı Şeria'da her canlıyı, yani sadece insan değil hepsini dünya tarihinde görülmedik bir şekilde, 24 saat 365 gün kontrol altına alıyor. Bunu İsrail'in dışında da bu işin ne kadar önemli olduğunu anlayıp bir kontrol bir regülasyonu haline getiren bir tek Çin var.
Daha ileri teknoloji olan devletlerde ise hala işte İnsan Hakları, insan hakları falan deyip devletler karışmıyor. Ama şirketlere kimse bakmıyor hiçbir regülasyon yok. Çözüm bilmiyoruz ama regüle edilmesi lazım. En güzel regülasyon da açık yani ne yapılacak kimin nasıl regüle edecek.”