Kaplumbağa yuvalarının çoğalması sevindirdi
Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme merkezlerinden olan Mersin’in Kazanlı, Alata ve Davultepe sahillerinde, bu yıl yaklaşık 970 yuva oluştu. Her 3 sahilden yaklaşık 200 bin deniz kaplumbağası denizle buluşturulurken, bu yılki sayılar tüm dünyayı sevindirdi. Deniz kaplumbağalarının üremesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi (DEKUYAM) Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, deniz kaplumbağalarının tüm dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. 2 tür deniz kaplumbağası bulunduğunu vurgulayan Ergene, "Birisi caretta caretta diğeri ise yeşil deniz kaplumbağası. Mersin bölgesi için özellikle yeşil deniz kaplumbağası çok büyük öneme sahip. Çünkü tüm Akdeniz popülasyonunun yüzde 70’i Türkiye kıyılarında yumurta bırakıyor. Bu nedenle çok önemli bir bölgede bulunuyoruz. Deniz kaplumbağaları Mayıs ayında geliyor, yumurta bırakmaya başlıyor, Temmuz sonu Ağustos başı gibi yavrular çıkmaya başlıyor. Bu faaliyet Eylül’ün sonuna kadar devam ediyor. Bu yılda aynı şekilde deniz kaplumbağaları kıyıya doğru geldiler, yumurtaları bıraktılar, yumurtadan yavrular çıktı ve denize kavuştular. Bu yıl özellikle Mersin bölgesinde Alata ve Davultepe kumsallarında çalışmalarımızı yürüttük. Kazanlı kumsalında haftada 1 veya 2 defa kontrol altında tutmaya çalıştık" diye konuştu. "YAKLAŞIK 200 BİN YAVRU DENİZLE BULUŞTU" Alata ve Davultepe’deki sonuçların sevindirici olduğunu vurgulayan Ergene, "Alata kumsalında 288, Davultepe kumsalında ise 240 yuva bulundu. Özellikle Davultepe kumsalı için bu rakamlar çok iyi rakamdı. Çünkü geçmiş dönemden günümüze kadar baktığımızda incelemelerimiz her zaman 120 ile 200 civarında gösteriyordu. Bu yıl 240 yuva ile oldukça güzel bir sayıya ulaşmış olduk. Bu tabi etkin bir korumanın sonucuydu. Gerek Davultepe’de gerekse Alata’da etkin bir koruma yönteminin belirlenmesi ve aynı yöntemle devam edilmesi koruma sürecini destekleyen önemli bir unsur oldu. Çalışma tarzının aynı şekilde devam etmesi, aynı ekiple devam etmesi çok önemli. Çünkü biz Davultepe’de 2009 yılından, Alata kumsalında ise 2000 yılından beri aralıksız çalışıyoruz. Çalışmalarımız çok güzel sonuçlara ulaşmaya başladı. Her iki kumsal açısından değerlendirdiğimizde Alata kumsalında yaklaşık 40 bin yavru, Davultepe kumsalında ise yaklaşık 30 bin civarında yavru denize ulaşmayı başardı. Bu demektir ki yaklaşık 70 bin yavruyu biz sadece 2 kumsaldan denize ulaştırdık. Kazanlı kumsalını da ara ara ziyaret ettik ve orada da yaklaşık 900 yuva tespit ettik. Tüm Mersin anlamında baktığımız zaman neredeyse 200 bine yakın yavruyu bizim kumsallarımızdan denize gönderdiğimizi söylemek mümkün" ifadelerini kullandı. "BİN CANLIDAN BİR TANESİ ERGİN HAYATA ULAŞIYOR" Ortaya çıkan sayıların çok önemli olduğunun altını çizen Ergene, "Çünkü canlının geleceğini bize ifade eden sayılar. Yaklaşık olarak bin canlıdan bir tanesi ergin hayata ulaşıyor. Bu kadar yavru gidince bu gelecek için iyi bir sayı anlamına geliyor. Hatta caretta caretta için rakamlar nispeten daha iyi görünüyor. Yeşil deniz kaplumbağası kritik olarak tehlike altında bulunuyor, caretta caretta ise yüksek risk altında bulunan deniz kaplumbağası olarak tanımlanıyor. Bu nedenle yapılan çalışmalar oldukça iyi sonuçlar verdi anlamına geliyor. Ancak yeşil deniz kaplumbağası için hale kritik durum devam ediyor. Sayı olarak oldukça azlar. Bizim kıyılarımızda tahmin edilen sayısı 800 ile bin arasında. Caretta caretta ise 2 bin ile 2 bin 500 civarında. Ancak bizim bulunduğumuz bölge daha çok yeşil deniz kaplumbağasının bulunduğu bir bölge. Bu nedenle çalışmaların devamlılığı, bu canlıların korunması için özellikle yapılması gereken en önemli faktör alanların korunması. Hem denizdeki hem kumsal alanlarının korunması çok önemli. Buraların doğasını bozmadan korumak gerekiyor. Çalışmalar yapıyoruz, çok güzel sonuçlar alıyoruz ama bu çalışmalar sadece kurtarmak için yeterli değil. Önemli olan canlının bulunduğu ekolojik ortamı koruyabilmek ve onları olduğu haliyle korunması sağlayabilmek. Elbette bu canlıların bulunduğu kumsallardan insanlarda yararlanacak ama insanca yararlansın. O nedenle bu tip kumsallardan yararlanırken insanların bilgilendirilmesi sağlamak gerekiyor. Biz yaz ayı boyunca kumsalda bulunduğumuz sürece insanları bilgilendiriyoruz, broşürler dağıtıyoruz, eğitim veriyoruz ve bununla ilgili çabalarımız var. Aynı zamanda bu alanların koruma statülerinin yerine getirilmesi gerekiyor. Buda önemli faktörlerden bir tanesini oluşturuyor" şeklinde konuştu. (İHA)
Yorumlar