Sedat Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçi esrarını korurken, ilginç bir iddia daha gündeme geldi. Peker’in bazı siyasetçi, milletvekili, bürokrat ve gazetecilere, “dostluk nişanesi!” olarak 24 ayar altından yapılmış tespih gönderdiği ortaya çıktı.
TV5’de Mustafa Yılmaz’ın hazırlayıp sunduğu “Kulis Ankar”a programında, mafya-medya-siyaset üçgeninde yaşanan ilişkiler konuşuldu. Gazeteci Saygı Öztürk’ün konuk olduğu programda ilginç iddialar gündeme geldi.
Sedat Peker’den siyasetçilere, bürokratlara 24 ayar altın tespih
Saygı Öztürk, “Organize suç örgütü lideri” olmakla suçlanan ve hakkında yakalama kararı çıkarılmış olan Sedat Peker’in, hatırlı kişilere hediye olarak 24 ayar altından yapılmış tespihler hediye ettiği; bazı kişilerin, o tespihten alabilmek için araya aracı koydukları, bunlar arasında siyasetçilerin, milletvekillerinin, bürokratların olduğu konusu gündeme geldi.
Saygı Öztürk, Sedat Peker’in kendisinin de sürekli tespih kullandığını belirterek, “O, kişiler arasındaki dostluğu pekiştirmek adına bir dostluğun nişanesi olarak veriliyormuş bu, onların dünyasında. Dolayısıyla, tespih verdikleri zaman o dostluk, ‘ebedî bir dostluk’ olarak ifade ediliyor.” dedi.
Her alanda olduğu gibi bu konuda da ‘üçkâğıtçılık’ yapıldığını söyleyen Öztürk, “Ne yapılıyor biliyor musun? Sedat Peker, her zaman yaptırdığı yere 24 ayar tespih yaptırıyor, imamesiyle, her şeyiyle beraber. 2 kişi konuşuyor, tespihle şeyi yapan adam. Telefona yakalanıyor. Telefonda diyor ki, ‘Ya sen 22 ayar yap, nereden anlayacaklar.’ falan diyor; ama işte böyle telefona yakalanıyor ve onun cezası da çok ağır oluyor.” dedi.
“Köfteci Yusuf, altın tespihi iade etmiş”
Saygı Öztürk, Sedat Peker’in köfteci Yusuf’a hediye ettiği 24 ayar altın tespihin, daha sonra araları bozulunca Peker’e iade edildiğine dair bir bilginin iddianamede yer aldığını da kaydetti. Öztürk, 2 Haziran’da (bugün) Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak davada bu konunun gündeme gelebileceğini söyledi.
Peker’in, 24 ayar altın tespih hediye ettiği kişilerin isimlerini de açıklayıp açıklamayacağına dair bir soru üzerine de Öztürk, “Açıklamaz. Bana göre açıklamaz. Geçmiş dönemde açıklamadı, şimdi artık düşmanlığı falan olduysa onu bilemem; ama meselâ saat vermişti bazı şeylere. Çok pahalı saatlerden veriliyordu. 15-16 tane milletvekiline vermişti. Bakın, o kadar önem verdiği, hassas olduğu bir konuydu ki, ‘Saygı Bey bu konuyu bana sormayın,’ demişti bize. Nasılsa söylemeyecekti zaten.” diye konuştu.
Öztürk, “Açıklarsa ne olur? Türkiye şok olur mu?” sorusuna karşılık da “Yok ya. Türkiye’de ne oluyor biliyor musun? Her şeye alışığız biz. ‘Ya ne olacak, arkadaşıyım diye, hediye diye gönderdi, ben de aldım.’ Artık bu noktada Türkiye ya. Baktığınız zaman ülkemizde bunlar neredeyse artık normal ilişkiler olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla öyle ‘Aman bundan kıyamet kopar’ falan diye kimse bir şey beklemesin,” dedi.
“Yeşil yaşıyor diyebiliriz”
Programda ‘Yeşil’ ismi de gündeme geldi.
“Yeşil yaşıyor mu?” sorusunu “Yeşil neredeyse yaşıyor diyebiliriz” diye cevaplayan Öztürk, Yeşil hakkında elinde çok doküman olduğunu ve hakkında mutlaka bir kitap yazacağını söyledi.
Hürriyet’te çalıştığı dönemde, yeşilin yaşadığına dair bir bilgi notunun ilgili bakana verildiğini, kendisinin de bu konuları yazdığını ifade eden Öztürk, o günlerde Yeşil’in PTT’de çalışan kardeşi Bahattin’i aradığını, onun da gazete geldiğini anlattı. Yüzünün neredeyse Yeşil’le aynı olduğunu belirten Öztürk, “Bir ara dedim ki, ya kusura bakma, sen Yeşil misin yoksa dedim. ‘Yok, değilim’ dedi. O kadar hem benzerlik hem de olayların içerisinde bir PTT memurunun Allah aşkına, PTT’de çalışan bir kişinin yer altında olup bitenler, perde arkası olaylar…” diye konuştu.
Öztürk, “Yani ‘Bahattin görünümlü Yeşil’le mi konuştum?’ öyle mi?” sorusuna karşılık, “Bazen öyle şüphelendim” dedi.
“Yeşil, PKK’lıları PKK’ya infaz ettiriyordu”
Yeşil’in geçmişte PKK’lı olduğunu hatırlatan Öztürk, sonra bazı PKK’lıların öldürülmesi için kurnazca işler yaptığını söyledi. Öztürk, Yeşil’in bölgede PKK’lı olarak tanınan kişilerin yanına gidip koluna girerek konuştuğunu, bunu öğrenen örgütün de “Ulan bu, Yeşil’le kol kola geziyor. Demek ki sırlarımızı bu veriyor” diye düşünerek adamı infaz ettiğini anlattı. Öztürk, “Kendi arkadaşlarını, ‘ihbarcı’ diye onlara infaz ettiriyordu. Böyle birtakım değişik uygulamaları olan bir adamdı” dedi.
“Çakıcı ile Peker, Kurān’a el basarak söz vermişler”
Saygı Öztürk, Alaattin Çakıcı hakkındaki kitabını yazarken, ‘Alaattin Çakıcı ile bunlar birbirine düşman olarak biliniyor. Barıştılar mı? Cezaevinden çıktıktan sonra kim kimi aradı?’ diye merak ettiğini, bunu öğrenmek için de tarafların yakınlarına görüşme talebi notu bıraktığını, daha sonra Peker’in kendisini aradığını anlattı.
Öztürk, “Konuştuk, konuştuk, dedi ki ‘Saygı Bey, aramızda küslük yok. Kurān’a el bastık.’ Çok ilginç şeyler tabii ki anlattığı olaylar. ‘Birbirimize şey yapmayacağımıza dair Kurān’a el bastık’ diyor. Allah Allah diyorsun, bak bu dünyada bir de Kurān’a el basmak varmış, ‘Birbirimizin işine karışmayacağız, dost olarak kalacağız’ diye. Gel de bunlar ilgini çekmesin. Benim çok ilgimi çekiyor. Benim ilgimi çektiğine göre vatandaşın da, herkesin ilgisini çeker diyorsun, böyle olaylar.” diye konuştu.