Yılmaz Özdil’e Sözcü’yü bırakması için 5 milyon dolar teklif etmişler
Yılmaz Özdil, Sözcü gazetesini bırakması karşılığında 5 milyon dolar teklif edildiğini açıkladı.
Özdil, bu teklife Kırmızı Kedi Yayınevi sahibi Haluk Hepkon'un şahit olduğunu söyledi.
Özdil, bu teklifi kabul etmediği için Mustafa Kemal kitabı hakkında karalama kampanyası başlatıldığını belirtti.
"BİZİM KALEMİMİZ SATILIK DEĞİLDİR"
TELE 1'de yayınlanan Mercek programında konuşan Özdil, bu teklifin yandaş medya grubu tarafından yapıldığını ve kendilerine katılmalarını istediklerini söyledi.
Özdil, "Kabul etmeyince çirkin saldırılara başladılar. Bizim kalemimiz satılık değildir" dedi.
Yılmaz Özdil programda şu ifadeleri kullandı “Yandaş medyansın çok önemli bir grubu, Sözcü’yü bırakman karşılığında bana 5 milyon dolar para teklif ettiler.
Bu teklif sırasında şahitlerimizde var. Kırmızı Kedinin sahibi Haluk Hepkon arkadaşım da bunun şahididir. Çünkü beraberken bu teklif bize yapıldı. Sözcü’yü bırakıp bu gruba geçmem için bana para teklif edild. Ben bunu kabul etmedim. Bunu Sözcü’nün gazetesinin sahibi Burak Akbay’da biliyor.
Bu kabul etmedikten çok kısa bir süre sonra, bizim aleyhimizde Kripto FETÖ'cüler, ikinci cumhuriyetçiler ve yandaş trollerin bulunduğu bir grup tarafından Mustafa Kemal kitabı hakkında bir kampanya başlatıldı. Sosyal medya tarihinin gördüğü en büyük linç kapmayası idi bu.
Bu Mustafa Kemal kitabı ile ilgili yaklaşık bir sene bu kampanyayı yürüttüler, ama netice elde edemediler.
O kitap biliyorsunuz bağış yapmak için yapılmış bir kitaptı ve biz bağışlarımızı anlımızın akıyla yaptık, tamamladık. Yaklaşık bir sene bu kampanyayı canhıraş bir şekilde yürüttüler ve başarılı olamadılar.
Yani bize imha edemediler, ben kendi payıma söylüyorum Sözcü davası tamamlanana kadar ben Burak Akbay’ı yarı yolda bırakmayacağım ve benim kalemim satılık değil. Bu kitap üzerinden yürütülen kampanyada başarılı olamayınca şimdide bu başlattılar.
Biz yazlık oturalım diye gazetecilik yapmıyoruz. Bizim kalemimiz satılık değil. Biz gazeteciliği babamızdan aldığımız ahlak kültürü gereği namusumuzla yapıyoruz. Bizim ne siyasette gözümüz var ne aktivist harekette neden gazeteciliği bir misyon gereği yapıyoruz.
Mesela ben isteseydim siyasetle ilgili bir merakım olsaydı, defalarca ve çoktan milletvekili olurdum. Veya defalarca belediye başkanı olurdum. Bugün sadece İzmir'de değil pek çok şehirde ben istesem bağımsız milletvekili de seçilirdim, belediye başkanı da. Bizim böyle bir talebimiz de yok, böyle bir merakımız da yok. Biz sadece alt tarafı ve sıradan bir gazeteciyiz ve bu gazeteciliğimiz namusumuzla yapıyoruz. Hepsi bu. Bizim kalemimiz satılık değil.”