Artık orta yaş kuşağı sayılırız. Yarım asrı aşan ömrümüze çok şey sığdırdık. Tarihin tekerleğinin en hızlı döndüğü dönemleri yaşadık. İtiraf etmeliyim ki hiç bir dönemde görmediğimiz şeyler yaşıyoruz. Tek parti döneminden çok partili demokrasiye geçtik. İyi kötü yol da aldık. Lakin 2002'den sonra her şey tersine döndü.
Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük vaat ederek iktidara gelenler, güçlerini pekiştirdikten sonra demokrasiyi de, özgürlüğü de unuttular. Önce gazeteler, sonra Televizyonlar bir bir ele geçirildi. Benzeri ancak totaliter yönetimlerde görülecek bir medya oluşturuldu. Muhalif sesler baskıcı yöntemlerle susturuldu, FETÖ darbesi bahane edilerek bir korku imparatorluğu oluşturuldu.
Dünyanın bir çok yerinde seçimler yapılıyor. Hangi ülkede farklı partilere oy verenler hain ilan ediliyor? Hangi ülkede muhalefet hapishane ile tehdit ediliyor? Seçime iki haftadan az bir zaman kaldı, daha iktidarın nasıl bir belediyecilik vaat ettiğini duymadık. Vatandaş, borcunu ödeyemiyor, elektrik su faturaları gizli vergi almanın bir şekline döndü. Aldığımız, kullandığımız her şeyin bedeli kadar da vergi ödüyoruz. Yönetimin beceriksizliği vatandaştan vergi ile çıkarılıyor.
Düne kadar Türkiye gıda maddeleri bakımından kendi kendine yeten ülkelerden biriydi. Bugün kendine yetmeyen bir ülke haline geldik. Doksan altı yıllık cumhuriyet tarihinde hiç patates, soğan ithal ettik mi? İlk defa ediyoruz. Satılmayan, özelleştirilmeyen kurumumuz kalmadı. Şu palet fabrikasının Katar/Sancak ortaklığına kiraya verilmesi bile büyük bir skandaldır. Ama özgür bir basın, bağımsız bir yargı yoksa hiç bir gerçeği öğrenme, hiç bir yanlışı düzeltme imkanınız yoktur.
Şu Mansur Yavaş'ın başına gelenler aynı şeyleri düşünmeyenleri bile çileden çıkarıyor. On koldan birden tek bir kişiye saldırılıyor. Bu mudur demokrasi? Yıllarca tek parti dönemini eleştirdik, dönüp dolaşıp tekrar tek parti rejimine geri döndük. Siyasal İslam geçmişe dair neyi eleştirdiyse daha kötüsünü kendisi yaptı. Cumhuriyet tarihinin en kötü, en beceriksiz yönetimine tanık olduk.
Şunu ayırmak lazım, seçim başarısıyla, yönetim başarısı aynı şeyler değildir. AKP 2002'den beri seçim kazanıyor, yani seçim kazanmakta başarılıdır, ama ülke yönetmekte, milli menfaatlerimizi korumakta son derece başarısızdır.Temel sorunlarımızdan hiç biri çözülmemiştir. Terör artarak devam etmektedir, PKK bir terör devleti kurma amacına daha çok yaklaşmıştır, on sekiz ada Yunan tarafından işgal edilmiştir, ekonomi dip yapmış durumda, AKP iktidarda kaldığı takdirde yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir, varlık fonu satılığa çıkarılarak duyun-u umumiye geri döndük, seçimden sonra baskılanan döviz fiyatlarının yeniden uçuşa geçeceği ekonomistler tarafından ifade ediliyor, akaryakıt fiyatlarına en az yüzde yirmilik bir zamdan bahsediliyor, Avrupa parlamentosu üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını istedi, kısacası her alanda bir geriye gidiş ve başarısızlık söz konusu.
Şimdiye kadar sn Cumhurbaşkanı elim kolum bağlı diyordu. Bu söylemle bütün yetkileri üzerine aldı.CB sistemi adı altında tek adam düzenine geçildi. 8 ayda sistemin Türk milletinin genlerine uygun olmadığı ortaya çıktı. Zaten bu sistemi millet için değil sn Cumhurbaşkanı kendisi için çıkardı. Geldiğimiz noktada CB sistemi ve AKP'nin artık bu millete yük olduğu ortaya çıkmıştır. Bu seçimde ya iktidara destek olup krizi daha da derinleştireceğiz, yahut yeni bir sayfa açarak AKP'nin son bir kaç yılda demokrasimizde ve toplumsal bütünlüğümüzde açtığı yaraların tamiri için muhalefete destek olacağız. Oylarımız nereye giderse gitsin kardeşliğimiz bozulmamalıdır.