Anayasa Mahkemesi’nden vazgeçmek hukuk devletinden vazgeçmektir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararına karşı aldığı tavır tam da bu anlama geliyor.
Ortada bir anayasa varken bir mahkeme ben bu anayasa ve onu korumakla görevli AYM'ye uymam diyemez.
Derse ne olur? O ülkede herkes kafasına göre hareket eder, herkes kendine göre bir hukuk inşa eder. Adaletin yerini anarşi alır. Böyle bir ülkede ne huzur, ne adalet olur.
Üç yıldır ağır bir ekonomik krizle boğuşuyoruz. Krizin tek sebebi kötü ekonomi yönetimi değil, bir sebebi de adaletsizlik, hukuk güvenliğinin yok olması, yatırımcının Türk yargısına güvenmemesidir. Mahkemeler, hukuku tanımaz, anayasaya uymazlarsa hiç bir yatırımcı parasını maceraya atmaz. Adalet, riski azaltan bir aygıttır. Adalet yoksa risk vardır. Böyle bir ülkeye kimse yatırım yapmaz.
Yargıtay, AYM kararlarına karşı -efelik- yapacağına -hak ihlali- iddialarına neden olmayacak düzgün bir yargılama yapmalıdır. Hukuk üzerinden siyaset olmaz. Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarıp siyasete cübbesiz olarak girmelidir.
Yargıtay'ın tavrından daha rahatsız edici olan bazı siyasetçilerin -Yargıtay'ın- eleştirilerine balıklama atlamalarıdır. Bugün neredeyse HDP ile özdeşleştirilen AYM'nin geçmişte AKP'yi kapatmadığı, MHP milletvekili Engin Alan ile hak ihlali kararı verdiği ne çabuk unutuldu. Keza FETÖ'nün hışmıma uğrayan Ergenekon ve Balyoz tutukluları AYM'nin hak ihlali kararlarıyla uğradıkları kumpastan kurtuldular. O zaman da bazı çevreler AYM'yi Ergenekonculara destek olmakla suçluyordu.
AYM'nin mevcut üyelerinin tamamı bu hükûmet tarafından atandı. Atanırlarken- yandaş- olmalarına özellikle dikkat edildi. Şimdi kendi seçtikleri yargıçları eleştiriyorlar. Açıkça "biz sizi özgür davranasınız, kanuna ve vicdana göre karar veresiniz diye seçmedik, biz sizi bize tabi olasınız, hukuku değil siyasetimizi esas alasınız diye seçtik" diyorlar.
Bu kurgulanmış yapay krizle anayasayı değiştireceklerini sanıyorlar. Yürürlükteki anayasa 12 Eylül anayasası değil, AKP anayasasıdır. Çünkü yüzde 75'i AKP tarafından değiştirilmiştir. Değişmeyen maddeleri vatandaşlık, ülkenin bölünmez bütünlüğü, değiştirilemez olan ilk dört maddesidir. Yeni anayasadan kasıt, bugüne kadar kenarından köşesinden geçip bir türlü değiştiremedikleri bu maddeleri de değiştirmektir. CB Erdoğan'ın milletin zenginliğine uygun anayasadan kastı buydu. Türklükle uğraşmaktan bir türlü vazgeçmediler. Tek milleti kabilelere ayırmadıkça rahat etmeyecekler. Bir seçimi HDP ile iş birliği yapanlar-yapmayanlar- üzerinden götürdüler. Halbuki HDP ile en çok görüşen, pazarlık yapan AKP'ydi. Hâlâ görüşüyorlar. Geçtiğimiz günlerde HEDEP yetkilileri bu görüşmeleri doğrulayarak, yerel seçimlerde iş birliğine açık olduklarını söylediler. İlkesizlik lafı bile bu yapılanların yanında hafif kalır.
Türkiye bir hukuk devletidir, öyle kalacaktır. Bu milletin adı Türk milletidir, öyle kalacaktır. Devlet, milletin mülküdür öyle kalacaktır. Anayasa milletin tekliğinden taviz vermeyecek, öyle kalacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye dizginsiz muhterislerin hırslarına feda edilmeyecektir.