Mahkeme İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı’na 2 yıl 7 ay hapis cezası verdi. Karar İstinaf ve Yargıtay incelemesinden geçip kesinleştikten sonra İmamoğlu yasaklı hale gelecek. Aday olamayacak, siyaset yapamayacak uzun bir süre siyaset denkleminin dışında kalacak.
Bu tür kararları kim kazanır kim kaybeder zaviyesinden okumak yapılan hukuk ihlalini görmemektir. Her şeyden önce bu kararın adalete uygun olup olmadığı konuşulmalıdır. Daha karar açıklanır açıklanmaz toplumda oluşan infial, kararın maşeri vicdanda kabul görmediğini gösterir. İmamoğlu savunmasında, ahmak sözünü aynı sözü kendisine söyleyen Süleyman Soylu’ya söylediğini söylüyor.
Ancak yargılama, bu sözü YSK üyelerine söylemiş gibi yapıldı. Soylu’ya söylediği kabul edilseydi- takibi şikayete bağlı- suç sınıfına gireceği için bu dava da ceza da olmayacaktı.
Karar, yargının intiharıdır. Bu bir.
İkincisi şudur; kime faydası kime zararı olur tartışmasıdır.
Türk toplumu haksızlıklar karşısında kolay tepki veren bir toplum. Bunun geri tepmesi ilk bakışta hükümetin aleyhine olacaktır. Bu millet, iradesine ipotek konulmasını kolay kolay kabul etmez. Bunu İstanbul seçimlerinde gösterdi. “Madem oyuma saygınız yok” dedi daha büyük bir destekle İmamoğlu’nu bir defa daha seçti.
Meselenin diğer boyutu ise İmamoğlu’nun siyasi geleceğidir.
Burada sayın Akşener’e bir gönderme yapmanın yeridir. Akşener baştan beri seçim kazanacak bir CB adayında ısrarlıydı. Bu aday Kılıçdaroğlu değildi.
Erdoğan ile Bahçeli Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını çok istediler, Akşener’in dirayeti buna imkân vermedi. Geriye Mansur Yavaş ile İmamoğlu kalıyordu. Yavaş, kararlı bir siyasetçi profili çizmedi, ibre İmamoğlu’na dönmüştü. İşte bu mahkeme kararı ile bu yönelişin büyük ilgisi var. Seçimle devre dışı bırakamayacaklarını görünce mahkeme kararı ile devre dışı bırakma yoluna gittiler.
Şu an İmamoğlu yasaklı değil, karar daha İstinaf incelemesi ve Yargıtay denetiminden geçecek.
İmamoğlu yarın CB adayı ilan edilse, bu süreç hızlandırılarak seçimden önce bitirilebilir. Bu durumda seçime birkaç gün kala Altılı Masa adaysız kalır.
Yani İmamoğlu’nun kaderi de CB seçiminde aday gösterildiği takdirde altılı masanın kararı da İstinaf ile Yargıtay’ın hızına bağlı.
Normal şartlarda böyle bir davanın 1.5/2 yıldan önce bu denetim sürecini bitirmesi mümkün değil. Ama normal şartlarda. Mahkeme kararı nasıl normal değilse pekâlâ istinaf ve Yargıtay süreci de aynı anormallikle işleyebilir. O takdirde İmamoğlu aday gösterildiğinde Millet ittifakı adaysız kalma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Diyelim süreç uzadı, o zaman da YSK’nın "Ceza almış biri aday olamaz" diyebilme ihtimali var. Nitekim bazı HDP adayları için YSK seçildikten sonra böyle bir karar verdi.
Mahkeme kararı için çok söz söylemeye gerek yok, bazı Yargıtay dairelerinin ahmak ve benzeri sözleri -kaba eleştiri- olarak gören kararları var. Yine bazı dairelerin bu söze sadece para cezası veren kararları var. Bu kararda, hem teşdiden üst hatten ceza verilmiş hem de tanık ifadeleri, daire kararları dikkate alınmamış. “Kim kazanır kim kaybederden” önce yargının içine düşürüldüğü duruma ağlamak gerekir.