Barzani’nin –Bağımsızlık referandumundan-vaz geçmeyeceğini yazmıştım. Öyle de oldu. Türkiye zamanında tepki gösterse,yaptırımlara gitse belki bugün bu referandum olmayacaktı.
İflas eden Suriye politikasından sonra, Irak politikası da duvara çarptı.
AKP kongresine getirilip alkışlatılan Barzani bugün Türkmen şehri Kerkük’e çöküyor.
Türkiye tarihi haklarını savunacak bir adım atmıyor,atamıyor.
Bunun çok çeşitli nedenleri var. Bir defa devlet aklının oluşturulduğu mekanizmalarda sorun var.
Yandaş gazeteceilerin çoğu Kürt meselesine PKK ve Bazrani’nin penceresinden bakıyor. Daha önemlisi bazı devlet kurumlarının bakış tarzı. MİT eski müsteşarı Emre Taner darbe komisyonuna verdiği ifade de “geçmişte sınırları İngilizler cetvelle çizmişti,şimdi doğal sınırlarına kavuşuyor diyor. Kuzey Irak,ve Suriye’deki yapılanmaları –tabii olana dönme- olarak niteliyor. Daha vahimi 2.5 milyonluk Karadağ’ın devleti var,30 milyonluk Kürtlerin devleti yok diyorlar” şeklindeki beyanı. Çözüm sürecini buna dayandırıyor. Komisyonda bir çok milletvekili var,içlerinden biri çıkıp da, kardeşim çözüm sürecinin amacı neydi bize ne Karabağ’dan,etnik milliyetçilerin devlet olmasından demiyor. Mantık bu;2.5 milyonluk Karadağ’ın devleti olduğuna göre Kürtlerin de devleti olmalı.
Devlet aklı dünyanın her yerinde –istihbarat birimlerinin- getirdiği bilgi ve analizlerle oluşur. Olaya bu zaviyeden bakan birilerinin getirdiği bilgilerle devlet nereye gider?
Kürtler bizim kardeşimiz,onları mutlu eden herhangi bir şey bizi de mutlu eder. Lakin bu Kürtlük meselesi değil,arkasında Ermeni var,İsrail var,ABD var, Türk’le, Müslüman’la hesabı olan herkes var. Daha birkaç gün önce İsrail Adalet bakanı Kürt devleti bizim lehimize demedi mi?
Kaldı ki mesele Irak toprakları içinde başlayıp biten bir konu değil. Barzani’de ötekiler de Büyük Kürdistan hayali için çalışıyor.Okullarda okutulan ders kitaplarında Türkiye’nin bir çok ili Kürdistan toprakları içinde gösteriliyor.En zayıf halkadan(Irak) başlayarak yavaş yavaş çerçeveyi genişletecekler. Hiçbir ülke topraklarında gözü olan-velevki kardeş de olsa- buna yol vermez.
Meselenin bu noktaya gelişi boşuna değil, Türkiye’de politikanın rotasını çizen kurumları yönetenlerin başında olanların bazıları, problemin çözümü için bir Kürt devletinin kurulmasının şart olduğunu düşünüyor. Kuzey Irak’da bir devlet kurulursa Kürtlerin gazının alınacağına,tansiyonun düşeceğine inanıyorlar. Bu yavaşlığın,tepkisizliğin,göstermelik çıkışların arkasında bu zihni çarpıklık yatıyor. Halbuki her başarı etnik milliyetçikliğin ateşini daha da yükseltir. Bunu görmek anlamak için uzun tahlillere gerek yok. Barzani özerklik aldı burada terör tırmandı,bölücülerin moral motivasyonu arttı. Kantonlar kuruldu aynı motivasyon patlaması yaşandı. Yaşadığı,gördüğü,tanık olduğu olayları bile anlamlandıramayan bir ülke problemlerini çözebilir mi?
Konunun MGK’da görüşülmesinin,askerin sınırda birkaç tankı sağa sola hareket ettirmesinin hiçbir fayda ve anlamı yok. Bugün Türkiye milli menfaatlerini koruyamıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk defa toprak kaybediyor.Bu zihniyet devam ettikçe hiçbir şey değişmeyecektir. Türkiye’nin en acil meselesi milli menfaatlerimizi koruyan bir iktidara kavuşmaktır.