AKP iktidarının 15.yılında tükenmişlik sendromunda ve kolay atlatacağa da benzemiyor.
Düne kadar yenilik ve reform diye sunduğu herşeyi bir bir terk ediyor.
Hatta bazılarında 20-25 yıl öncesine dönüyor. Eğitimde ve hukukta geriye dönüş en açık örnekler.
Bunu anlayabiliyorum çünkü öteden beri bu zihniyetin ülke yönetmeye fikren muktedir olmadığına inanıyorum.
Son 3 yılda sosyal medyada, halkın önüne yeni bir seçenek sunulmadığı ahvalde AKP’nin her seçimi kazanacağını ama asla ülkeyi yönetemeyeceğini savuna geldim. Geçenlerde AKP li aktif bir m.vekilinden ‘’artık yönetemiyoruz’’u okuyunca gülümsedim.
Genel başkanının AKP'de gördüğü 'metal yorgunluğu' aslında tam da bu. Ama O açık itiraf yerine örtülü ifadeyi seçiyor.
Çünkü 2019'a yönelik kaygıları korkuları var ve kaybetme tehlikesi adım adım yanaşıyor.
Reel politikte şu 2 temel sebep tehlikeyi her geçen gün daha da büyütüyor.
İçeride düne kadar yekpare olan partisi içten içe kaynayan kazana döndü bunu biliyor.
Dışarıda Meral Akşener’in henüz adı sanı belli olmadan halkın umudu olmuş, anketlerde % 25 lere tırmanmış partisi karabasan gibi geliyor.
Cumhurbaşkanlığından çok her hafta partililerle yaptığı toplantılarda, "Yolsuzluk yapanı kapının önüne koyacağız, teşkilatları yenileştirip, gençleştireceğiz, lüks yaşamdan kaçınacağız’’ gibi sözler ediyor. Böylelikle halk nezdinde artık tek adama dönen iktidarının yolsuzluk, israf, adaletsizlik ekseninde yoğun eleştirilmesini önlemeye çalışıyor. İmar konusunda titizlik istiyor ama 23 yıldır yöneten zihniyetin kendisi olduğunu unutup canım İstanbul'u mahvettiği gerçeğini gizlemeye çalışıyor.
Halkın taleplerine duyarlı olunmasını istiyor ama AKP iktidarı ve teşkilatlarında halkın artık önemi kalmadığını bilmiyor(!)
Yandaş müteahhit, siyaset esnafı, aile erkanı ve damatların iş tuttuğunu bilmiyormuş gibi yapıyor.
Belediye başkanlarının lüks araçlara binmemesini ve sade yaşamı tavsiye ediyor. Belediye paralarının gerekli yerlere harcanması, hizmet edilmesi v.s öğüdünü veriyor.
Ama partisinde bunun artık imkansız olduğunu bilmiyor. AKP devletin tüm gelenek, teamül kurumsal kimliklerini yok etti.
Yerine koymaya akılları yetmeyince sistem ahbap-çavuş ve kazan kazana döndü.
İmdi Hazineden beslenen kamu kaynaklarını talan edip saltanat sürenlere bundan vazgeçin diyor. Tabanı dahil yolsuzluk, israf, ayrımcılık, adam kayırmacılıkta önceki tüm iktidarlara rahmet okuttuğunu görmüyor.
Bilmem kaç bin odalı israf Saray’da oturarak, tutumluluk, sadelik, dürüstlük konulu verdiği vaaza kimse inanmıyor. Bu bir yönüyle AKP nin iç meselesi daha çok partisini ilgilendiriyor.
Ancak 2.temel sebep olan yeni parti toplumun kahir ekseriyetini ilgilendiriyor. Sokakta, çarşıda, pazarda, şehirde, köyde, kasabada, fabrikada hasılı her yerde sahada konuşuluyor ve dört gözle bekleniyor.
Sistemin seçilmişler eliyle iflasından kaynaklı toplumsal stresimiz yeni partinin kabul görmesiyle umutsuzluğu umuda dönüştürüyor.
Halkta, sadece yeni partide, mesleksizlerden mürekkep onu geçim kapısı yapan siyaset esnafının yenilikçilikten ziyade kostüm değiştirerek var olacakların kaygısı var. Buna özen gösterilmesi halinde halkın ezici çoğunlukla ardına geçeceği ve sürekli aleyhine işleyen mevcut siyaset düzeninin değişeceği inancı var.
Parti ve ülke yönetiminde, liyakat ehliyet ve samimiyet esasına dayalı, mevcut parti düzeni ve özellikle de MHP’deki maraziyetleri bünyesine taşımadan ülkemizin can yakan temel sorunlarına milletin bütününü kucaklayacak bir anlayışla çözüm öneren bir yeni parti bekleniyor.
İdeolojik slogancılıktan uzak, ham hamasetten arî, dogmatik kabullerden beslenen ezbercilik yerine, akılcılık ve ilimcilikle yönetime talip, ''siyasette ahlak -yönetimde adalet'' vaat eden bir parti.
Demokratik hukuk devletinin herkes için huzurlu, güvenli ve müreffeh bir yaşam şartı olduğunu kabul, ilan ve taahhüt etmesi yetecek.
Şüphesiz ki söz söyleyen ağızla muteberdir kuralı gereği bunları itibarlı, bilgili, birikimli ve yapabileceği konusunda halkın inanacağı ağızlara sahip kadrolar söyleyecek.
Gayret bizden, tevfik Allah’tandır.