MHP yerel seçimlere 30 büyükşehirde ve çok sayıda şehirde Ak Partiyle birlikte girecek. Dolayısıyla partinin performansının aldığı oya göre değerlendirilmesi mümkün değil. Kriter, kazanılan belediye başkan sayısı olacaktır. Belediye başkanlarının azalması değil artması muhtemel. Zira vatandaş ekonomik durumdan MHP’yi sorumlu tutmuyor.
MHP’nin seçimleri kazandığı şehirler, zaten geleneksel olarak güçlü olduğu şehirler. İlaveten MHP’li belediyeler merkezi yönetimden belki Ak Partili belediyelerden bile fazla destek gördüler. Vatandaşlara önceki dönemlere göre daha çok hizmet götürdüler. Ak Parti’ye mesaj vermek isteyen seçmenlerin ve Ak Partiye kızan, küsen seçmenlerin büyük kısmının ikinci adresi MHP oluyor. Bu seçimlerde 2019 senesine göre Ak Parti daha çok il ve ilçede aday göstermeyerek MHP’ye destek verecek.
CHP ve İyi Partinin seçimlere ayrı olarak gireceği dikkate alındığında olağan olan MHP’nin geçen seçimden daha çok belediye başkanlığı kazanmasıdır. Ülkücü camiaya hitap eden ikinci büyük parti olan İyi Partinin kriz yaşaması, kadrolarının kayda değer kısmını kaybetmesi de MHP’nin avantajı. MHP yerel seçimlerden iki hafta önce büyük kongresini yapacak. Bu kongreden önce, MHP’den ayrılarak başka partilere özellikle İyi Partiye gidenlere af çıkarılırsa, itibarlı şekilde geri dönüş olanağı tanınırsa ve parti kadrolarında yer ayrılırsa, MHP ekstra ivme kazanır.
MHP Genel Merkezi 2016 yılından sonra aday gösterme kriterlerini değiştirdi. Bu değişikliğin iki önemli nedeni var. MHP’ye merkez sağdan gelen ve ülkücü kökenli olmakla birlikte daha önce merkez sağda siyaset yapmış isimlerin neredeyse tamamı (Sadece Celal Adan istisnadır.) önce kongre sürecinde Meral Hanımla birlikte hareket ettiler sonra partiden koptular. Türkiye, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçti. MHP artık yönetime talip olmuyor, Tayyip Erdoğan’a destek veriyor. Bu iki gelişmeden dolayı MHP’nin tüm adayları ülkücü. Bu yaklaşım teşkilatları motive ediyor.
Daha önce listeleri merkez sağdan gelen flaş isimler, asker emeklileri, diplomatlar, ekonomistler ve üst düzey bürokratlar doldururdu. Kazanacak yere giren teşkilat mensupları %20-30 aralığında olurdu. Son iki genel seçimde ve 2019 yerel seçimlerinde aday gösterilenlerin neredeyse tamamı teşkilattan geliyor. İyi Partinin milletvekillerinin çoğunun iş adamı olduğu göz önüne alındığında bu yaklaşımın teşkilatları nasıl motive ettiği daha iyi anlaşılır.
MHP geçen seçimlerde AK Partinin kazandığı büyükşehirlerde belediye başkan yardımcılığı talep etmemişti. Bu yaklaşımız değiştirilmesi yerinde olur. Belediye başkan yardımcılıkları alınması hem MHP’nin vatandaşla temasını arttırır hem de ülkücü kadrolar yerel yönetimlerde tecrübe kazanır. Yönetim iki partiden oluşursa, oto kontrol sağlanır, daha geniş kesimlerle bütünleşmek kolaylaşır.
MHP, 2018 seçimlerinden önce af vaadinde bulunmuştu. Seçimlerde beklenenden çok daha fazla oy almasında bu vaat etkili oldu. Genelde vatandaşların çoğunluğu affa karşıdır. Fakat affa karşı olanlar bu motivasyonla oy kullanmazlar. Hangi partiye oy vereceklerse o partiye oy verirler. Oysa af isteyenlerin en önemli motivasyonu aftır. Bu insanların ya eşi, ya evladı ya babası cezaevindedir.
Ona kavuşmak için hiç oy vermeyeceği bir partiye bile düşünmeden oy verebilirler. MHP’nin bu seçimler içinde benzer bir af vaadi ya da teknik ifadesiyle infaz düzenlemesi hazırlığında olduğu biliniyor. Cezaevlerindeki vatandaşların sayısının dört yüz bini, kaçak vatandaşların sayısını bir milyonu aştığı, bir milyon vatandaşın hapis cezası talebiyle yargılandığı ve on milyon civarında vatandaşın birbirleriyle mahkemelik olduğu dikkate alındığında, af vaadinin tesirli olacağı kesindir.
Nitekim geçen seçimlerde MHP, Diyarbakır’da her zaman aldığından yirmi beş bin oy fazla aldı. MHP’nin vereceği böyle bir vaat, hem MHP’nin, hem de MHP’nin Ak Partiyi desteklediği yerlerde Ak Partinin oylarını arttırır. Af ile yerel seçimlerin ne ilgisi var denilebilir. İlgisi yok. Ama af bekleyen kitleler için aftan daha önemli bir konu yok. Ayrıca, Türkiye’nin bu kadar kamplaştığı bir ortamda karşı kamptan oy almayı sağlayacak çok fazla enstrüman da yok.
Cumhur ittifakının değerlendirmediği bir fırsat var; Ege ve Akdeniz’in sahil şehirleriyle Trakya’da yaşayan ve Ak Partiye asla oy vermeyecek bazı vatandaşlar, laiklik ve Atatürk duyarlılığı olan MHP adaylarına rahatlıkla oy verebilir. Bu fırsat değerlendirilse, Muğla, Çanakkale, Tekirdağ ve Eskişehir gibi oy farkının az olduğu kentler bu usulle kazanılır. Bu iddiamızı örneklendirmemiz gerekirse, 2019 seçimlerinde CHP %36, Ak Parti(MHP ile birlikte) %29 ve Muğla Ak Partiye verildiği için bağımsız aday olan MHP’li Behzat Saatçi %26 oy aldı. Eğer Saatçi MHP adayı olsaydı ve Ak Parti MHP’yi destekleseydi Muğla kesinlikle kazanılırdı.
Söz konusu şehirlerde MHP, Ak Partiden daha çok oy alıyor değil. MHP, Ak Partinin oy alamayacağı toplum kesimlerinden rahatlıkla oy alabilir. Manisa örneği ortada. Neticede Manisa’da Egede bir sahil kenti. Daha ilginç bir örnek daha verelim. MHP adayı Cengiz Bağdan, 1999 seçimlerinde, solun kalesi olan, ülkücü hareketin çok zayıf olduğu Kırklareli’nin belediye başkanı seçildi. Aynı şahıs, 2004 seçimlerini MHP adayı olarak çok çok az oy farkıyla kaybetti. 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde Ak Parti adayı olarak fark yedi. Bu formül en azından bir iki il ya da ilçede değerlendirilmeli. Sonuçta gaye seçimleri kazanmak.