Zafer Partisi 14 Mayıs’ta hem beklenenin üzerinde oy aldı hem de desteklediği adayın oy oranı %5’i aştı. Bunu adayının kazanma şansı olmamasına ve barajı aşamayacağı belli olmasına rağmen yaptı. (Mesela, Yeniden Refaha oy veren seçmen açısından, baraj sorunu yoktu. YRP, cumhur ittifakına dahil olduğundan, ne kadar oy alırsa alsın barajı geçmiş sayılıyordu.) Bu başarının temel nedeni Zafer Partisinin toplumda sığınmacılara oluşan tepkinin sözcüsü olmasıdır. Zafer Partisi sığınmacılar konusunu o kadar çok ve o kadar tesirli işledi ki, bu konuyla özdeşleşti.
Zafer Partisi deyince akla sığınmacılar, sığınmacılar deyince akla Ümit Özdağ ve ZP geliyor. Bu konuyu sahiplenmesi ve ısrarla dile getirmesi, Zafer Partisinin ilgi görmesini sağladı. Yoksa siyasi arenada Zafer Partisinin dolduracağı bir boşluk yoktu. Ümit bey gündeme gelmeyi bilen bir lider. Parti medyada çokça yer alınca ve toplumun tepkili olduğu bir konuyu farklı boyutlarıyla işleyince siyasette kendine yer açtı. Fakat bu durum gelinen noktada ZP için büyük handikap.
Vatandaşlar Zafer Partisinin ekonomi alanındaki önerileri nedir, nasıl dış politika takip edecek, sağlık alanında neler yapacak bunları bilmiyor, sormuyor, merak etmiyor. ‘’Zafer Partisi eşittir sığınmacılar sorunu’’ noktasına gelinmiş durumda. Hele yerel seçimler söz konusu olduğunda, Zafer Partisi akla gelen, yapacakları merak edilen bir parti değil. ZP, içine düştüğü tek boyutluluktan kurtulmayı hedeflemeli. Çok boyutlu olmalı. Aksi halde büyüyemez. Etkili bir sivil toplum kuruluşu işlevi görür.
ZP, yerel seçimlerde etkili olabilecek bir parti değil. Kadrolarında geçmişte yerel yönetimlerde görev almış parlak isimler yok. Bugüne kadar gündeme getirdiği yerel yönetimlerle ilgili iddialı bir proje yok. Sığınmacılar sorununu belediyelerin çözmesi olanaklı değil. ZP’ nin yerel seçimlerde ittifak kurması mümkün değil. Aynı kulvarda olduğu MHP ve İyi Parti, Zafer Partisinin varlığını sürdürmesini istemez.
Ona can suyu vermez. CHP ile ittifak kuramaz. Çünkü CHP, Zaferle ittifak kurduğu an Dem Partili oyları ebediyen kaybeder. Zafer Partisi içine düştüğü darboğazı güçlü ülkücü adaylar göstererek aşmaya çalışıyor. Bu doğru bir yaklaşım olsa da partiye oy katkısı sınırlı olur. Zira yerel seçimlerde vatandaş iddialı adaylara yönelir. Fakat güçlü ülkücü adaylar, partinin gündeme gelmesini, konuşulmasını ve medyada daha çok yer almasını sağlar.
Ülkücüler ikiye bölünmüş ve kutuplaşmış durumda. MHP’de kalan ülkücülerden, Ak Partinin desteklendiği yerlerde eğer aday ülkücü camiaya çok tersse, ZP’ ye sınırlı oy kayması olabilir. İyi Parti cenahından da oy kayması sınırlı olur. Çünkü İyi Parti zaten büyük şehirlerde iddialı olmadığından çok oy alamayacak. İyi Parti seçmeni genel olarak CHP’ye yönelecek. Ak Parti ya da MHP adayının ülkücü ve iddialı olduğu kentlerde, İyi Partiden bu partilere de oy kayması olabilir. Kalan seçmen ölümüne sadık, kanı İyi Parti diye akan seçmen olacak. İyi Partinin iddialı olduğu şehirlerde neden seçmen iddialı bir partiyi bırakıp Zafere gitsin?
Örneklendirmek gerekirse Azmi Karamahmutoğlu iyi bir aday. Fakat MHP’den oy alamaz. 14 Mayıs’ta Kemal Beyi açıktan desteklediği için MHP’lilerin üstünü çizdiği bir isim. Fakat Ekrem Bey’e gidecek oylardan oy alabilir. Zafer Partisi kampanyasında, ‘’kazanma’’ değil özellikle ‘’sığınmacılar’’ konusunda mesaj verme temasını işlemeli. ‘’Zafere verdiğiniz oy, sığınmacıları ülkemizden gönderin mesajıdır.’’ propagandası yapmalı. Azmi Bey, ‘’Ben başkan seçilirsem sığınmacılara yaptırımlar uygulayacağım.’’ temasını işliyor. Bunun zerre kadar faydası olmaz. Vatandaş Azmi Beyin seçilemeyeceğini biliyor. Seçilemeyecek adayın vaatlerine, projelerine itibar edilmez.
Azmi Bey, ‘’Bana verdiğiniz her oy, Ankara’ya sığınmacı istemiyoruz, mesajıdır. ‘’ demeli, sürekli bunu vurgulamalı. İstanbul gibi Zafer Partisi adayının tek ülkücü aday olduğu yerlerde, bu durumunda propagandası yapılmalı. Zafer Partisine oy veren seçmen genel olarak Erdoğan karşıtı. Bu seçmen tezkereye hayır diyen, bölücünün elini öpen CHP’ye de sıcak bakmaz. Bu Zafer’in avantajı olsa da, seçmenlerinden, Turgut Bey ve Mansur Bey gibi ülkücü isimlere, Ekrem Bey gibi popülist liderlere yönelenler olacaktır.
Zafer Partisinin bir dezavantajı hazine yardımı almaması. Bu durum yürüteceği kampanyayı çok sınırlıyor. Bir diğer dezavantajı, partinin kadrolarındaki yüksek sirkülasyon. Hem genel merkez kadroları hem de teşkilatlar sürekli değişiyor. Taşra örgütleri açılıp, kapanıyor. Ayrılanlar Ümit Beye ağır ithamlarda bulunuyor.
Ümit Beyin 27 Mayısçı söylemi ve Yassıada’yı meşru görmesi, partinin geniş toplum kesimlerine ulaşmasını engelliyor. CHP’nin bölücü partiye sıcak durması, İyi Partinin dağınıklığı, değerlendirebilirse Atatürkçü seçmenlerin bir kısmının Zafere yönelmesine yol açabilir. Zaferin bir başka eksiği, tek adam partisi görüntüsü vermesi. Zafer deyince akla Özdağ geliyor ve başka isim gelmiyor. (Bu imaj Azmi Beyin aday olmasından sonra zayıfladı.)
Vatandaş tek kişiye asla oy vermez. 2002 seçimlerinden önce, çok sevilen ve kamuoyunda başarılı kabul edilen iki siyasetçi parti kurdu. Erdoğan ve Sadettin Tantan. Ak Parti %34, Yurt Partisi %1 oy aldı. Bu farkın en önemli nedeni, Erdoğan’ın yanında başarılı, güçlü ve tanınmış siyasetçilerin olmasıydı. Yurt Partisi aynı Zafer gibi tek adam partisiydi. Zafer Partisi, ülkücü camiada ağırlığı olan Lütfü Şehsuvaroğlu ve Cezmi Polat gibi, Atatürkçülerin itibar ettiği Sina Gürel gibi mensuplarını vitrine koymalı, kamuoyunun karşısına tek adam yerine kadro olarak çıkmalı.