Yerel seçimlere çok az bir zaman kaldı. Bir çok okuyucum kime oy vereceğiz diye soruyor. Herkesin kafası karma karışık. Demek ki mevcut partiler Türk Milliyetçiliği kimliği taşıyan insanları tatmin etmiyor.
Milliyetçiliğimiz, milletimizin, ülkemizin menfaatlerini önde tutmaya dayanır.
Bizler derdi, davası olan insanlarız. Derdi olana rahat yoktur. Hele böyle bir ülkede hiç yoktur. Bir tarafta PKK terörü, bir tarafta kötü ekonomi yönetimi, bir tarafta her gün kalitesi düşen siyasetçi profili bizi de durup dinlenmeden mücadeleye mecbur ediyor.
Gençliğimiz Dış Türkler sevdası ile geçti. Kendimizden çok onları düşündük. Güzel Türkistan'a türküler, marşlar söyledik. Aradan yıllar geçti değişen çok şey oldu ama hala zulüm altında inleyen -milletdaşlarımız-dindaşlarımız- var. Maalesef -Türk- kimliği taşıdıkları için sahipsiz bırakıldılar. En son Binali Yıldırım'ın Çin'in toprak bütünlüğünden yanayız, terörist faaliyetleri onaylamamız mümkün değildir şeklindeki sözleri tam bir skandaldı. Dinleri, inançları değiştirilmek istenen,zulme, işkenceye,soykırıma maruz kalan soydaşlarımızın bir kalemde üzerleri çizildi.
Baştan beri söylediğimiz gibi iktidarın milli bir davası yok. İslam sadece iktidarda kalmak için kullanılan bir araç. Bir ülkücüyü şöyle bırakın biraz vicdan taşıyan bir insanın Doğu Türkistan'daki Çin zulmüne kayıtsız kalması düşünülemez. Ne yazık ki kayıtsız kalmakla kalmadılar bir de imanını, namusunu kaybetmek istemeyen insanları-terörist- kategorisine koydular.
Bütün bunlar milliyetçiliğin bugün bile vaz geçilmez olduğunu, milli davaları müdafaa etmenin yegane yolu olduğunu gösteriyor. Şu süreçte başkalarının himayesi ile milliyetçilik yapılamayacağını da anlamış bulunuyoruz. Milliyetçi, milletinin menfaatlerinin söz konusu olduğu yerde susmaz, milliyetçi aklını şu veya bu faninin değil milletinin,inançlarının, imanının emrine verir.
Bütün bunları niye yazdım, ortada dört dörtlük bir milliyetçi siyasetin olmadığını göstermek için. Ancak şu da bir gerçek milliyetçilik yapmak için herhangi bir kişi veya partiye ihtiyaç yoktur. Milliyetçilik tamamen ferdi bir durumdur, insan her hal ve şartta başkasına ihtiyaç duymadan milliyetçilik yapabilir. Milliyetçilik/ ülkücülük çoğu zaman tek başına gidilebilen bir yoldur. Başkalarına ihtiyaç duyanlar, tek başına yürüme yürekliliğini gösteremeyenlerdir.
Önümüzde bir seçim var, kimseye şu veya bu partiye oy verin veya vermeyin diyecek durumda değilim. Partiler misyonlarını yerine getirmiyor diye inançlarımızdan, ülkülerimizden taviz vermemiz gerekmez. Partiler yokken Türk milliyetçiliği vardı, onlara rağmen de var olmaya devam edecektir. Öyleyse ne demek istiyorum: diyeceğim şudur, bizi bir araya getiren bir parti veya bugün siyasi oluşumların başında olan kişiler değildir. Bunda rahmetli Türkeş ile Rahmetli Yazıcıoğlu'nu ayırıyorum. Bu kervanın düzülmesinde onların büyük emekleri olmuştur. Milliyetçilik/ülkücülük bir gönül işidir. Bugün gönlüyle bizim gibi düşünen her partiden bir çok aday arkadaşımız var. Partilerin çoğu desteklenmeye layık olmasalar da desteklenmeyi hak eden arkadaşlarımız var. Bu zorlu mücadelede onları yalnız bırakmak ne bize ne de mensubu olduğumuz davaya yakışır. Ben nerede bir ülkücü aday varsa -partisine bakmadan- onunla beraber olmayı,desteklemeyi bugünün şartlarında en isabetli politika olduğunu düşünüyorum. Tavrım partilerle değil, ülkücü adaylarla beraber olmaktır. Başka tür davranacak olanlara da saygım vardır. Anladım ki kadrolar değişmeden politikalar değişmiyor. Onun için diyorum ki gelin nerede milliyetçi, namuslu,vatansever, ülke ve millet menfaatlerini önde tutan yüksek ahlaklı kim varsa ona destek olalım.