Yetti artık demek yetmez, yetirmek gerekir…
Bıçak kemiğe dayandı demek yetmez, o bıçağı kemiğe dayayanı pişman etmek gerekir.
Birlik olmak gerekir demek yetmez, gerçekten birlik için daha önce ötekileştirdiklerinizi samimiyetle ve kalıcı olarak kucaklamak gerekir.
Türkiye bir mozaiktir demek yetmez, bu ülkeyi mermer haline getirmek gerekir.
Dalından kopan yaprağın yönünü rüzgar tayin eder demek yetmez, o yaprak neden koptu diye sorgulamak gerekir.
Yola çıktıklarımızı, yolda bulduklarımıza değişmeyiz demek yetmez, etrafınızdakilerin kaçının yola çıktıklarınızdan, kaçının yolda bulduklarınızdan oluştuğuna bakmak gerekir.
Yaratılanı yaratandan ötürü severiz demek yetmez, sevmediklerinizden olup da bu ülkeye ihanet etmeyen, birilerinin kucağına oturmayan, bu ülkeyi karşılıksız sevenlerin de Allah’ın (c.c) yarattıklarından olduğunu unutmamak gerekir.
Zaman Nasıl Geçti
Mevcut iktidar devlet yönetiminde 14 yılını tamamladı, 15’ine girdi. Bu çok uzun bir süredir. Basit bir ifadeyle;
AKP iktidara geldiğinde doğan çocuk 3 yıl sonra üniversiteli olabilecek,
O gün çalışmaya başlayanlar yaşa takılmazsa 10 yıl sonra isterse emekli olabilecek,
Sayın Cumhurbaşkanından en ücra teşkilattakilere kadar herkes kabul etmektedir ki, devleti yönetenlerin millet kavramına ve devlet mevhumuna bakışı 15 Temmuz menfur kalkışmasından sonra değişmiştir. En azından gördüğümüz ve algıladığımız odur.
Bize yetti dedirten, bize bıçak kemiğe dayandı dedirten kim?
Ön planda PKK, FETÖ, İŞİD/DEAŞ…
Arka planda üst akıl, yedi düvel, Türk’ün tarihiyle hesabı olan dış ve iç düşmanlar…
Ne Yapılmalıdır;
Lafı uzatmaya gerek yok. Çözümün adresi devleti yönetenler ve siyaset kurumudur.
Ön plandaki ve arka plandaki düşmanlardan başka Türkiye’mizin huzuru için hükümete yardımcı olmayan var mı? Yok…
Ben polis olmam, ben askere gitmem diyen var mı? Yok. Aksine önce ben varım diyenler, şehidine acı gözyaşı dökenler, ölüme koşanlar var, bayrağı yere düşürmeyenler var.
Bu milletin adının Türk Milleti, bu milletin dininin İslam dini olduğunu söyleyelim. Kürtler bizim gözümüzdür diyelim, Hz. Ali efendimizi sevenler bizim özümüzdür diyelim. Andımıza and olsun ki, bu vatanın bekası için kendi canımızı, kendi ahfadımızı fedaya hazırız diyelim.
Kendi içinizde olup da çocukken değil, ellisinde altmışında iken, ön planda yetti dedirtenlere övgü dizenlere, övgüleri kayıtlı olanlara ve hatta kayıtları meydan boşken kendileri yayınlayanlara da dokunun ki haksızlığa uğradığına inananların gönlü soğusun.
Yarınları görün, biz dün “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” derken, şehitleri istismar etmeyin diyenler bugün gerçekleri gördüler, bunu birliğimize çimento yapın.
Birileri bizi bölmek istiyor, dün olduğu gibi bugün ve yarınlarda da isteyenler olacaktır.
Birileri iç savaş çıkarmak istiyor, dün olduğu gibi bugün ve yarınlarda da olacaktır.
Birileri bize diz çöktürmek istiyor, dün olduğu gibi bugün ve yarınlarda da isteyecektir.
Bilmeliyiz ki, Atatürk olursak ve Atatürk’e sahip çıkarsak, bilmeliyiz ki Türk Milleti şemsiyesinin altına girer ve çınar kabuğundan yapılan o şemsiyeyi deldirmezsek, bilmeliyiz ki Hz. Ömer olur ve onun mumunu istismar etmezsek, bilmeliyiz ki sanalda ve söylemde değil sahada da bir olursak…
Belki canımızı yakarlar ama bizi kimse yıkamaz…
Bu böyle biline, “Yetti Gayri Demek Yetmez, Yetirmek Gerekir.”
İzmir’de, Suriye’de, İstanbul’da, Kayseri’de, yurdumun neresinde olursa olsun Türk Vatanı ve Al Bayrak için şehadet şerbeti içenleri minnet ve şükranla anıyor, rahmet diliyorum.
06/01/2017 Ankara