Ülkücü katili Ozan Ceyhun’un Viyana’ya büyükelçi olarak atanmasına epeyce insanımız şaşırmış görünüyor.
Hâlbuki ortada çok şaşıracak bir durum yok.
Büyükelçiliğe atayan ile büyükelçiliğe atanan kişileri incelediğimizde hayata baktıkları noktaları ilgi alanlarını yergi alanlarını analize tabi tuttuğumuzda epeyce ortak noktalarını bulabiliyoruz.
Öncelikle ikisi de milliyetçi değil enternasyonalistçi çizgileri var.
İki şahısta da bir cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığında birliktelik görülüyor.
İkisinde de çok belirgin bir oportünist özellikler göze çarpıyor, biri ikisi de kısa zaman aralıklarıyla sürekli gömlek değiştiriyor, milli görüşten liberal, sonra yerli milli Amerikancı, AB’ci bir bakıyorsunuz Putin’in en yakın dostu, bir İslamcı, bir gün Öcalan’la, bir gün Bahçeli ile…
Diğerinin hayat çizgisinde de birçok kırık görünüyor, babasının en yakın arkadaşlarından Yalçın Doğan’ı bile şaşırtmış, sürekli dönmeleri THPC ile başlayan DEV-YOL ile devam eden SPD ve Yeşiller Partileriyle sürdürülen hikâye Ak Partinin kapısında tasma bağlanması ile bu güne geliyor.
Temel birliktelikleri gayrı millilikte toplanmış görünüyor.
Lütfen göstermelik milliyetçi söylemler hamasi nutuklara kimse kanmasın çünkü sonuçta “Her şey aslına rucu eder”
Aslında ne iseniz sonunda ona dönersiniz bir kaçınılmaz kural bu.
Sayın Tayyip Erdoğan ve Viyana’ya devletimizi temsil etsin diye atadığı Ozan Ceyhun aşağı yukarı aynı kişilikte insanlardır.
Ozan Ceyhun Adana Öğrenci Yurdunun önündeki otomobilin üstüne çıkarak, yurdun 3 üncü katına bomba attı ve Giresunlu Mustafa Güngör’ü şehit etti. Bir fırsat meselesi diğerinin eline öyle bir fırsat geçseydi ne yapardı acaba farklı bir beklenti içinde olanlar için tahminim hayal kırıklığıdır.
Kızan köpüren darılan arkadaşlardan ricam biraz daha serinkanlı düşünmeleridir. 12 Eylül’de tüm camia cezaevlerinde işkence hanelerde çile çekerken, idamlarla boğuşurken, iki üst düzey görevdeki kişi tutuklanmamıştı korundular da diyebiliriz.
Diğer cenahta da yıllarca cezaevlerinde çile çeken idam edilen kenar mahallelerin fakir halk çocukları vardı, onlarında koruyucusu yoktu ama Ozan Ceyhun’un her türlü önü açıktı, yaşadığı hayattan bunu anlayabiliyoruz.
Aslında değişen çok fazlada bir şey yok.
Devşirmeler yancılar işbirlikçiler her yerde.
Herkes her şeyi biliyor.
Olan garip kavruk fakir Anadolu insanına oluyor.