Yoksulluk az gelişmiş ülkelerin kalkınmamaları ve yine bu ülkelerde nüfus artışı oranının yüksek olması nedeniyle bireylerin, fizyolojik, sosyal ve fiziki ihtiyaçlarını karşılayamamalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Ekonomide rasyonel politikalar izlenir.
İşsizliği önleyici tedbirler alınır, üretim artışı sağlanırsa hem işsizlik hem de yoksulluk önlenebilinir.
Yoksulluk ve işsizlik Türkiye'nin önde gelen sosyolojik bir gerçeğidir.
Türkiye'nin/40' yoksul ve nüfusun /16'sı işsizdir.
Yoksula yardım yaparak yoksulluğun önüne geçmek oldukça zordur.
Yoksulluğu önlemek yatırım yapmakla mümkündür.
Son yıllarda Türkiye tüketime dayalı bir ekonomi izlediğinden bu sonuçlarla karşı karşıya gelmiştir.
Oysa kalkınmakta olan dünya ülkelerine baktığımızda üretime dayalı bir politika izlediklerini görüyoruz.
Bütün bu gerçekler karşısında siyasiler gündem değiştirmek için milletin sorunlarını adeta görmezden gelmektedir.
Cumhurbaşkanı, “benim ülkemde kimse ekmeğe muhtaç değildir” demesi manidardır.
Çalışma Bakanı keza öyle, “ülkemizde yoksul yoktur” açıklaması.
Bütçe görüşmelerinde, Denizli AKP Milletvekili, “kuru ekmek buluyorsa aç değildir” demesi Milletle ne kadar kopuk olduklarının resmidir.
İktidar ölü numarası yapmakta.
Ülkenin ve milletin sorunlarını halının altına süpürüp göstermemekte direniyor..
Bütün bunlar milletin sorunlarını azaltmadığı gibi her geçen gün daha da dayanılmaz hale getirmektedir.
Elbette ki günü geldiğinde sizleri o noktalara getiren bu aziz millet mutlak hesabını soracaktır.
Bu sorunlar ve yoksulluklar MHP liderinin başlattığı "Askıda Ekmek" demekle olmuyor, olmadı.
Büyük ortak size katılmıyor?
Bu süreçten kurtulmanın tek yolu üretime dayalı politikalardır.