Ahlaklı yapılan her iş güzeldir. Özellikle siyasetin - ahlaklı- yapılması gerekir. Çünkü günümüzün gerçek starları politikacılar, yöneticilerdir. İnsanlar onlara bakarak yönlerini tayin ediyor, onları örnek alıyor, onları dinliyor. Herkes arkasında yürüdüğü insana -kayıtsız şartsız- teslim oluyor. Onun için siyasetçilerin her hataları, ahlaki açıdan sorunlu her davranışları vatandaşa yansıyor. Bir kişinin hataları takipçi sayısı kadar çoğalıyor. Bir günah, bir hata milyon hata oluyor.
İktidar geçen hafta muhalefet belediyelerine icra gönderdi. Erdoğan, bir konuşmasında Çalışma Bakanına ‘silkeleyin’ diyince o da muhalefet belediyelerini çalışamaz hale getirmek için hesaplarına haciz koydu.
Belediyeler elbette borçlarını ödemelidir. Ancak sadece muhalefetin belediyeleri mi borçlu? Niçin AKP’nin, MHP’nin belediyelerine aynı muamele yapılmıyor? Üstelik bu borçların yüzde 90’ni AKP döneminde kalan borçlar. İktidar har vurup harman savuran bu belediyelere bir defa olsun borçlarını hatırlatmamış, icra göndermemişti.
Muhalefet belediyelerini hizmet edemez hale getirerek onları itibarsızlaştırmayı düşünmek ahlaki değil. Bu belediyeler Yunan’a, Rus’a hizmet etmiyor, Türk halkına hizmet ediyor. Belediyeleri geri almak için yapılan bu hamle beklenen sonucu doğurmaz. İnsanlar okuyor, araştırıyor, görüyor… Kimin ne yaptığını, ne yapmak istediğini anlıyor.
Bu çirkin tutum Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Devleti partileştirmek, o ülke halkını ortadan ikiye bölmektir. Sayın Erdoğan bu tavrı ile bütün bir milletin başı olmayı elinin tersi ile itip kenara atıyor. Doğru olan, tüm belediyelere adaletle yaklaşmak, ayırım yapmamaktır. Siyasi mücadele mertçe yapılınca saygın olur. Kimine kayyum atayarak, kimine icra göndererek muhalefeti ezmeye çalışmak hukuk devleti ile bağdaşmaz! Bunun faturası sonunda Erdoğan ve partisine çıkar.
TRUMP’IN ÖVGÜSÜ
Trump, Erdoğan’ı övdü diye bazılarının ağzı kulaklarına varıyor. Ondan, peşinden gittikleri insan adına övünülecek sonuçlar çıkarıyorlar. Bazıları da sn Davutoğlu gibi ‘iman tazelemeye’ başlıyor: Bedenim nerde olursa olsun “ruhum AKP’li” diyor. Türk siyaseti ilk defa ruhu bedeninden ayrı düşmüş bir siyasetçi ile tanışıyor. Oysa mensup olduğu ruh, ilk iş olarak onun bağlantılı olduğu şehir üniversitesini kapatmıştı. Siyasetçiler böyle omurgasız davranınca, siyaset kurumuna duyulan güven de sarsılıyor.
Trump’ın övgüsünün kokusu yakında çıkar. Fakat ağzı kulaklarına varanlara şunu hatırlatmak isterim: Trump, mesela Sayın Müsavat Dervişoğlu’nu övseydi ne derdiniz? Aynı tepkiyi gösterir miydiniz? Yoksa suç üstü yakalamış gibi onu hain mi ilan ederdiniz. Ben cevabını vereyim; sizin bir kıbleniz yok, Trump bir muhalefet liderini övse onu defe kor oynardınız. Onun için en çok ahlaklı, faziletli siyasete ihtiyacımız var.
Unutmayın, düşman sizi övdüğünde bin defa düşünmeniz gerekir.