Tam da bu FETÖ soruşturmalarında Türkiye'yi sarmaya başlayan tehlikeyi yazmaya niyetlenmiştim... Çünkü konu Cumhurbaşkanı'nın da dediği gibi 'at izinin it izine karıştığı' noktaya gelmişti...

Biz ülkeyi yönetenlerin sıradan bir vatandaş gibi dertlenmelerine zaten alışmıştık alışmaya da bu sefer durum çok daha ciddiydi... Her gün yeni mağduriyetler duyuyor, orta vadede sosyal krize dönüşecek şekilde soruşturmaların konuyla ilgisi olmayanlara doğru yayıldığını görüyorduk...

Bir darbe soruşturması nasıl sulandırılacaksa, sanki bunu amaçlayan bir el başka görüşte olanları da işin içine çekerek amacına doğru yürüyordu... Haksız yere açığa alınan, ilişiği kesilen veya tartışmalı bir şekilde tutuklanan isimlere yenileri ekleniyordu...

Bu yeni bir krizdi ve üstelik sürdürülemeyecek bir krizdi... Milliyetçiliklerine kefil olabileceğimiz insanların, bazen bir ideolojik husumetle, bazen sendika kurnazlığıyla, bazen makam açma cingözlüğüyle işlerinden olduklarına ve üstelik hayattan dışlanabilecekleri damga yediklerine şahit oluyorduk... Bu çarpıklık da en fazla FETÖ soruşturmasını sulandırmak isteyenlerin işine gelecek, kaosa kapı aralayarak, soruşturma gölgelenecekti...

***

İktidarı destekleyen kimi yazarları bile isyan noktasına getiren bu çarpıklığı yazmaya niyetlenmiştim ilk yazımda... Âdeta bir ibrete daha ihtiyacımız varmış gibi sabah kapımız çalındı "Açın polis" diye...

Polislerin ellerinde savcılık talimatı vardı... Üç sayfalık bir ihbar mektubundan söz ediliyordu ve karmakarışık 21 kişilik listeden oluşuyordu... Evimizi aradılar, ardından Ankara Emniyeti'ne götürüldük ve 'usul gereği' ters kelepçeyi yedik...

İhbar mektubuna göre bizler 'FETÖ adına bir siyasî partiye sızarak ele geçirmeye çalışmak'la jurnalleniyorduk... Hayatı Türk milliyetçiliği çizgisinde geçmiş, yazılarında sadece o yapıya değil, aklını bir kişinin aklına ciro etmiş bütün anlayışlara, parti, cemaat, örgüt, dernek her neyse bütün yapılara itirazla geçirmiş birisi için yaşadığımız komik ötesi bir durumdu ama başka yaşananları gördüğümüz için doğrusu çok da şaşırmamıştık...

Sonuçta ifadelerimizi verdik ve masumiyetine inandığımız diğer arkadaşlarla birlikte mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakıldık ama işimiz bitmedi... Şimdi bu kumpası kuranlarla ilgili 'şüphe'den 'tespit'e ulaşmak için iz süreceğiz... Cumhurbaşkanı'nın genel olarak tanımlamada kullandığı ve 'at izi, it izi' benzetmesinde bizim işe bulaşmış, iftira mektubu yazan/yazdıran 'it izleri'nin peşine düşeceğiz...

Yeniçağ'daki ilk yazımda Şeyh Sadi'nin bir sözünü hatırlatmıştım: "İki şey insan ruhunu karartır: Susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak"... O yüzden susanlardan olup da ruhlarımızı karartmayacağız... Ve tabii ki Allah'tan korkup kimseye haksızlık da etmeyeceğiz...

Bir memnuniyetimizi de ifade etmeden geçmeyelim... Şahsımızı aşan ve bizi son derece memnun eden bir destek gördük... Arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, dostlarımız, okuyucularımız, sevenlerimiz medyadan ve sosyal medyadan büyük destek yollayarak açık bir haksızlığa karşı bizimle saf tuttular... Gözaltından çıktıktan sonra Başkent Öğretmenevi'nin bahçesinde yapılan karşılamayı asla unutmayacağım...

İl dışından gelip orada saatlerce bekleyenlere, adaletin tecellisi için dua edenlere, 'dâvâ arkadaşlığı'nın ne demek olduğunu herkese gösterenlere, orada bulunamayıp da iyi dileklerini esirgemeyenlere çok teşekkür ediyorum...

***

Bizimki senaryo olsa böyle olurdu ancak... Başkalarının, başta milliyetçiler olmak üzere, kimi AKP'lilerin ve CHP'lilerin de haksız yere düşürüldükleri mağduriyetleri yazayım derken, aynı akıbet az daha bizim başımıza gelecekti...

Tam da anlatmak istediğimiz buydu... Haksız uygulamalar darbecilerle mücadeleyi kuvvetlendirmez tam tersine zayıflatır... Şimdi daha çok inanıyorum buna... Şahsımla ilgili "Kendisi aslen Aborjindir, reenkarnasyon gereği önceki hayatında Gaskonya Dükü'ydü" deselerdi, FETÖ'cülükten daha ciddi bir iddia olurdu...

Bu tür sıra ve kapsam dışı fecaat bizim bile başımıza geliyorsa, siyaseten ve hayatın akışı gereği daha makul olan insanların başına neler geliyor ve buna da en fazla şimdi kim el ovuşturuyor diye düşünmek lâzım... Allah devletimizin ve milletimizin yardımcısı olsun...