Eski CHP Sosyal Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Eren Erdem, CHP olağanüstü kurultay süreci ve 2023 seçimlerinden bugüne kadar parti içinde yaşananlarla ilgili önemli değerlendirmeler ve iddialarda bulundu.

Erdem, basın açıklaması yaparak kamuoyunu bilgilendirdi.

İşte o basın açıklaması:

9 Nisan 2025

Eski CHP Sosyal Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Eren Erdem:

“CHP İÇİNDE YAŞANANLARIN SAF GERÇEKLİĞİ VE KURULTAY DEĞERLENDİRMEM”

Değerli Basın Mensupları,

Eski CHP Sosyal Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Eren Erdem X hesabından yaptığı açıklamayla geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen CHP olağanüstü kurultay süreci ve 2023 seçimlerinden bugüne kadar parti içinde yaşananlarla ilgili önemli değerlendirmeler ve iddialarda bulundu. 85 milyonun tamamı karşımda dahi olsa, asla ve kat’a şu gerçeği inkâr etmem söz konusu olamaz: Siyasi değişimler, ancak sistemsel değişimler ile gerçekleşebilir!” sözleriyle açıklamasına başlayan Erdem, demokratik sistemin özünü ve muhalefetin rolünü anlamanın zorunluluğunu vurguladı. CHP kurultayında yaşanan olayları değerlendirirken; bazı üyelerin “denge ve denetim” adı altında oluşturdukları liste ile salona girmesini eleştiren Erdem, bu durumun siyasete dair bir zaafiyet olduğunun altını çizdi. “Bir sistemin denge ve denetim mekanizması dışsal olamaz. Bu mekanizma, sistemin kendi temel ihtiyaçlarından biridir. Dışsal muhalefet yaratma çabaları, iktidarın meşruiyetini kabul etmek anlamına gelir” dedi. Erdem, siyasi değişimlerin sistemsel değişimlerle bağlantılı olduğunu belirtirken, CHP’nin kardeş partilerle olan ilişkilerini ve tarihsel deneyimlerini de hatırlattı. “Tarihimizde kalıcı bir sistem geliştirmek için yapılmamış pek çok deneme var. Türkiye’de kesin bir karşı sistem mühendisliğine ihtiyaç duyuluyor” şeklinde konuştu. Özgür Özel’e yönelik eleştirilerdebulunan Erdem, Özel’in karizmatik liderlik anlayışının, partinin içsel yapısını zayıflattığını vurguladı. “Bizim görüşümüz, sistem mühendisliği temelli kurumsal merkezciliktir. Bu iki bakış açısı, ayrı paradigmaları ve dünya görüşlerini temsil ediyor” dedi. Partinin içindeki bu çatışma ortamını aşmanın yolu olarak, kalıcı ve sağlam bir siyasi yapı kurulması gerektiğini ifade eden Erdem, “Yaşadığımız ‘anlam krizi’ karşısında, yüksek bir dava için mücadele eden bir anlayışı tercih ediyoruz” ifadesini kullandı. Erdem, sürecin sonunda, sistemin dönüşümünü sağlamak amacıyla bir çalışma grubu oluşturarak bu görüşlerin pratiğe dökülmesi için aktif rol alacağını duyurdu.

E. CHP Sosyal Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in X hesabından yayınladığı metnin tamamını ekte dikkatinize sunarız.

Saygılarımızla                                  

CHP İÇİNDE YAŞANANLARIN SAF GERÇEKLİĞİVE KURULTAY DEĞERLENDİRMEM

Sivasspor'dan Tiyatro Açıklaması: Figüran Olmayacağız Sivasspor'dan Tiyatro Açıklaması: Figüran Olmayacağız

Bu yazıyı, olan ve olmakta olanlar özelinde üretilerek yaygınlaştırılmış sübjektif "yargıların" şerrinden, bu metnin kıymet ve ehemmiyetini en yüksek seviyede idrak edeceğine kani olduğum Prof. Ersin Kalaycıoğlu hocamın ve en az bu abide isim kadar objektif şahsiyetlerin ilgisi ve katkılarını bekler; okurlara arz ederim. Bir soru sorarak başlayalım: Eğer Cumhuriyet Halk Partisi bir karar alsa ve partinin adını "Denge ve Denetim Partisi" olarak değiştirse, bu yeni isim temelinde bir iktidar siyaseti yapmak sizce mümkün müdür? Bu soruyu anlamlı hale getirmek için demokrasinin, iktidar ve muhalefetin ne anlama geldiğini bilmek gerekir. En azından siyaset yapıcılar, bu müesseselerin "sosyal medyadaki tartışmalarda kullanılan anlamlandırmaların" hiçbiri olmadığını bilir; bilmeyenler ise "siyaset yapıcı" denen mühendislik aksına dâhil değildir.

Tüccar siyasetçi, neyin nasıl olacağını anlamlandıramayan siyasetçi ve sistem mühendisleri

85 milyonun tamamı karşımda dahi olsa, asla ve kat’a şu gerçeği inkâr etmem söz konusu olamaz: Siyasi değişimler, ancak sistemsel değişimler ile gerçekleşebilir! Bu gerçek; bir karizmatik kişinin yahut söylemin kitlesel destekle iktidar olması gibi imkânsız bir hayale inanılmış olunsa da, gerçekliğini kaybetmez! Türkiye Cumhuriyeti Devleti, "var olma" aksını temel alan müesses sistemlerce idare edilir. Müesses sistem, toplumsal, paradigmal, bürokratik, içtimai ve çokça mümkün hususlarda, bir "gerçeklik üretme ya da bir gerçeklikle örtüşme" imkânları varsa "müesses sistem" olur. Dolayısıyla sosyal medya neye inanırsa inansın, siyasetçi üç şahsiyet ile tezahür eder. İlki "tüccar" siyasetçidir. Bu, yaygın tepkilerin bayrağı olup, alkış ve şehvetle onaylanma hastalığına muzdarip bir meslek erbabıdır. İkincisi; "dava ve ahlak" temeli olan, ancak "neyin nasıl olacağını" anlamlandıramayan siyasetçidir. Bu kimseler, faydalı ve yararlı şahsiyetlerdir. Ancak; anlam kaybı riskleri vardır. Sonuncusu ise, "sistem mühendisleri"dir.Bunlar, gerekirse kendi tabanlarının en ağır linçlerini dahi göze alırlar. Zira "siyasi değişimin" gerektirdiği mühendisliğin zorunlulukları, alkış ve onaydan kıymetlidir. Ve genellikle bu kişiler "makam sahibi" olmazlar. Ama azgın cehalet onları "koltuk düşkünü" olarak kodlar.

İktidarın meşruiyetini kabul, onun tekamülünü sürdürme adına katkı üretmektir

Önceunu çok net ortaya koyalım! CHP kurultayında, Özgür Özel'e muhalif olduğunu iddia eden arkadaşlarımızın; "denge ve denetim" adlı bir liste ile salona girmesi, inanılmaz bir siyasetsizliktir! Ve buna dair, kurultay süreci boyunca TAMAMEN SESSİZ kalmamın, ancak kendilerine ilettiğim eleştirilerin temeli şudur:

  • Bir sistemin denge ve denetim mekanizması "dışsal" olamaz.
  • Zaten o mekanizma, sistemin kendi temel ihtiyacıdır.
  • Bir dışsal muhalefetin kendisine bu isim ve amacı koyması; "o iktidarın meşruiyetini kabul, onun tekamülünü sürdürme adına katkı üretme" yönünde bir temel irade beyanıdır.
  • Bunu yaptığınız an; etrafınızda 1 tane delege kalmaz ve CHP tarihine geçecek şekilde bir hezimet yaşamanız kaçınılmaz olur! Zaten konumuzun ana fikri budur.

Kılıçdaroğlu’na Mahkeme başkanı benim sınıf arkadaşım, ceza çıkmayacak, siz Almanya’ya gidindeyipSaraçhane’ye koşanlar

Siyasi değişimler, "sistem değişimleridir.” Bir sistemde teşekkül eden her siyaset; içinde yer aldığı yeni bir örüntü kurma mühendisliğidir. Ve bu olduğu an, sistem ya kazanır; yahut kaybettirilir! Siyasal değişimler, paradigma değişimleridir. Tarihimizde hiç yaşanmamıştır. Ecevit’in bir müesses sistem geliştirememiş olması sebebiyle, geçici bir süre hükümet olması dışında, yerleşik müesses sisteme alternatif bir sistemik örüntü hiç yapılamamıştır. Benim, kendisinden hiçbir makam, mevki talep etmeksizin; 2023 seçimlerine kadar CHP yönetim sisteminin tamamen dışında olan biri olarak, Kılıçdaroğlu’na verdiğim şartsız destek; Türkiye’de ilk defa, müesses olması kesin bir karşı sistem mühendisliğini yapması sebebiyledir. Hatta, etrafındaki hemen hemen herkes; "Masadan kalkmalar, ayağının altına seccade sermeler, mutfak videolarını kırma adına lüks otellerde fotoğraf çekip servis etmeler, kazanacak aday tartışmasını fonlayarak sistemi sabote etmeler, İmamoğlu’nun ceza duruşması günü Kılıçdaroğlu’na ‘efendim, mahkeme başkanı benim sınıf arkadaşım, ceza çıkmayacak, siz Almanya’ya gidin’ deyip; O’nu gönderip Saraçhane’ye koşma" şeklinde iğrenç operasyonlarla meşgul olurken; bizim, milletvekilliği dahi şart koşmadan, itibarımızı linç ettirmeyi göze alarak bu işe kellemizi koymamızın ana nedeni tam olarak budur!

Özgür Özel "karizmatik-popülist figür üzerinden plebisiter temsiliyet modelidir

Çünkü ben "sistem mühendisliği" dışında bir yolu kesin ve imkânsız görüyorum. Bunun kuralları ise bellidir: Devlet, bürokrasi, varoluşsal zaruretler, toplumsal tezahürler, olan ve olası risklerin doğru hesaplanması, mevcut fayların geçiş temelli riskler yaratmaması, ve en önemlisi; Atatürk’ün devletle aynı ilkeler üzere kurduğu, yani MERKEZ olarak kurduğu CHP’nin, müesses sistemce belirlenmiş "merkezin çevresi/ortanın solu" gömleğinin kuruluş aksına sabitlenmesi gibi; son derece hassas, majör ve kırılgan bir “sistem mimarisi” oluşmadıkça kesin olarak bir değişim OLMAZ, OLAMAZ, OLMAYACAKTIR. Yaşayıp göreceğiz. Dolayısıyla, bizim Özgür Özel ile problemimiz tamamen yapısaldır. Özgür Özel, CHP’nin “merkezin çevresinde” konumlandığı, iktidarın bir sistemik süreç olmadığı, "karizmatik bir liderliğin" bunu mümkün kılacağı fikrinin temsilcisidir. Yani Özgür Özel; "karizmatik-popülist figür üzerinden plebisiter temsiliyet modeli"dir. Bu modelin temsilcisidir.

Sistem mühendisliği temelli kurumsal merkeziyetçilik

Bizim pozisyonumuz ise; "sistem mühendisliği temelli kurumsal merkezciliktir." Dolayısıyla bu iki görüş; iki ayrı paradigma, iki ayrı dünya, iki ayrı anlam arayışıdır. İşte bu sebeple, Özgür Özel karşısında; ancak bir sistemin içsel yapılanması olan "denge ve denetim" gibi bir “korkaklığın," ne bizim bu siyaset hattımızla ne de siyasetin doğasıyla anlam kazanabilir en ufak bir meşru temeli yoktur. Başta sorduğum soruyu hatırlatarak; şu şekilde sona erdirmek istiyorum: Benim durduğum “sistem mühendisliği temelli kurumsal merkeziyetçilik," bir kesin zorunluluk olduğu için, son kurultayda bu duruşun temsil edilmeyişi nedeniyle arkadaşlarımıza karşıt görüşlerimi iletirken, bu süreçte tek bir kelime dahi etmedim. Bunun sebebi; bizim siyasetimizin makam için değil, sistemi almak için yapılan bir yüksek dava olması münasebetiyledir. Bu sebeplerle, yaşanan bu “anlam krizine” ortak olmama iradem bakidir.

PR–trol–iletişim sıkışmışlığında anlam bulamayan milyonlar

Böyle yüce bir amacın; sefil linçler tarafından sıradanlaştırılmasına müsaade etmek, davaya ihanettir. İşte bu nedenlerle; bir zorunluluk olduğuna, gerekirse 85 milyonun tamamı karşımda olsa dahi, asla aksine ikna olmadıkça imanımı zedelemem söz konusu olamaz! Ve şunu kesin olarak biliyorum: Bugün, olup bitenler hakkında “PR–trol–iletişim sıkışmışlığında anlam bulamayan milyonlar; bu gerçeğin TEK YOL olduğuna mutlaka ikna olacaktır. İşte ben, o güne emin olmam sebebiyle; bu fikrin işçiliğini ve pratikleşmesini tesis için bu an itibariyle bir yüksek fikir mesaisini başlatmış bulunuyorum. Bu mesaimi, hiçbir popülist süreçle kesintiye uğratmaksızın; ortaya çıkan her ürünü sizlere arz ederek sürdüreceğiz. Herkese saygılarımı arz ederim.