Hafta içi her gün Fox TV'deki Çalar Saat programıyla 3 saat 15 dakika aralıksız kamera önünde olan İsmail Küçükkaya ile Kazlıçeşme'deki televizyon binasında buluştuk. Her gün masasındaki çiçekleriyle Mavi adlı balığının yanından 7'den 70'e kadar herkese Türkiye ve dünya gündemini sunan Küçükkaya ile programını, ülke gündemini, özel hayatını konuştuk. Elbette ilk konumuz yeni yıl oldu.
Herkesin yüzü gölgeli, umutlar yarım, endişeler var… Ancak yeni yıl kapımızda. Önce, 2017 ile ilgili dileklerinizi alalım…
Normale dönmüş Türkiye istiyorum. Sabahlarımız güzel olsun, yeni günlere gülümseyerek başlayalım. 2016 bitsin istiyorum. Eski yıl unutulsun, hafızalarımızdan silinsin.
BÜYÜK ACILAR YÜKLENDİM
Neden?
Yayına başlarken en büyük sıkıntım, güne patlayan bombaların, kaybolan hayatların, şehitlerin haberlerini vermek oluyor. Bu büyük acılar yükledi bana. Coşkulu ve enerji dolu bir insanım ben. Güne uyandırırken ne yazık ki milyonlara hep acı haberler vermek zorunda kaldım. Kolay değil, aynı anda 3 ayrı terör örgütüyle mücadele ediyoruz. PKK, IŞİD ve FETÖ… Toplum şu anda çok mutsuz, çok kaygılı, travma yaşıyoruz hep birlikte.
Şu andaki durumumuz iyi görünmüyor.
Toplumun yüreği kanıyor. Hangi terör örgütü nedeniyle hayatı sona ermiş olursa olsun bütün canlar için aynı üzüntüyü duymamız gerekiyor.
YENİ BİR SÖYLEM LAZIM…
Ayrım yapılıyor…
Evet, yitip giden canları bile ayrıştırmaya başladık. Ülkemizde tehlikeli bir kutuplaşma başladı. Oysa giden bütün canlar bizim canlarımız.
Bu kutuplaşmaların önüne nasıl geçeceğiz?
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Klişelere, kalıplara doyduk. Yeni bir dil, yeni bir üslup yaratmalıyız. Muhalefet umut vermiyor. Ufukta pırıl pırıl yeni bir lider de görünmüyor.
İktidar?..
Ne yazık ki gücünden şımarmış, hiçbir denetim mekanizması olmayan bir iktidar var.
Medya?..
Toplum, medyaya güvenmiyor. Çünkü büyük bir bölümü görevini yapmıyor.
Yeni dili nasıl yaratacağız?
Herkes üslubuna dikkat edecek. 15 Temmuz itibarıyla hemen Atatürk'ün yazdığı Nutuk'a sarıldım. Travma geçiren bir insan nasıl ki kendi geçmişine dönerse, kendi özüne, anasına babasına dönerse, travma geçiren toplumumuz da Ata'sına dönecek. Çünkü, Atatürk'ün ilkeleri yolumuzu aydınlatacak. Bunun dışında o ruhu bulmak için kitaplar okuyacağız, sanatçılarımızın yanına gideceğiz. Kenetlenmemiz gerekiyor.
Yeni bir ruh?..
Yenikapı ruhu denildi. ‘Ben iktidarım, her dediğimi kabul edin' demekle Yenikapı ruhu olmaz. İktidarın her yaptığına ‘Hayır' demekle de olmaz.
BİRLİKTE AYAĞA KALKALIM
Nasıl olacak peki?
Ruh dediğin, İstiklal Savaşı'ndaki ruhtur. Asıl ruh budur işte. Atatürk, Nutuk'ta şöyle diyor: ‘İzmir, Aydın, Manisa işgal edilmiş, millet endişeli ve üzgün değil. Milleti silkeleyip, ikaz etmemiz gerekiyor.' Şimdi bunu yapmak zorundayız. Türkiye, uçurumun kenarında duruyor. 15 Temmuz, bizim uçurumun kıyısından döndüğümüz tarihtir ama uçurumdan henüz uzaklaşamadık. Bundan sonra birlikte ayağa kalkıp, silkeleneceğiz.
Peki yapamazsak?..
Yapamazsak, FETÖ gider yerine başkası gelir. İktidarı, muhalefeti, medyası, hukukçusuyla ayağa kalkamazsak Türkiye, Suriye olur, Irak olur
KEŞKE CUMHURBAŞKANI ELEŞTİRİLERE KULAK VERSE
Sizi seven de var sevmeyen de… Kimi iltifatlar ederken, bazıları da sert sözlerle saldırıyor… O anlardaki sakinliğiniz takdir ediliyor…
Eleştiri, çok önemli bir ilaçtır. Sadece sırtımı sıvazlayanları dikkate alıp eleştirilere kulaklarımı tıkarsam gelişemem.
Keşke iktidar da eleştirilere kulak verse…
Sayın Cumhurbaşkanı keşke eskisi gibi eleştirilere kulak verebilse. Kulak veremediği için hatalar yapıyor. AKP'yi yıllarca izlemiş bir Ankara gazetecisi olarak şunları söyleyebilirim.
Başbakanlık döneminde Tayyip Bey'in yanında bir Abdullah Gül vardı, bir Bülent Arınç vardı. Sevin sevmeyin, her ikisinin de derin bilgisi, kültürü vardır. Onlar, Tayyip Bey'i uyarabiliyordu, ortak akıl arayabiliyorlardı. Basın danışmanı Nabi Avcı, yeri gelince fikrini söyleyebiliyor, uyarabiliyordu.
BANA KIZACAKLAR AMA…
Şimdiki sorun nedir?
Bana kızacaklar ama söylemek zorundayım. Şu an Cumhurbaşkanı'nın etrafında daha genç ve tecrübesiz bir ekip var. Bu ekip Erdoğan'a hayran olan bir ekiptir. Erdoğan, karizmatiktir, yanında bir süre kalan kişileri hemen etkisi altına alabilir. Bu gençlerin bir bölümü Bilal Erdoğan'ın arkadaşları… Bu gençler, Erdoğan'a sadece coşku veriyor, eleştirmiyor. Bence bu büyük bir sorundur. ‘Tek muhalif haberci sizsiniz' diyorlar. Oysa dünyaya muhalif gözüyle de bakmıyorum, iktidar gözüyle de… Ben tarafsız bir gazeteciyim.
DOĞRU VE AYDINLIK YOLDAYIM HUZURLUYUM, ÇOK MUTLUYUM
Türkiye normale dönebildi mi?
Hayır, Türkiye normale dönemedi. Dünyada en çok gazetecinin tutuklandığı, gözaltına alındığı bir ülkeyiz. 15 Temmuz'la birlikte Cumhurbaşkanı ‘Atatürk' dedi, ‘Lozan' dedi ama sonra popüler konulara döndü yine. ‘İdam' derseniz, ‘Avrupa Birliği'nden uzaklaşalım' derseniz popülerdir. Atatürk popüler değil, derinlikli konudur.
Transfer teklifleri alıyor musunuz?
4 yıldır Fox'ta sabah haberleri yapıyorum. Son derece mutlu ve huzurluyum. Genel yayın yönetmenim Doğan Şentürk'e her zaman teşekkür borçluyum. Ancak bana her yıl teklifler geliyor. O tekliflere teşekkür ediyorum ama doğru yoldayım, aydınlık yoldayım ve dediğim gibi huzurluyum.
AİLE HAYATI ÖNEMLİ…
Huzurlu ve mutlusunuz. Temmuz ayında Eda Hanım'la hayatınızı birleştirdiniz.
Evliliğimle ilgili ilk haberi de Sözcü vermişti. Size ‘Bu yıl evleneceğim' demiştim, evlendim, mutluyum. Sağlıklı aile hayatı, sağlıklı ömür için de başarılı kariyer için de önemli.
Sizi sevenler şimdi de bu ülkeyi seven, dürüst ve Atatürkçü çocuklar bekliyorlar…
Bununla ilgili tek kelime söyleyebilirim, nasip…
Kitabınız ‘Korkma' çok sevildi, çok okundu… Yeni bir kitap hazırlığı var mı?
Benim her sabah yazdığım televizyon yazıları var, büyük bir yayınevi bunları toplayıp kitap yapmamı istedi. Bununla ilgili küçük küçük çalışmalar yapmaya başladım.